sefkattuyu - Gece Kuşu
Gece Kuşu

Kendi kalbine yazar

990 posts

"Kayra Bir Gn Bana 'Mutsuzluuna Hibir Are Aramyorsun.' Demiti."

"Kayra bir gün bana 'Mutsuzluğuna hiçbir çare aramıyorsun.' demişti."

  • yildizlardaabulunmusum
    yildizlardaabulunmusum liked this · 7 months ago

More Posts from Sefkattuyu

7 months ago

Uçurumun kıyısına kadar geldin. Kimse sana dur demedi. Sen hep geriye baktın bir umutla. Arkanda bir kez olsun birilerinin olmasını istedin. Çok şey istemedin ama kimse ne istediğini anlamadı. Sanki o uçurumdan atlasan kimsenin umurunda olmayacaktı. Çünkü seni uçuruma iten onlardı.

.

.

7 months ago

15 Eylül 2023

"Fiziği güçlü insanın zihni de güçlü olur." diyor Ali.

Belki artık benim için de bütün bu hayat yorgunluğunu bırakıp güçlü kadın olma vakti gelmiştir.

Dün gece oturduk. Sadece ikimiz... Ona neden intihar girişiminde bulunduğunu sordum.

Önce yalnızlıktan söz etti. Kalabalıklar içinde yalnız hissetmenin ağırlığından. Hayatın, yaşamanın anlamını bulamamaktan söz etti.

"Yaşamanın bir anlamı da yok zaten aslında. Benim yaptığım yaşamak için yaşamak. Şu an kafamda 'en iyi nereyi görebilirim' düşüncesi var. Bunu merak ediyorum." dedi.

O dönemlerde dedesini kaybettiğinden cenazesine bile gidemediğinden bahsetti. O zamanki kız arkadaşı da Ali bu durumdayken Ali'nin ona yeterince ilgi göstermediğini söyleyerek terk etmiş onu. Her şey üst üste gelmeye devam ederken bu düşünce Ali'nin hep aklındaymış.

"Mutfakta bir şey doğrardım mesela, ' Acaba şu bıçağı boğazıma saplasam ne olur?' diye düşünürdüm. Dışarı çıkardık, mekana giderdik. Hep cam kenarında otururdum ben. 'Acaba buradan atlasam ölür müyüm'  diye düşünürdüm. Öyle bir psikolojiydi. Hep aklımdaydı.

Sonra bir gün, evdeyim ama çok rahatım. Odamdayım, banyoda suyu açmışım. Odada müzik çalıyor. Sigaramı içiyorum. Not falan yazıyorum. Bunu düşünürken 'Bir gün böyle bir şey yaparsam herkese her şeyi uzun uzun, sayfalarca sebepleriyle yazacağım.' derdim. İçim öyle bi doluydu ki konuşmak istiyordum deli gibi anlıyor musun? Ama o gün şu kadarcık yazı yazdım." dedi eliyle işaret parmağı ve başparmağı arasında ufak bir boşluk yaparak.

Sonra jileti çıkarmış. Banyoya girmiş.

"Bir anda," dedi. "Hiç düşünmeden vurdum jileti bileğime. Sonra baktım, kan önce doldu oraya. Sonra akmaya başladı. Sonra ikinci kesiği vurdum. Ama ara ara kan böyle duruyormuş gibi oluyordu. Sonra ben o damarın am1ına koydum bildiğin." dedi gülerek.

Her şeyi bana benziyordu. Her anlıyor musun diye sorduğunda, onu gerçekten anladığımı bilmiyordu. Ölümle sevişmiş bir adam gülerek anlatıyordu bu anıyı. Tıpkı benim gibi.

Küçüktüm ama ben, senden de küçüktüm diyemedim.

"Sonrası var ya, dünyanın en boktan hissi. Başın dönüyor, miden bulanıyor... Artık var ya, diyorum hadi öleyim de bitsin. Ama can bedenden öyle kolay çıkar mı? Çıkmıyor işte."

Ali tüm bunları bana anlatırken ufak bir mola verip derin bir nefes aldı. Ardından gülümseyerek konuşmaya devam etti.

"Ev arkadaşım buldu beni. Ama nasıl sövüyor bana. 'Ali sen naptın oğlum senin kafanı s1keyim nasıl yaparsın...'

Havlu falan sardı işte bileğime. O ambulansı aramaya çalışıyor, ben 'Bana eşofman getir.' dedim mesela. Öyle garip bi' kafa. Bunu hatırlıyorum mesela.

(Ali anlattıklarının çoğunu kendine geldikten sonra başkalarından dinlemiş. Bileğini kestiği kısımdan sonra anlattıklarına dair kendi hatırladığı tek şey eşofman istemesiymiş.)

"Sonrası işte hastane, 'Ben bunu aileme nasıl açıklayacağım' korkusu, polis..."

Polis niye diye sordum ona bu noktada. Kendisinin yapıp yapmadığını anlamak için geliyormuş.

"Psikiyatrist falan geliyor saçma sapan bir biçimde. Öyle... Ertesi gün hastaneye tek başıma gitmeye başladım..."

Ali'nin bu cümlesinden sonra hastane bahçesinde tek başıma kitap okuyarak randevu saatimin gelmesini beklediğim günler geldi.

"İzi kaldı mı?" diye sordum ona bir ara. Kaldığını biliyordum. Önce sadece "kaldı" demekle yetindi. Ardından saatini çıkararak bileğindeki iki yara izini gösterdi.

O yara izini gördüğümde öpmeyi hayal ederdim her zaman. Ancak o an sadece bakakaldım. Aklımda tek bir şey vardı: Ali hiçkimseyi aramamıştı. Ev arkadaşı onu bulmasaydı, ölmüş olacaktı. Ben onu hiç tanıyamadan geçip gidecekti bu dünyadan. Yasını bile tutamayacaktım.

Kafe kapanınca biraz da arabanın yanında, sokak lambasının altında sohbet ettik. Kuzenimin ölümünü beklediğimden bahsettim ona.

"Ölecek biliyorum."

"Öyle düşünme," dedi Ali. "Ölüm gerçek, bunu biliyoruz. Sonuçta hepimizin sonu o. Ama henüz yaşıyorken bunu düşünme."

Sonra eve bıraktım onu. İnmeden bir garip, birbirimize baktık. Gülümsedi. Sarılsam mı bilememiştim. O da bilemedi sanki. Elimi sıktı sonra.

Bana yaşama tutunuşuyla ilham veren bu garip adam belki de bana "yeniden doğma"nın anlamını gerçekten öğretecek olan o adamdır.

Belki bu yeni hayatıma onun öğrettikleriyle güçlü başlayacağımdır.


Tags :
7 months ago

"Okyanus cayır cayır yanıyor. Hissediyor musun balık?"


Tags :
7 months ago
...
...

...