![hermes-0 - zamanın kalbinde](https://64.media.tumblr.com/ea86dcc048546faa92547b6eb4b10b33/ebddfa1b365dafa6-d1/s128x128u_c1/c872128a36338c721157acabca2a9ec0fff314ff.png)
42 posts
13. BLM SOLARA
13. BÖLÜM SOLARİA
ADASININ KADERİ
T ve S, Kral Valerius’un isteğini kabul ettiler, ancak Solaria Adası’nı nasıl koruyacaklarını ve ne yapacaklarını bilmiyorlardı. T, “Solaria Adası’na nasıl gideceğiz?” diye sordu krala. Kral, “Beni takip edin,” dedi ve kulübeden çıkıp ormana yöneldi. S ve T, el ele tutuşarak kralın arkasından yürüdüler.
Ormanın derinliklerine doğru ilerledikçe, ağaçların arasından süzülen ışıklar ve kuşların cıvıltıları eşliğinde yürüdüler. Kral Valerius, ormanın ortasında durdu ve yere doğru eğilerek gizli bir geçidi açtı. Geçit, büyülü bir ışıkla parladı ve üçü de geçitten geçerek Solaria Adası’na geldiler.
Adanın manzarası, birkaç gün önce bildikleri halinden çok farklıydı. Her yer harabe halindeydi; evler yıkılmış, sokaklar boşalmış ve insanlar korku içinde yaşıyordu. S, “Bu kadar değişmiş olamaz,” diye fısıldadı. T ise, “Evet, ama birlikte bunu düzeltebiliriz,” diyerek S’yi cesaretlendirdi.
S ve T, adanın merkezine doğru ilerlediklerinde, halkın umutsuz bakışlarıyla karşılaştılar. Kral Valerius, “Halkım, S ve T geri döndü. Onlara bir şans verin. Birlikte, adayı eski ihtişamına kavuşturabiliriz,” diye seslendi. Halk, başlangıçta tereddüt etti, ancak S ve T’nin kararlılığı ve cesareti onları etkiledi.
T, S’yi elinden tutarak, “Gel, sana bir şey göstereceğim,” dedi. Birlikte adanın en yüksek tepesine doğru yürümeye başladılar. Yol boyunca, eski hatıralar canlandı ve her adımda birbirlerine daha da yaklaştılar. Zirveye tırmandıklarında, adanın muhteşem manzarası karşılarında uzanıyordu.
T, S’ye dönerek, “Burası bizim için her şeyin başladığı yer,” dedi. S, gözlerinde yaşlarla, “Evet, burası bizim evimiz,” diye yanıtladı. O an, birbirlerine doğru eğildiler ve dudakları birleşti. Öpüştükleri anda, etraflarını yeşil ve parlak bir ışık kapladı. Bu ışık, sadece onları değil, tüm adayı aydınlattı.
Bu büyülü an, S ve T’ye geçmişlerini ve muhafızlık görevlerini hatırlattı. Artık ne yapmaları gerektiğini biliyorlardı. Solaria Adası’na ait olduklarını ve adayı korumak için doğduklarını hissettiler. Bu yeni farkındalıkla, adanın geleceği için kararlı ve güçlü bir şekilde harekete geçmeye hazırdılar.
![13. BLM SOLARA](https://64.media.tumblr.com/cc7ee440d55c6006f5a6ca244c218477/5d18e80061613570-83/s500x750/5ff1e8c8a208880d74476196965d2f90782dcf0e.jpg)
-
deadgirldiem liked this · 5 months ago
-
dreamsofthenightblog liked this · 5 months ago
-
yildizlaraait liked this · 5 months ago
-
gokyuzunuru liked this · 5 months ago
-
fatossh0 liked this · 5 months ago
-
theedessa liked this · 6 months ago
-
hicokunmayacakolankitap liked this · 6 months ago
-
okyanusungizemi liked this · 6 months ago
-
umran321 liked this · 6 months ago
-
higgssbozonu liked this · 6 months ago
-
bulutlugece00 liked this · 6 months ago
-
yasemen-nn liked this · 6 months ago
-
34istanbyl liked this · 6 months ago
-
aylema52 reblogged this · 6 months ago
-
aylema52 liked this · 6 months ago
-
mavi-matem liked this · 6 months ago
-
hermes-0 liked this · 6 months ago
-
azraetmoi liked this · 6 months ago
-
sakingecenfirtina liked this · 6 months ago
-
gozlerindekiay3 liked this · 6 months ago
More Posts from Hermes-0
8.BÖLÜM
YENİ KEŞİFLER
T ve S, bulundukları adayı keşfetmek için dışarı çıktıklarında, karşılarına çıkan manzara gerçekten büyüleyiciydi. Geniş ve yemyeşil ormanlarla kaplı bu yer, adeta bir cennet gibiydi. Ağaçların arasında, rengarenk çiçekler ve egzotik bitkiler göz alıcı bir şekilde parlıyordu. Ormanın derinliklerinde, kristal berraklığında nehirler ve şelaleler akıyordu. Bu su kaynakları, adanın her köşesine hayat veriyordu. Nehirlerin kenarlarında, çeşitli hayvanlar su içiyor ve doğanın tadını çıkarıyordu.
