hermes-0 - zamanın kalbinde
zamanın kalbinde

42 posts

4.BLM

4.BÖLÜM

GÜNEŞ DOĞARKEN

Sabah güneşinin ilk ışıkları, S’nin gözlerini açtığında T’nin göğsünde huzurla dinleniyordu. Hafif bir esinti, denizin tuzlu kokusunu burnuna getirirken, martıların cıvıltıları ve dalgaların sahile vuruşu adeta bir senfoni oluşturuyordu. Issız bir adadaydılar, sadece ikisi ve doğanın büyüleyici güzellikleri. Bu an, S için bir rüya gibiydi; T’nin yanında, bu huzurlu ortamda, tüm dünyadan uzak.

S, gözlerini açtığında etrafındaki güzellikleri fark etmeye başladı. İlk başta, nerede olduğunu anlamaya çalıştı. Gözlerini kısarak güneşin doğuşunu izledi, denizin maviliğine daldı. T’nin sıcaklığı ve kalp atışları, ona güven veriyordu. Ancak, bir süre sonra, etraflarındaki güzelliklerin farkına varmakla birlikte, bir şeylerin farklı olduğunu hissetti.

T de aynı anda uyanmıştı. Gözlerini açar açmaz, S’nin şaşkın bakışlarıyla karşılaştı. İkisi de bir an duraksadı, birbirlerinin gözlerinde aynı şaşkınlığı gördüler. Etraflarındaki doğanın büyüleyici güzellikleri, onları adeta büyülemişti. Ancak, bu büyüleyici manzara içinde, çıplak olduklarını fark ettiklerinde, şaşkınlıkları daha da arttı.

S, hafifçe gülümseyerek T’ye baktı. T de aynı şekilde karşılık verdi. Bu durum, aralarındaki bağı daha da derinleştirdi. Göz göze geldiler ve gülümseyerek birbirlerine sarıldılar. Bu anın tadını çıkarmak için başka hiçbir şeye ihtiyaçları yoktu. Doğanın kucağında, birbirlerine sarılmış halde, tüm dünyadan uzak, sadece ikisi ve bu büyüleyici an vardı.

S,T’nin elini tuttu ve hafifçe sıktı. “Bu bir rüya mı?” diye sordu, sesi yumuşak ve merak doluydu. S, derin bir nefes aldı ve başını sallayarak, “Bilmiyorum, ama eğer rüyaysa, uyanmak istemiyorum,” dedi. Bu sözler, ikisinin de yüzünde bir gülümseme oluşturdu.

Etraflarındaki doğanın güzellikleri, onları büyülemişti. Palmiye ağaçlarının yaprakları, hafif esintiyle dans ediyordu. Denizin maviliği, ufukta gökyüzüyle birleşiyordu. Bu anın gerçek olup olmadığını sorgulamak, onların bu büyüleyici anın tadını çıkarmalarına engel olamıyordu.

  • dreamsofthenightblog
    dreamsofthenightblog liked this · 7 months ago
  • yildizlaraait
    yildizlaraait liked this · 7 months ago
  • gokyuzunuru
    gokyuzunuru liked this · 7 months ago
  • cupjenna
    cupjenna liked this · 7 months ago
  • fatossh0
    fatossh0 liked this · 7 months ago
  • sakingecenfirtina
    sakingecenfirtina liked this · 8 months ago
  • sadecesusvedinlebeni
    sadecesusvedinlebeni liked this · 8 months ago
  • yanmayansokaklambalari
    yanmayansokaklambalari liked this · 8 months ago
  • higgssbozonu
    higgssbozonu liked this · 8 months ago
  • kitapkunduzu
    kitapkunduzu reblogged this · 8 months ago
  • aylema52
    aylema52 reblogged this · 8 months ago
  • aylema52
    aylema52 liked this · 8 months ago
  • atmos-fer
    atmos-fer liked this · 8 months ago
  • cedaa
    cedaa liked this · 8 months ago
  • birdemethuzunum
    birdemethuzunum liked this · 8 months ago
  • theedessa
    theedessa liked this · 8 months ago
  • gozlerindekiay3
    gozlerindekiay3 liked this · 8 months ago
  • sadeceebeeen
    sadeceebeeen liked this · 8 months ago
  • hermes-0
    hermes-0 liked this · 8 months ago

