hermes-0 - zamanın kalbinde
zamanın kalbinde

42 posts

12. BLM

12. BÖLÜM

YENİDEN BAŞLANGIÇ

S, “Hadi anlat, neler oldu?” dedi. T, “Bekle,” dedi ve kapıdan yaşlı, uzun sakallı, iri ve dinç görünümlü bir adam girdi. Adamın gözlerinde bilgelik ve kararlılık parlıyordu. S’ye doğru yürüdü ve derin bir nefes alarak konuşmaya başladı: “Merhaba S, ben Solaria Adası’nın Kralı Valerius. Siz ikiniz, Solaria’nın koruyucu muhafızlarıydınız, ta ki birbirinize aşık olana kadar. Aşkınız, görevlerinizi ikinci plana atmanıza neden oldu ve bu da adanın güvenliğini tehlikeye attı.”

“Birlikte, adanın ıssız bir köşesinde bir kulübe inşa ettiniz. Askerlerim sizi bulmaya çok yaklaşmıştı. Bunu siz onlardan önce fark edip kulübede bir zaman kırılması yarattınız ve başka kapılar açarak kaçtınız. Bu kaçış size geçmişinizi unutturdu ve yeni dünyada iki farklı kişiliğe hapsolmuş iki insan oldunuz. Dünya insanları T için bir teşhis koymuştu ama sen bunu bilmiyordun, sadece uyum sağlayamadığını düşünüyordun.”

“Siz gidince Solaria tamamen savunmasız kaldı. Ada halkı artık kendini güvende hissetmiyordu ve anarşi çıktı. Halk, huzursuz bir şekilde ne yapacağını bilmeden her yere saldırdı. Bir kısmı yok oldu, kalanı adadan kaçtı. Sizin geri gelişiniz benim için bir umut olmuştu. Askerlerden birini o gece sizi takip etmesi için görevlendirdim. Sanırım T bunu fark etmişti ve biz kulübeye geldiğimizde seni bir şekilde göndermişti.”

Kral Valerius, derin bir iç çekerek devam etti: “Tekrar Solaria Adası’nı eski günlerine döndürmek için size ihtiyacımız var. Geri dönmeniz gerek. Ada halkı, sizin liderliğinizde yeniden huzur ve güven bulabilir. Siz olmadan, Solaria’nın geleceği karanlık.”

  • dreamsofthenightblog
    dreamsofthenightblog liked this · 5 months ago
  • yildizlaraait
    yildizlaraait liked this · 5 months ago
  • gokyuzunuru
    gokyuzunuru liked this · 5 months ago
  • fatossh0
    fatossh0 liked this · 5 months ago
  • theedessa
    theedessa liked this · 6 months ago
  • hicokunmayacakolankitap
    hicokunmayacakolankitap liked this · 6 months ago
  • higgssbozonu
    higgssbozonu liked this · 6 months ago
  • yasemen-nn
    yasemen-nn liked this · 6 months ago
  • 34istanbyl
    34istanbyl liked this · 6 months ago
  • azraetmoi
    azraetmoi liked this · 6 months ago
  • gozlerindekiay3
    gozlerindekiay3 liked this · 6 months ago
  • cimciimee
    cimciimee liked this · 6 months ago
  • umran321
    umran321 liked this · 6 months ago
  • hermes-0
    hermes-0 liked this · 6 months ago
  • aylema52
    aylema52 liked this · 6 months ago
  • sakingecenfirtina
    sakingecenfirtina liked this · 6 months ago

More Posts from Hermes-0

6 months ago

2. BÖLÜM

İÇSEL ÇATIŞMA VE DEĞERLER

T,S’yi günaha davet ettiğinde, S bu daveti kabul etti. Bu karar, S’nin kendi değerleri ve hedefleriyle ilgili derin bir içsel çatışma yaşamasına neden oldu. S, bu süreçte kendi ahlaki ve etik değerlerini sorgulamaya başladı. Bu içsel çatışma, S’nin kendini daha iyi tanımasına ve hayatında neyin gerçekten önemli olduğunu anlamasına yardımcı oldu.