Adayı çevreleyen sahil şeridi ise bembeyaz kumlarla kaplıydı. Deniz, turkuaz rengiyle göz kamaştırıyordu ve dalgaların sesi huzur veriyordu. Sahilde yürürken, T ve S, deniz kabukları ve renkli taşlarla dolu küçük koylar keşfettiler. Gökyüzü ise masmavi ve bulutsuzdu. Güneş, adanın her köşesini aydınlatıyor ve sıcaklığıyla insanın içini ısıtıyordu. T ve S, bu cennet gibi yerde yürüyüş yaparken, doğanın güzelliklerine hayran kaldılar ve keşfetmenin heyecanını yaşadılar.
T ve S, adanın iç kısımlarına doğru ilerledikçe, ormanın derinliklerinde gizlenmiş antik kalıntılar keşfettiler. Bu kalıntılar, eski bir medeniyete ait tapınaklar ve heykellerdi. Tapınakların duvarlarında, doğanın ve hayvanların betimlendiği karmaşık oymalar bulunuyordu. Bu oymalar, adanın tarihine dair ipuçları veriyordu. Ormanın içinde yürürken, T ve S, çeşitli kuş türlerinin cıvıltılarıyla karşılaştılar. Renkli tüyleriyle dikkat çeken bu kuşlar, adanın egzotik atmosferine katkıda bulunuyordu. Ayrıca, ağaçların dallarında maymunlar oynuyor ve meraklı gözlerle T ve S’yi izliyorlardı.
Nehirlerin kenarlarında, suyun üzerinde yüzen nilüferler ve su bitkileri vardı. Bu bitkiler, suyun berraklığını ve doğanın saflığını simgeliyordu. Nehirlerin bazı bölgelerinde, küçük balık sürüleri yüzüyordu ve suyun yüzeyinde sıçrayan balıklar, T ve S’ye hoş bir manzara sunuyordu. Sahil şeridinde yürürken, T ve S, deniz kabukları ve renkli taşlarla dolu küçük mağaralar keşfettiler. Bu mağaralar, deniz dalgalarının oluşturduğu doğal sanat eserleri gibiydi. Mağaraların içi, deniz kabukları ve mercanlarla süslenmişti.
Gökyüzünde ise, güneşin batışıyla birlikte ortaya çıkan renk cümbüşü, adanın güzelliğini daha da artırıyordu. Turuncu, pembe ve mor tonlarındaki gökyüzü, adanın üzerinde büyüleyici bir manzara oluşturuyordu. T ve S, bu manzarayı izlerken, doğanın sunduğu bu eşsiz güzelliklerin tadını çıkardılar.
T ve S, adanın derinliklerinde yürüyüş yaparken, büyük bir kaya parçasının üzerine oyulmuş eski bir yazıt keşfettiler. Yazıt, antik bir dilde yazılmıştı ve üzerindeki semboller, adanın eski sakinlerine dair ipuçları veriyordu. T ve S, yazıtı dikkatlice incelediklerinde, kendi isimlerine rastladılar. Bu, onların geçmişte bu adada yaşadıklarına dair bir kanıttı. Yazıtın üzerinde, T ve S’nin adanın koruyucuları olduklarına dair bilgiler yer alıyordu. Onların, adanın doğal güzelliklerini ve kaynaklarını korumak için büyük bir sorumluluk taşıdıkları anlatılıyordu. Ayrıca, yazıtın etrafında, T ve S’nin geçmişteki yaşamlarına dair sahneler betimlenmişti. Bu sahnelerde, onların adanın çeşitli bölgelerinde nasıl yaşadıkları, hangi görevleri üstlendikleri ve adanın diğer sakinleriyle olan ilişkileri anlatılıyordu.
Bu keşif, T ve S için büyük bir sürpriz ve heyecan kaynağı oldu. Geçmişte bu adada yaşamış olduklarını öğrenmek, onlara adaya olan bağlarını daha da güçlendirdi. Yazıtın etrafında biraz daha zaman geçirip, geçmişlerine dair daha fazla ipucu aramaya karar verdiler. Ancak, bu anılar onlara tamamen yabancıydı, sanki paralel bir evrende her şey onlardan habersiz yaşanmış gibiydi. Bu durum, onların merakını daha da artırdı ve adanın gizemlerini çözme isteğini pekiştirdi.
20.BÖLÜM
AKAN KAN
T ve S, Ehriman’ın karanlık sokaklarında ilerlerken, peşlerindeki gölgelerin daha da yoğunlaştığını fark ettiler. T, S’yi korumak için kollarını etrafına sardı ve birlikte bu karanlıktan çıkmanın bir yolunu aramaya başladılar. Ancak, gölgeler onları sıkıştırmaya devam ediyordu.
Bir süre sonra, T ve S, eski bir binanın önüne geldiler. Binanın kapısı yarı açık ve içeriden hafif bir ışık sızıyordu. T, S’ye dönerek, “Burada bir süre saklanabiliriz,” dedi. S, başını sallayarak onayladı ve birlikte binaya girdiler.