More Posts from Hermes-0

7 months ago

20.BÖLÜM

AKAN KAN

T ve S, Ehriman’ın karanlık sokaklarında ilerlerken, peşlerindeki gölgelerin daha da yoğunlaştığını fark ettiler. T, S’yi korumak için kollarını etrafına sardı ve birlikte bu karanlıktan çıkmanın bir yolunu aramaya başladılar. Ancak, gölgeler onları sıkıştırmaya devam ediyordu.

Bir süre sonra, T ve S, eski bir binanın önüne geldiler. Binanın kapısı yarı açık ve içeriden hafif bir ışık sızıyordu. T, S’ye dönerek, “Burada bir süre saklanabiliriz,” dedi. S, başını sallayarak onayladı ve birlikte binaya girdiler.

İçeri girdiklerinde, binanın içinin terkedilmiş olduğunu fark ettiler. Tozlu raflar, kırık camlar ve eski mobilyalarla dolu bu yer, bir zamanlar canlı bir mekan olmalıydı. T, S’yi bir sandalyeye oturttu ve etrafı kontrol etmeye başladı. “Burada güvende olacağız,” dedi T, S’ye güven vermeye çalışarak.

Ancak, gölgeler binanın içine de sızmaya başlamıştı. T, S’yi korumak için kollarını daha da sıkı sardı. “Seni buradan çıkaracağım,” dedi T, sesi titrek ama kararlıydı. Ancak, gölgeler onları sıkıştırmaya devam ediyordu ve kaçacak yer kalmamıştı.

T, bir anlık dikkatsizlikle kırık bir cama çarptı ve eli kesildi. Kan damlaları yere düştükçe, gölgeler bu damlalara doğru yaklaşıyordu. T, bir cam parçasını eline aldı ve bileklerini kesmeye başladı. S, onu durdurmaya çalıştı ama T dinlemiyordu. “Çocuğumuz için kaçmalısın,” dedi T, sesi kararlı ve acılıydı.

S, gözyaşları içinde çaresizce kaçarken, T akan kanıyla gölgeleri uzaklaştırmaya çalışıyordu. T, S’nin güvende olduğunu bilmenin huzuruyla gözlerini kapattı.


Tags :
8 months ago

3. BÖLÜM

HAYALLER VE DÜŞLER

Bir gece, T ve S mesajlaşırken, T aniden romantik bir teklif yaptı: “Seninle bir deniz kenarında sabahlamak istiyorum,” diye yazdı. “Dalgaların sesi eşliğinde, yıldızların altında…” Bu sözler, S’nin kalbinde bir yankı buldu. S, bu fikri okuduğunda kalbi hızla çarpmaya başladı. Gözlerinde canlanan sahne, onu derin bir huzur ve mutlulukla doldurdu.

S, hayalinde, T ile birlikte deniz kenarında oturduklarını, dalgaların ritmik sesiyle sakinleştiklerini ve yıldızların altında birbirlerine sarıldıklarını gördü. Bu düşünce, S’nin içini tarifsiz bir sıcaklıkla doldurdu. “Bu harika olurdu!” diye cevapladı. “O anı hayal bile edemiyorum, çok güzel olurdu.”

Bu romantik anın büyüsüyle, ikisi de ellerinde telefon, birbirlerine olan sevgilerini düşünerek uykuya daldılar. T’nin teklif ettiği bu sahne, S’nin rüyalarına bile girdi ve ona huzurlu bir uyku sağladı. O gece, ikisi de birbirlerine olan sevgilerini ve birlikte geçirecekleri güzel anları hayal ederek uyudular.


