
42 posts
3. BLM
3. BÖLÜM
HAYALLER VE DÜŞLER
Bir gece, T ve S mesajlaşırken, T aniden romantik bir teklif yaptı: “Seninle bir deniz kenarında sabahlamak istiyorum,” diye yazdı. “Dalgaların sesi eşliğinde, yıldızların altında…” Bu sözler, S’nin kalbinde bir yankı buldu. S, bu fikri okuduğunda kalbi hızla çarpmaya başladı. Gözlerinde canlanan sahne, onu derin bir huzur ve mutlulukla doldurdu.
S, hayalinde, T ile birlikte deniz kenarında oturduklarını, dalgaların ritmik sesiyle sakinleştiklerini ve yıldızların altında birbirlerine sarıldıklarını gördü. Bu düşünce, S’nin içini tarifsiz bir sıcaklıkla doldurdu. “Bu harika olurdu!” diye cevapladı. “O anı hayal bile edemiyorum, çok güzel olurdu.”
Bu romantik anın büyüsüyle, ikisi de ellerinde telefon, birbirlerine olan sevgilerini düşünerek uykuya daldılar. T’nin teklif ettiği bu sahne, S’nin rüyalarına bile girdi ve ona huzurlu bir uyku sağladı. O gece, ikisi de birbirlerine olan sevgilerini ve birlikte geçirecekleri güzel anları hayal ederek uyudular.
-
dreamsofthenightblog liked this · 9 months ago
-
yildizlaraait liked this · 9 months ago
-
gokyuzunuru liked this · 9 months ago
-
cupjenna liked this · 9 months ago
-
fatossh0 liked this · 10 months ago
-
mcanylm34 liked this · 10 months ago
-
sakingecenfirtina liked this · 10 months ago
-
sadecesusvedinlebeni liked this · 10 months ago
-
yanmayansokaklambalari liked this · 10 months ago
-
bilgehangood liked this · 10 months ago
-
higgssbozonu liked this · 10 months ago
-
kitapkunduzu reblogged this · 10 months ago
-
aylema52 reblogged this · 10 months ago
-
aylema52 liked this · 10 months ago
-
ellairakont liked this · 10 months ago
-
s-3579 liked this · 10 months ago
-
cedaa liked this · 10 months ago
-
theedessa liked this · 10 months ago
-
gozlerindekiay3 liked this · 10 months ago
-
sadeceebeeen liked this · 10 months ago
-
hermes-0 liked this · 10 months ago
More Posts from Hermes-0
19. BÖLÜM
GÖLGELER
T, Ehriman şehrinin karanlık sokaklarında ilerlerken, gölgelerin arasında S’yi fark etti. S, korkudan titriyor, gözleri endişeyle doluyordu. T, S’nin bu halini görünce içindeki öfke ve çaresizlik daha da arttı. Sanki dünya onun etrafında yıkılıyordu. T’nin zihninde Ehriman’ı yakıp yıkma düşüncesi belirdi; bu karanlık şehri yerle bir etmek istiyordu. Ancak, S’yi kurtarma arzusu onu bu yıkıcı düşüncelerden alıkoydu.
T, derin bir nefes aldı ve S’ye doğru adım attı. S’nin gözlerindeki korkuyu dindirmek için elini uzattı. “Buradayım,” dedi T, sesi titrek ama kararlıydı. “Seni buradan çıkaracağım.”
Etraflarındaki gölgeler daha da yoğunlaştı, sanki Ehriman’ın karanlığı onları yutmak istiyordu. T, S’yi korumak için kollarını etrafına sardı ve birlikte bu karanlıktan çıkmanın bir yolunu aramaya başladılar. Her adımda, T’nin kararlılığı artıyor, S’nin korkusu ise yavaş yavaş azalıyordu.
14.BÖLÜM
GÜZEL GÜNLER
S ve T, adanın en yüksek tepesinden aşağıya bakarken, içlerinde yeni bir umut ve kararlılık hissettiler. T, “İlk olarak, halkı bir araya getirmeliyiz,” dedi. S başını sallayarak onayladı ve birlikte adanın merkezine geri döndüler.