İçeri girdiklerinde, binanın içinin terkedilmiş olduğunu fark ettiler. Tozlu raflar, kırık camlar ve eski mobilyalarla dolu bu yer, bir zamanlar canlı bir mekan olmalıydı. T, S’yi bir sandalyeye oturttu ve etrafı kontrol etmeye başladı. “Burada güvende olacağız,” dedi T, S’ye güven vermeye çalışarak.
Ancak, gölgeler binanın içine de sızmaya başlamıştı. T, S’yi korumak için kollarını daha da sıkı sardı. “Seni buradan çıkaracağım,” dedi T, sesi titrek ama kararlıydı. Ancak, gölgeler onları sıkıştırmaya devam ediyordu ve kaçacak yer kalmamıştı.
T, bir anlık dikkatsizlikle kırık bir cama çarptı ve eli kesildi. Kan damlaları yere düştükçe, gölgeler bu damlalara doğru yaklaşıyordu. T, bir cam parçasını eline aldı ve bileklerini kesmeye başladı. S, onu durdurmaya çalıştı ama T dinlemiyordu. “Çocuğumuz için kaçmalısın,” dedi T, sesi kararlı ve acılıydı.
S, gözyaşları içinde çaresizce kaçarken, T akan kanıyla gölgeleri uzaklaştırmaya çalışıyordu. T, S’nin güvende olduğunu bilmenin huzuruyla gözlerini kapattı.
3. BÖLÜM
HAYALLER VE DÜŞLER
Bir gece, T ve S mesajlaşırken, T aniden romantik bir teklif yaptı: “Seninle bir deniz kenarında sabahlamak istiyorum,” diye yazdı. “Dalgaların sesi eşliğinde, yıldızların altında…” Bu sözler, S’nin kalbinde bir yankı buldu. S, bu fikri okuduğunda kalbi hızla çarpmaya başladı. Gözlerinde canlanan sahne, onu derin bir huzur ve mutlulukla doldurdu.
S, hayalinde, T ile birlikte deniz kenarında oturduklarını, dalgaların ritmik sesiyle sakinleştiklerini ve yıldızların altında birbirlerine sarıldıklarını gördü. Bu düşünce, S’nin içini tarifsiz bir sıcaklıkla doldurdu. “Bu harika olurdu!” diye cevapladı. “O anı hayal bile edemiyorum, çok güzel olurdu.”
Bu romantik anın büyüsüyle, ikisi de ellerinde telefon, birbirlerine olan sevgilerini düşünerek uykuya daldılar. T’nin teklif ettiği bu sahne, S’nin rüyalarına bile girdi ve ona huzurlu bir uyku sağladı. O gece, ikisi de birbirlerine olan sevgilerini ve birlikte geçirecekleri güzel anları hayal ederek uyudular.
10.BÖLÜM
ZOR GÜNLER
Sabah olduğunda, S gözlerini açtığında kendini ailesinin evinde buldu. Annesinin sesi uzaktan geliyordu: “Hadi uyan artık.” S, büyük bir şok içinde yataktan kalktı. Her şey bir rüyadan ibaret miydi? Kafası çok karışmış ve çok üzgündü. Hemen telefonu eline alıp T’yi bulmaya çalıştı ama T sanki hiç olmamış gibiydi. T’den hiçbir iz yoktu. Nefes almakta zorluk çekiyordu. Bir an önce kendini sokağa atmak için kapıya yöneldi. Annesi, “Nereye gidiyorsun?” diye sordu. “Biraz hava alıp geleceğim,” dedi S, aceleyle.
Sokağa çıktığında, serin sabah havası yüzüne çarptı. Derin bir nefes aldı, ama içindeki sıkıntı geçmedi. Yol boyunca T’yi düşündü. Onunla geçirdiği anılar, adada yaşadıkları gözlerinin önüne geldi. Birden başı döndü ve olduğu yere yığıldı kaldı.
Gözlerini açtığında, beyaz bir tavan gördü. Hastanedeydi. Doktor, birkaç test yaptıktan sonra sonuçları açıkladı: “Hamilesiniz.” S, bu haberi duyduğunda şaşkınlık ve sevinç arasında gidipgeldi. Gözleri doldu, ama gülümsemesi yüzünden eksik olmadı.
Hastanenin kapısına çıktığında, elini karnına koydu ve derin bir nefes alarak, “T, neredesin?” diye fısıldadı. Hamile olduğunu kimse öğrenmeden T’yi bulmalıydı, ama nasıl? İçindeki minik canı düşündü, kalbi bir kez daha hızla çarptı. T’yi bulmak için kararlıydı ve bu yeni hayatın sorumluluğunu taşıyacak gücü kendinde bulabilecek mi?
Sevgiyle dolu kalpler, karanlığı aydınlatır,Bir fedakarlık, ışığı sonsuza taşır.Bir can, diğerini kurtarmak için feda edilir,Sevgi, en büyük sihirdir, her şeyi yenebilir.