Tags :
8 months ago

17. BÖLÜM

KARANLIK GÜÇLER

Merlin, kapıdan içeri girdiğinde, kulübenin içindeki sıcaklık ve huzur hemen hissediliyordu. Şöminenin yanındaki tekli koltuğa oturdu ve derin bir nefes aldı. T, Merlin’in yüzündeki yorgunluk ve bilgelik izlerini fark etti. Merlin, gözlerini şöminenin alevlerine dikerek konuşmaya başladı.

“S ve sen bu adadan gittiğinizde, adanın hayat enerjisi sönmüştü,” dedi Merlin, sesi hüzünlü ve derindi. “Sizler adanın kalbiydiniz. Siz gittikten sonra, ada halkı umudunu kaybetti ve karanlık günler başladı.”

Merlin, bir an duraksadı ve ardından devam etti. “Gölgelere saklanmamın sebebi, düşmanların beni bulup adanın son umudunu da yok etmelerinden korkmamdı. Geçen gece o ışık tekrar yandı. Geri döndüğünüzü anladım ve gölgelerin içinden çıktığımda S’yi esir aldıklarını gördüm. Onu kurtarmak için çabaladım ama artık çok yaşlandım, eskisi kadar güçlü değilim.”

Merlin, gözlerini T’ye çevirdi ve derin bir iç çekti. “Yıllar boyunca gölgelerde saklanarak, düşmanların planlarını bozmak ve halkı korumak için çalıştım. Ama artık gücüm tükeniyor. S’yi kurtarmak için senin yardımına ihtiyacım var. Senin cesaretin ve benim bilgeliğimle, birlikte bu karanlığı aydınlatabiliriz.”

T, Merlin’in sözlerinden derin bir etkiyle, “Merlin, seninle birlikte bu görevi üstleneceğim. S’yi kurtaracağız ve adayı eski parlak günlerine geri döndüreceğiz,” dedi.

Merlin, başını sallayarak, “Evet, T. Birlikte başaracağız,” dedi ve planlarını detaylandırmaya başladılar.

Merlin, Ehriman şehrinin sadece fiziksel engellerle değil, aynı zamanda karanlık büyüler ve yaratıklarla da korunduğunu açıkladı. “Ehriman, karanlık güçlerle dolu bir yer. Düşmanlar, büyülerle korunan geçitler ve yaratıklarla dolu zindanlar inşa ettiler. Bu yaratıklar, sadece karanlık büyülerle kontrol edilebilir ve çok tehlikelidir.”

Merlin, T’ye bazı büyülü eşyalar verdi. “Bu eşyalar, karanlık güçlere karşı korunmanı sağlayacak. Ayrıca, adanın eski haritalarını ve gizli geçitlerini de biliyorum. Bu bilgi, Ehriman’a gizlice girmemize yardımcı olacak.”

T, Merlin’in verdiği eşyaları dikkatle inceledi ve başını sallayarak, “Bu eşyalar ve bilgilerle, S’yi kurtarabiliriz. Ama dikkatli olmalıyız. Karanlık güçler, her an bizi bekliyor olabilir.”

Merlin, T’ye güvenle baktı. “Birlikte başaracağız, T. Karanlık güçlere karşı savaşacağız ve S’yi kurtaracağız.”

Merlin, T’ye derin bir sevgiyle baktı ve yumuşak bir sesle, “En büyük sihir, ikinizin sevgisi,” dedi. “Bu sevgi, karanlık güçlere karşı en güçlü silahımız olacak.”

Merlin, ardından derin bir nefes aldı ve şifreli bir şiir okumaya başladı:

Sevgiyle dolu kalpler, karanlığı aydınlatır,

Bir fedakarlık, ışığı sonsuza taşır.

Bir can, diğerini kurtarmak için feda edilir,

Sevgi, en büyük sihirdir, her şeyi yenebilir.