Merkeze vardıklarında, Kral Valerius halkı toplamış ve onlara cesaret verici konuşmalar yapıyordu. S ve T, kralın yanına geçerek halkın karşısına çıktılar. T, “Hepinizin desteğine ihtiyacımız var. Birlikte çalışarak adayı yeniden inşa edebiliriz,” dedi. S de ekledi, “Her birinizin yeteneklerine ve gücüne ihtiyacımız var. Birlikte, Solaria’yı eski ihtişamına kavuşturabiliriz.”
Halk, S ve T’nin kararlılığı ve cesareti karşısında etkilenmişti. Birbirlerine bakarak başlarını salladılar ve desteklerini göstermek için ileriye doğru adım attılar. Kral Valerius, “Hep birlikte çalışarak, bu adayı yeniden inşa edeceğiz,” diye seslendi.
İlk olarak, adanın savunmasını güçlendirmek için planlar yapıldı. T, adanın etrafına güçlü bir savunma hattı kurmak için halkla birlikte çalıştı. S ise, adanın içindeki yıkılmış evleri ve binaları yeniden inşa etmek için bir ekip oluşturdu. Herkes, el birliğiyle çalışarak adayı yeniden inşa etmeye başladı.
Günler geçtikçe, ada yavaş yavaş eski ihtişamına kavuşmaya başladı. Halk, birlikte çalışmanın ve dayanışmanın gücünü keşfetti. S ve T, her gün halkla birlikte çalışarak, adanın yeniden doğuşuna tanıklık ettiler.
Bir gün, adanın yeniden inşa süreci tamamlandığında, S ve T, adanın en yüksek tepesine tekrar çıktılar. Aşağıya baktıklarında, adanın yeniden canlandığını ve halkın mutlu olduğunu gördüler. T, “Başardık,” dedi. S, “Evet, birlikte başardık,” diye yanıtladı.
S, T’ye dönerek, “Sana bir şey söylemek istiyorum,” dedi. T, merakla, “Seni dinliyorum,” diye cevap verdi. S, “Gel, oturalım,” dedi ve birlikte tepede bir taşın üzerine oturdular. S, derin bir nefes alarak, “Ben hamileyim,” dedi.
T, büyük bir şok ve şaşkınlık yaşadı. Gözleri büyüdü ve bir an için ne diyeceğini bilemedi. İçinde bir anda birçok duygu birbirine karıştı; mutluluk, şaşkınlık, heyecan ve biraz da endişe. T, S’nin ellerini tutarak, “Nasıl yani, ben şimdi baba mı oluyorum?” dedi. Gülümseyerek, S, “Evet,” diye yanıtladı. T, “Bu… bu harika bir haber!” dedi. Gözleri parlıyordu ve yüzünde büyük bir gülümseme belirdi.
S, T’nin tepkisini görünce rahatladı ve gözleri doldu. “Bunu sana söylemek için doğru zamanı bekliyordum,” dedi. T, S’yi kollarına alarak, “Birlikte her şeyin üstesinden gelebiliriz. Hem adayı hem de ailemizi koruyacağız,” diye fısıldadı.
O an, ikisi de geleceğe dair umut ve mutlulukla doluydu. Solaria Adası’na olan bağlılıkları ve birbirlerine olan sevgileri, onları daha da güçlü kılıyordu. Artık sadece adanın değil, aynı zamanda büyüyen ailelerinin de koruyucuları olacaklardı.

4.BÖLÜM
GÜNEŞ DOĞARKEN
Sabah güneşinin ilk ışıkları, S’nin gözlerini açtığında T’nin göğsünde huzurla dinleniyordu. Hafif bir esinti, denizin tuzlu kokusunu burnuna getirirken, martıların cıvıltıları ve dalgaların sahile vuruşu adeta bir senfoni oluşturuyordu. Issız bir adadaydılar, sadece ikisi ve doğanın büyüleyici güzellikleri. Bu an, S için bir rüya gibiydi; T’nin yanında, bu huzurlu ortamda, tüm dünyadan uzak.