S, bu deneyimle birlikte, kendi sınırlarını ve zayıflıklarını keşfetti. Bu keşif, S’nin kişisel gelişimine katkıda bulundu ve onu daha güçlü bir birey haline getirdi. S, bu süreçte, hatalarından ders almayı ve bu hataları tekrarlamamak için gerekli önlemleri almayı öğrendi.

Sonuç olarak, T’nin daveti, S için zorlayıcı bir deneyim olsa da, bu deneyim S’nin kendini daha iyi tanımasına ve hayatında neyin gerçekten önemli olduğunu anlamasına yardımcı oldu. S, bu süreçte, kendi değerlerine ve hedeflerine daha sıkı sarılmayı öğrendi ve bu deneyim, onun kişisel gelişimine katkıda bulundu.


Tags :
5 months ago

19. BÖLÜM

GÖLGELER

T, Ehriman şehrinin karanlık sokaklarında ilerlerken, gölgelerin arasında S’yi fark etti. S, korkudan titriyor, gözleri endişeyle doluyordu. T, S’nin bu halini görünce içindeki öfke ve çaresizlik daha da arttı. Sanki dünya onun etrafında yıkılıyordu. T’nin zihninde Ehriman’ı yakıp yıkma düşüncesi belirdi; bu karanlık şehri yerle bir etmek istiyordu. Ancak, S’yi kurtarma arzusu onu bu yıkıcı düşüncelerden alıkoydu.

T, derin bir nefes aldı ve S’ye doğru adım attı. S’nin gözlerindeki korkuyu dindirmek için elini uzattı. “Buradayım,” dedi T, sesi titrek ama kararlıydı. “Seni buradan çıkaracağım.”

Etraflarındaki gölgeler daha da yoğunlaştı, sanki Ehriman’ın karanlığı onları yutmak istiyordu. T, S’yi korumak için kollarını etrafına sardı ve birlikte bu karanlıktan çıkmanın bir yolunu aramaya başladılar. Her adımda, T’nin kararlılığı artıyor, S’nin korkusu ise yavaş yavaş azalıyordu.


Tags :
6 months ago

8.BÖLÜM

YENİ KEŞİFLER

T ve S, bulundukları adayı keşfetmek için dışarı çıktıklarında, karşılarına çıkan manzara gerçekten büyüleyiciydi. Geniş ve yemyeşil ormanlarla kaplı bu yer, adeta bir cennet gibiydi. Ağaçların arasında, rengarenk çiçekler ve egzotik bitkiler göz alıcı bir şekilde parlıyordu. Ormanın derinliklerinde, kristal berraklığında nehirler ve şelaleler akıyordu. Bu su kaynakları, adanın her köşesine hayat veriyordu. Nehirlerin kenarlarında, çeşitli hayvanlar su içiyor ve doğanın tadını çıkarıyordu.

Adayı çevreleyen sahil şeridi ise bembeyaz kumlarla kaplıydı. Deniz, turkuaz rengiyle göz kamaştırıyordu ve dalgaların sesi huzur veriyordu. Sahilde yürürken, T ve S, deniz kabukları ve renkli taşlarla dolu küçük koylar keşfettiler. Gökyüzü ise masmavi ve bulutsuzdu. Güneş, adanın her köşesini aydınlatıyor ve sıcaklığıyla insanın içini ısıtıyordu. T ve S, bu cennet gibi yerde yürüyüş yaparken, doğanın güzelliklerine hayran kaldılar ve keşfetmenin heyecanını yaşadılar.