T, Merlin’in okuduğu şiiri dikkatle dinledi ve anlamını çözmeye çalıştı. Merlin, T’nin yüzündeki endişeyi fark ederek, “Bu şiir, sevginin gücünü ve fedakarlığın önemini anlatıyor. S’yi kurtarmak için büyük bir fedakarlık gerekebilir. Ama unutma, sevgi her zaman en güçlü sihirdir,” dedi.

T, Merlin’in sözlerinden derin bir etkiyle, “Anladım, Merlin. Sevgiyle ve cesaretle bu görevi üstleneceğim.

17. BLM

Tags :
8 months ago

15.BÖLÜM SAVAŞ

Gece olduğunda,gökyüzünde garip bir ışık belirdi. S ve T, halkla birlikte bu ışığı izlerken, adanın etrafında devasa bir gemi belirdi. Bu, adaya saldırmak için gelen düşman bir filoydu. Kral Valerius, S ve T’ye dönerek, “Halkı korumalıyız!” dedi.

T, hemen savunma hattını güçlendirmek için harekete geçti. S ise, halkı güvenli bir yere yönlendirdi. Düşman gemileri adaya yaklaşırken, T ve savaşçılar, adanın savunmasını korumak için cesurca savaştılar. S, halkın güvenliğini sağladıktan sonra, T’ye destek olmak için savaş alanına geri döndü.

Savaş şiddetliydi ve düşmanlar güçlüydü, ancak S ve T’nin liderliğinde, ada halkı birlik içinde savaştı. T, düşman gemilerinden birine tırmanarak, geminin kaptanını etkisiz hale getirdi. Bu, düşmanların moralini bozdu ve geri çekilmelerine neden oldu.

Savaşın sonunda, ada halkı büyük bir zafer kazandığını düşünerek sevinçle kutlamalara başladı. T, halkın coşkusunu paylaşırken birden S’nin yanında olmadığını fark etti. Kalbi hızla çarpmaya başladı ve etrafına bakındı. S’nin nerede olduğunu kimse bilmiyordu.

T, endişeyle Kral Valerius’a koştu. “S kayıp! Onu bulmalıyız!” dedi. Kral Valerius, hemen bir arama ekibi oluşturdu ve T ile birlikte S’yi aramaya başladılar. Ada boyunca her yeri taradılar, ancak S’den hiçbir iz bulamadılar.

Tam umutsuzluğa kapılacakları sırada, bir köylü, adanın kuzey ucunda garip bir hareketlilik gördüğünü bildirdi. T, hemen oraya doğru koştu. Kuzey ucuna vardığında, düşmanların geri çekilirken S’yi esir aldıklarını fark etti. S, düşman gemisinde zincirlenmiş haldeydi.

T, öfke ve kararlılıkla doldu. “Seni kurtaracağım, S!” diye bağırdı.