S, gözlerini açtığında etrafındaki güzellikleri fark etmeye başladı. İlk başta, nerede olduğunu anlamaya çalıştı. Gözlerini kısarak güneşin doğuşunu izledi, denizin maviliğine daldı. T’nin sıcaklığı ve kalp atışları, ona güven veriyordu. Ancak, bir süre sonra, etraflarındaki güzelliklerin farkına varmakla birlikte, bir şeylerin farklı olduğunu hissetti.
T de aynı anda uyanmıştı. Gözlerini açar açmaz, S’nin şaşkın bakışlarıyla karşılaştı. İkisi de bir an duraksadı, birbirlerinin gözlerinde aynı şaşkınlığı gördüler. Etraflarındaki doğanın büyüleyici güzellikleri, onları adeta büyülemişti. Ancak, bu büyüleyici manzara içinde, çıplak olduklarını fark ettiklerinde, şaşkınlıkları daha da arttı.
S, hafifçe gülümseyerek T’ye baktı. T de aynı şekilde karşılık verdi. Bu durum, aralarındaki bağı daha da derinleştirdi. Göz göze geldiler ve gülümseyerek birbirlerine sarıldılar. Bu anın tadını çıkarmak için başka hiçbir şeye ihtiyaçları yoktu. Doğanın kucağında, birbirlerine sarılmış halde, tüm dünyadan uzak, sadece ikisi ve bu büyüleyici an vardı.
S,T’nin elini tuttu ve hafifçe sıktı. “Bu bir rüya mı?” diye sordu, sesi yumuşak ve merak doluydu. S, derin bir nefes aldı ve başını sallayarak, “Bilmiyorum, ama eğer rüyaysa, uyanmak istemiyorum,” dedi. Bu sözler, ikisinin de yüzünde bir gülümseme oluşturdu.
Etraflarındaki doğanın güzellikleri, onları büyülemişti. Palmiye ağaçlarının yaprakları, hafif esintiyle dans ediyordu. Denizin maviliği, ufukta gökyüzüyle birleşiyordu. Bu anın gerçek olup olmadığını sorgulamak, onların bu büyüleyici anın tadını çıkarmalarına engel olamıyordu.
23.BÖLÜM
YIKILAN ŞEHİR
Merlin titreyen bir ışıkla geri döndü henüz tehlike geçmedi buradan bir an önce çıkmalıyız dedi T ye baktı T’nin gücünü geri kazandığını hissetti. Ancak, binadan çıkmadan önce, Merlin onlara bir uyarıda bulundu. “Bu karanlık sokaklar, Ehriman’ın gücünün sadece bir yansıması. Gerçek tehlike henüz sona ermedi. Birlikte olmanız, sizi güçlü kılacak.”
T ve S, binadan çıktıklarında, sokakların sessizliğine büründüğünü fark ettiler. Ancak, bu sessizlik aldatıcıydı. Ehriman’ın gölgeleri her an geri dönebilirdi. T, S’ye dönerek, “Birlikte kalmalıyız. Ayrılırsak, zayıf düşeriz,” dedi.
S, T’nin elini sıkıca tutarak, “Seni asla bırakmayacağım,” dedi. “Birlikte her şeyin üstesinden gelebiliriz.”
İlerledikçe, sokaklar daha da karanlıklaştı. Ancak, T ve S’nin içindeki sevgi ve bağlılık, onlara ışık oldu. Bir süre sonra, eski bir meydanın ortasına geldiler. Meydanın ortasında, büyük bir taş heykel vardı. Heykel, Ehriman’ın gücünü simgeliyordu.
Merlin, heykelin önünde durarak, “Bu heykel, Ehriman’ın gücünün kaynağı. Onu yok etmeliyiz,” dedi. “Ancak, bu kolay olmayacak. Gücünüzü birleştirerek, heykeli yok edebilirsiniz.”