T ve S, adanın iç kısımlarına doğru ilerledikçe, ormanın derinliklerinde gizlenmiş antik kalıntılar keşfettiler. Bu kalıntılar, eski bir medeniyete ait tapınaklar ve heykellerdi. Tapınakların duvarlarında, doğanın ve hayvanların betimlendiği karmaşık oymalar bulunuyordu. Bu oymalar, adanın tarihine dair ipuçları veriyordu. Ormanın içinde yürürken, T ve S, çeşitli kuş türlerinin cıvıltılarıyla karşılaştılar. Renkli tüyleriyle dikkat çeken bu kuşlar, adanın egzotik atmosferine katkıda bulunuyordu. Ayrıca, ağaçların dallarında maymunlar oynuyor ve meraklı gözlerle T ve S’yi izliyorlardı.

Nehirlerin kenarlarında, suyun üzerinde yüzen nilüferler ve su bitkileri vardı. Bu bitkiler, suyun berraklığını ve doğanın saflığını simgeliyordu. Nehirlerin bazı bölgelerinde, küçük balık sürüleri yüzüyordu ve suyun yüzeyinde sıçrayan balıklar, T ve S’ye hoş bir manzara sunuyordu. Sahil şeridinde yürürken, T ve S, deniz kabukları ve renkli taşlarla dolu küçük mağaralar keşfettiler. Bu mağaralar, deniz dalgalarının oluşturduğu doğal sanat eserleri gibiydi. Mağaraların içi, deniz kabukları ve mercanlarla süslenmişti.

Gökyüzünde ise, güneşin batışıyla birlikte ortaya çıkan renk cümbüşü, adanın güzelliğini daha da artırıyordu. Turuncu, pembe ve mor tonlarındaki gökyüzü, adanın üzerinde büyüleyici bir manzara oluşturuyordu. T ve S, bu manzarayı izlerken, doğanın sunduğu bu eşsiz güzelliklerin tadını çıkardılar.

T ve S, adanın derinliklerinde yürüyüş yaparken, büyük bir kaya parçasının üzerine oyulmuş eski bir yazıt keşfettiler. Yazıt, antik bir dilde yazılmıştı ve üzerindeki semboller, adanın eski sakinlerine dair ipuçları veriyordu. T ve S, yazıtı dikkatlice incelediklerinde, kendi isimlerine rastladılar. Bu, onların geçmişte bu adada yaşadıklarına dair bir kanıttı. Yazıtın üzerinde, T ve S’nin adanın koruyucuları olduklarına dair bilgiler yer alıyordu. Onların, adanın doğal güzelliklerini ve kaynaklarını korumak için büyük bir sorumluluk taşıdıkları anlatılıyordu. Ayrıca, yazıtın etrafında, T ve S’nin geçmişteki yaşamlarına dair sahneler betimlenmişti. Bu sahnelerde, onların adanın çeşitli bölgelerinde nasıl yaşadıkları, hangi görevleri üstlendikleri ve adanın diğer sakinleriyle olan ilişkileri anlatılıyordu.

Bu keşif, T ve S için büyük bir sürpriz ve heyecan kaynağı oldu. Geçmişte bu adada yaşamış olduklarını öğrenmek, onlara adaya olan bağlarını daha da güçlendirdi. Yazıtın etrafında biraz daha zaman geçirip, geçmişlerine dair daha fazla ipucu aramaya karar verdiler. Ancak, bu anılar onlara tamamen yabancıydı, sanki paralel bir evrende her şey onlardan habersiz yaşanmış gibiydi. Bu durum, onların merakını daha da artırdı ve adanın gizemlerini çözme isteğini pekiştirdi.

6 months ago

10.BÖLÜM

ZOR GÜNLER

Sabah olduğunda, S gözlerini açtığında kendini ailesinin evinde buldu. Annesinin sesi uzaktan geliyordu: “Hadi uyan artık.” S, büyük bir şok içinde yataktan kalktı. Her şey bir rüyadan ibaret miydi? Kafası çok karışmış ve çok üzgündü. Hemen telefonu eline alıp T’yi bulmaya çalıştı ama T sanki hiç olmamış gibiydi. T’den hiçbir iz yoktu. Nefes almakta zorluk çekiyordu. Bir an önce kendini sokağa atmak için kapıya yöneldi. Annesi, “Nereye gidiyorsun?” diye sordu. “Biraz hava alıp geleceğim,” dedi S, aceleyle.