15.BLM SAVA

Tags :
8 months ago

7. BÖLÜM

GÜNEŞ YENİDEN DOĞUYOR

Sabah olduğunda, güneşin ilk ışıkları odaya doldu. T, gözlerini açtığında S’nin gülümseyen yüzüyle karşılaştı. “Günaydın,” dedi S, yumuşak bir sesle. T, gülümseyerek karşılık verdi. “Günaydın, aşkım.” İkisinin üzerinde de tatlı bir yorgunluk vardı Yatakta biraz daha vakit geçirdiler, birbirlerine sarılarak yeni bir güne başlamanın mutluluğunu hissettiler. T, S’nin saçlarını nazikçe okşarken, “Bu sabah her şey çok güzel,” dedi. S, “Evet, seninle her sabah güzel,” diye yanıtladı. Birden akıllarına dün gece okumayı bıraktıkları gizemli günlük geldi. T, “Günlüğü okumaya devam edelim mi?” diye sordu. S, heyecanla başını salladı. “Evet, belki de bu sabah sırrı çözebiliriz.”Günlüğü eline alan T, kaldıkları yerden okumaya başladı. Günlükte, eski bir kulübede yaşayan bir çiftin hikayesi anlatılıyordu. Ancak, çiftin isimleri T ve S’nin isimleriyle aynıydı. Bu durum, ikisini de daha da şaşırttı.“Bu çift biz miyiz?” diye sordu S, şaşkınlıkla. “Ama bu nasıl mümkün olabilir?”T, günlüğün sayfalarını hızla çevirdi. Her sayfada, çiftin yaşadığı anılar ve maceralar anlatılıyordu. Ancak, bazı sayfalarda yazılar silinmiş ve okunamaz hale gelmişti. Bu durum, günlüğün sırrını çözmeyi daha da zorlaştırıyordu.“Bu günlüğü çözmemiz gerekiyor,” dedi T, kararlılıkla. “Belki de bu fotoğrafların ve günlüğün sırrını çözerek, geçmişimizle ilgili önemli bir gerçeği öğrenebiliriz.”S, T’ye bakarak gülümsedi. “Evet, birlikte bu sırrı çözeceğiz,” dedi. Günlüğü okumaya devam eden S, “Geçmiş, şimdi ve gelecek arasında sıkışıp kalmış bir ruhun sancıları” yazısını gördü. Bu cümle, S’nin iç dünyasında derin bir yankı uyandırdı. Tam o anda, S derin bir nefes aldı ve T’ye döndü. “Bu günlükte yazılanlar, sanki benim iç dünyamı anlatıyor,” dedi. “Geçmişin yükü ve geleceğin korkuları arasında sıkışıp kalmış gibiyim. Varoluş ve yok oluş arasında bir yerdeyim.”

T, S’nin elini tuttu ve gözlerinin içine baktı. “Ben de aynı şeyleri hissediyorum,” dedi. “Geçmişteki hatalarım ve gelecekteki belirsizlikler beni de sıkıştırıyor. Ama belki de bu günlük, bize bir şeyler anlatmaya çalışıyor. Belki de önemli olan, şu anı nasıl yaşadığımız.”

S, T’nin sözleriyle biraz rahatladı. “Evet, belki de haklısın,” dedi. “Geçmişin gölgeleri ve geleceğin belirsizlikleri arasında kaybolmak yerine, şu anın değerini anlamalıyız.” T, S’nin elini daha sıkı tutarak, “Birlikte bu anı yaşayalım,” dedi. “Geçmişin yükünü ve geleceğin korkularını bir kenara bırakalım.”

O an, ikisi de varoluşsal sancılarının aslında insan olmanın bir parçası olduğunu fark ettiler. Geçmişin gölgeleri ve geleceğin belirsizlikleri arasında, şu anın değerini anlamaya başladılar. Günlük, onların hayatlarına yeni bir perspektif kazandırmıştı. T ve S, birbirlerine sarılarak, bu anın huzurunu ve anlamını derinlemesine hissettiler.

Günlükte yazanlar, onların iç dünyalarını yansıtan bir ayna gibiydi. Her bir cümle, onların duygusal yolculuklarını ve içsel çatışmalarını anlatıyordu. T, “Bu günlük, bizim için bir rehber olabilir,” dedi. “Geçmişin hatalarından ders alarak ve geleceğin belirsizliklerine rağmen, şu anı en iyi şekilde yaşayabiliriz.”

S, T’nin sözlerine katılarak, “Evet, bu günlük bize bir şeyler öğretmeye çalışıyor,” dedi. “Belki de önemli olan, geçmişin ve geleceğin ötesinde, şu anın değerini anlamak.” T, S’ye bakarak, “Birlikte bu yolculuğu sürdüreceğiz,” dedi. “Ne olursa olsun, birbirimize destek olacağız.”

O an, ikisi de varoluşsal sancılarının aslında birer fırsat olduğunu fark ettiler. Geçmişin gölgeleri ve geleceğin belirsizlikleri arasında, şu anın değerini anlamaya başladılar. Günlük, onların hayatlarına yeni bir perspektif kazandırmıştı. T ve S, birbirlerine sarılarak, bu anın huzurunu ve anlamını derinlemesine hissettiler.