T ve S, heykelin önünde durarak, ellerini birleştirdiler. İçlerindeki sevgi ve bağlılık, bir ışık huzmesi olarak heykelin üzerine yansıdı. Heykel, yavaş yavaş çatlamaya başladı. Ancak, Ehriman’ın gölgeleri, heykeli korumak için ortaya çıktı.
T, S’ye dönerek, “Birlikte güçlü olmalıyız,” dedi. “Gölgeler bizi durduramaz.”
S, T’nin elini daha da sıkıca tutarak, “Seni seviyorum,” dedi. “Birlikte her şeyin üstesinden gelebiliriz.”
Işık huzmesi, heykelin üzerine daha da yoğunlaştı ve heykel tamamen parçalandı. Ehriman’ın gölgeleri, heykelin yok olmasıyla birlikte kayboldu. T ve S, birbirlerine sarılarak, zaferin tadını çıkardılar.
Merlin, gülümseyerek, “Başardınız,” dedi. “Ehriman’ın gücü sona erdi. Artık güvendesiniz.”
T ve S, Merlin’e teşekkür ederek, meydandan ayrıldılar. Artık önlerinde aydınlık bir gelecek vardı. Birlikte, her şeyin üstesinden gelebileceklerini biliyorlardı.
18. BÖLÜM
SEVGİ
Gece yarısı geldiğinde, Merlin büyülü sözlerle Ehriman şehrine açılan bir kapı oluşturur. Kapı, parıldayan bir ışıkla çevrilidir ve içinden hafif bir rüzgar eser. Merlin, T’ye dönerek ciddi bir ifadeyle konuşur:
“Bu kapıdan geçtiğinde, karanlıklar şehrine girmiş olacaksın. Orada neyle karşılaşacağını tam olarak bilmiyoruz, bu yüzden çok dikkatli olmalısın. Her adımını düşünerek at ve gözlerini dört aç.”
T, Merlin’in sözlerini dikkatle dinler ve kararlılıkla başını sallar. “Sen merak etme Merlin,” der T, gözlerinde kararlılığın parıltısıyla. “S’yi almadan geri dönmeyeceğim.”
T, Ehriman şehrine girdiğinde, karanlık ve sisli bir koridorda ilerler. Bu koridor, T’nin sevgi ve bağlılığını test etmek için büyülerle doludur. T, ilerledikçe, aniden karşısına annesinin görüntüsü çıkar. Annesi, T’ye sıcak ve sevgi dolu bir sesle seslenir:
“T, oğlum geri dön. Bu tehlikeli yolculuğa devam etme. Seni çok özledim ve endişeleniyorum. Lütfen eve dön ve güvende ol.”
T, annesinin sesini duyduğunda, içi sevgi ve özlemle dolar. Ancak, annesinin illüzyon olduğunu fark etmek zorundadır. T, annesine olan sevgisiyle mücadele ederken, gerçek sevginin ne olduğunu anlamaya çalışır. Annesinin görüntüsü, T’nin zihninde beliren anılarla daha da güçlenir. Annesi, T’ye çocukluğundan kalma anıları hatırlatır ve onu geri dönmeye ikna etmeye çalışır.
T, derin bir nefes alır ve annesinin gözlerine bakarak konuşur: “Anne, seni çok seviyorum ve seni özlüyorum. Ama bu yolculuğu tamamlamak zorundayım. S’yi kurtarmadan geri dönmeyeceğim. Gerçek sevgi, fedakarlık ve cesaret gerektirir.”
Bu sözlerle, T annesinin illüzyonunu aşar ve yoluna devam eder. Annesinin görüntüsü yavaşça kaybolurken, T’nin içindeki sevgi ve kararlılık daha da güçlenir. T, gerçek sevginin sadece bir duygu olmadığını, aynı zamanda fedakarlık, sabır ve bağlılık gerektirdiğini öğrenir.