Sokağa çıktığında, serin sabah havası yüzüne çarptı. Derin bir nefes aldı, ama içindeki sıkıntı geçmedi. Yol boyunca T’yi düşündü. Onunla geçirdiği anılar, adada yaşadıkları gözlerinin önüne geldi. Birden başı döndü ve olduğu yere yığıldı kaldı.

Gözlerini açtığında, beyaz bir tavan gördü. Hastanedeydi. Doktor, birkaç test yaptıktan sonra sonuçları açıkladı: “Hamilesiniz.” S, bu haberi duyduğunda şaşkınlık ve sevinç arasında gidipgeldi. Gözleri doldu, ama gülümsemesi yüzünden eksik olmadı.

Hastanenin kapısına çıktığında, elini karnına koydu ve derin bir nefes alarak, “T, neredesin?” diye fısıldadı. Hamile olduğunu kimse öğrenmeden T’yi bulmalıydı, ama nasıl? İçindeki minik canı düşündü, kalbi bir kez daha hızla çarptı. T’yi bulmak için kararlıydı ve bu yeni hayatın sorumluluğunu taşıyacak gücü kendinde bulabilecek mi?


Tags :
6 months ago

18. BÖLÜM

SEVGİ

Gece yarısı geldiğinde, Merlin büyülü sözlerle Ehriman şehrine açılan bir kapı oluşturur. Kapı, parıldayan bir ışıkla çevrilidir ve içinden hafif bir rüzgar eser. Merlin, T’ye dönerek ciddi bir ifadeyle konuşur:

“Bu kapıdan geçtiğinde, karanlıklar şehrine girmiş olacaksın. Orada neyle karşılaşacağını tam olarak bilmiyoruz, bu yüzden çok dikkatli olmalısın. Her adımını düşünerek at ve gözlerini dört aç.”

T, Merlin’in sözlerini dikkatle dinler ve kararlılıkla başını sallar. “Sen merak etme Merlin,” der T, gözlerinde kararlılığın parıltısıyla. “S’yi almadan geri dönmeyeceğim.”

T, Ehriman şehrine girdiğinde, karanlık ve sisli bir koridorda ilerler. Bu koridor, T’nin sevgi ve bağlılığını test etmek için büyülerle doludur. T, ilerledikçe, aniden karşısına annesinin görüntüsü çıkar. Annesi, T’ye sıcak ve sevgi dolu bir sesle seslenir:

“T, oğlum geri dön. Bu tehlikeli yolculuğa devam etme. Seni çok özledim ve endişeleniyorum. Lütfen eve dön ve güvende ol.”

T, annesinin sesini duyduğunda, içi sevgi ve özlemle dolar. Ancak, annesinin illüzyon olduğunu fark etmek zorundadır. T, annesine olan sevgisiyle mücadele ederken, gerçek sevginin ne olduğunu anlamaya çalışır. Annesinin görüntüsü, T’nin zihninde beliren anılarla daha da güçlenir. Annesi, T’ye çocukluğundan kalma anıları hatırlatır ve onu geri dönmeye ikna etmeye çalışır.

T, derin bir nefes alır ve annesinin gözlerine bakarak konuşur: “Anne, seni çok seviyorum ve seni özlüyorum. Ama bu yolculuğu tamamlamak zorundayım. S’yi kurtarmadan geri dönmeyeceğim. Gerçek sevgi, fedakarlık ve cesaret gerektirir.”

Bu sözlerle, T annesinin illüzyonunu aşar ve yoluna devam eder. Annesinin görüntüsü yavaşça kaybolurken, T’nin içindeki sevgi ve kararlılık daha da güçlenir. T, gerçek sevginin sadece bir duygu olmadığını, aynı zamanda fedakarlık, sabır ve bağlılık gerektirdiğini öğrenir.