Eskilerden Bir Duyguyu Paylama Vakti, Radyoya Benzer Czrtl Ahizelerde.

Eskilerden bir duyguyu paylaşma vakti, radyoya benzer cızırtılı ahizelerde.

Değerli dinleyenler,

Aklınızın ucunda bir ipe bağlı duran düşünceleri kuyudan kuyuya sokmak hangi mantığa sığar?

Diyelim ki boğmaya çalıştıklarınız sahiden de yok olup gitti, o hareler içinde bir dünya sır saklanmakta. O hâlde gözler de kör olmalı.

Diller sonra, bir kelime doğmadan ikincisi gelirken ardına, sırlar en fazla ne kadar saklanabilir düğüm düğüm olan boğazda. Dili de bağlamalı bir köşeye.

Sonra eller, en günahkar olanları. Avuç içlerinde beyaz bile kirdir o tende.

Demem o ki, boğamayacağınızı bildiklerinizle meşguliyete devam etmek pili bitmiş bir saate bakarak zamanın durduğuna sevinmektir.

Bu gecelik yayın sona eriyor.

Kulaklarınızdan şiirler eksik olmasın.

"Maksat güneşe yerleşmek değildir aslında,güneşin zaman zaman ısıttığı,ışığını saçtığı küçük bir köşede yaşayabilmektir amaç."

Ve Nazım Hikmet'ten;

"Akın var,

güneşe akın!

Güneşi zaptedeceğiz,

güneşin zaptı yakın!"

"Maksat güneşe yerleşmek değildir aslında,güneşin zaman zaman ısıttığı,ışığını saçtığı küçük bir köşede yaşayabilmektir amaç."

Sevgili kimse,

Unutma ki kafamın içinde olduğun sürece seni her kimliğe uygun görebilirim. Benimle alay etmeyi kes şayet yakın zamanda çulsuz bir sokak ayyaşı olacaksın ya da sadece iki ruble ve bir paltoyla kafası kıyak genç rus adam rolüne bürüneceksin. Uyarmadı deme.