
42 posts
17. BLM
17. BÖLÜM
KARANLIK GÜÇLER
Merlin, kapıdan içeri girdiğinde, kulübenin içindeki sıcaklık ve huzur hemen hissediliyordu. Şöminenin yanındaki tekli koltuğa oturdu ve derin bir nefes aldı. T, Merlin’in yüzündeki yorgunluk ve bilgelik izlerini fark etti. Merlin, gözlerini şöminenin alevlerine dikerek konuşmaya başladı.
“S ve sen bu adadan gittiğinizde, adanın hayat enerjisi sönmüştü,” dedi Merlin, sesi hüzünlü ve derindi. “Sizler adanın kalbiydiniz. Siz gittikten sonra, ada halkı umudunu kaybetti ve karanlık günler başladı.”
Merlin, bir an duraksadı ve ardından devam etti. “Gölgelere saklanmamın sebebi, düşmanların beni bulup adanın son umudunu da yok etmelerinden korkmamdı. Geçen gece o ışık tekrar yandı. Geri döndüğünüzü anladım ve gölgelerin içinden çıktığımda S’yi esir aldıklarını gördüm. Onu kurtarmak için çabaladım ama artık çok yaşlandım, eskisi kadar güçlü değilim.”
Merlin, gözlerini T’ye çevirdi ve derin bir iç çekti. “Yıllar boyunca gölgelerde saklanarak, düşmanların planlarını bozmak ve halkı korumak için çalıştım. Ama artık gücüm tükeniyor. S’yi kurtarmak için senin yardımına ihtiyacım var. Senin cesaretin ve benim bilgeliğimle, birlikte bu karanlığı aydınlatabiliriz.”
T, Merlin’in sözlerinden derin bir etkiyle, “Merlin, seninle birlikte bu görevi üstleneceğim. S’yi kurtaracağız ve adayı eski parlak günlerine geri döndüreceğiz,” dedi.
Merlin, başını sallayarak, “Evet, T. Birlikte başaracağız,” dedi ve planlarını detaylandırmaya başladılar.
Merlin, Ehriman şehrinin sadece fiziksel engellerle değil, aynı zamanda karanlık büyüler ve yaratıklarla da korunduğunu açıkladı. “Ehriman, karanlık güçlerle dolu bir yer. Düşmanlar, büyülerle korunan geçitler ve yaratıklarla dolu zindanlar inşa ettiler. Bu yaratıklar, sadece karanlık büyülerle kontrol edilebilir ve çok tehlikelidir.”
Merlin, T’ye bazı büyülü eşyalar verdi. “Bu eşyalar, karanlık güçlere karşı korunmanı sağlayacak. Ayrıca, adanın eski haritalarını ve gizli geçitlerini de biliyorum. Bu bilgi, Ehriman’a gizlice girmemize yardımcı olacak.”
T, Merlin’in verdiği eşyaları dikkatle inceledi ve başını sallayarak, “Bu eşyalar ve bilgilerle, S’yi kurtarabiliriz. Ama dikkatli olmalıyız. Karanlık güçler, her an bizi bekliyor olabilir.”
Merlin, T’ye güvenle baktı. “Birlikte başaracağız, T. Karanlık güçlere karşı savaşacağız ve S’yi kurtaracağız.”
Merlin, T’ye derin bir sevgiyle baktı ve yumuşak bir sesle, “En büyük sihir, ikinizin sevgisi,” dedi. “Bu sevgi, karanlık güçlere karşı en güçlü silahımız olacak.”
Merlin, ardından derin bir nefes aldı ve şifreli bir şiir okumaya başladı:
Sevgiyle dolu kalpler, karanlığı aydınlatır,
Bir fedakarlık, ışığı sonsuza taşır.
Bir can, diğerini kurtarmak için feda edilir,
Sevgi, en büyük sihirdir, her şeyi yenebilir.
T, Merlin’in okuduğu şiiri dikkatle dinledi ve anlamını çözmeye çalıştı. Merlin, T’nin yüzündeki endişeyi fark ederek, “Bu şiir, sevginin gücünü ve fedakarlığın önemini anlatıyor. S’yi kurtarmak için büyük bir fedakarlık gerekebilir. Ama unutma, sevgi her zaman en güçlü sihirdir,” dedi.
T, Merlin’in sözlerinden derin bir etkiyle, “Anladım, Merlin. Sevgiyle ve cesaretle bu görevi üstleneceğim.

-
deadgirldiem liked this · 9 months ago
-
dreamsofthenightblog liked this · 9 months ago
-
baharmisali-blog liked this · 9 months ago
-
yildizlaraait liked this · 9 months ago
-
gokyuzunuru liked this · 9 months ago
-
higgssbozonu liked this · 10 months ago
-
34istanbyl liked this · 10 months ago
-
fatossh0 liked this · 10 months ago
-
sakingecenfirtina liked this · 10 months ago
-
bilgehangood liked this · 10 months ago
-
gelincik-gelincik liked this · 10 months ago
-
cimciimee liked this · 10 months ago
-
theedessa liked this · 10 months ago
-
monaros-a liked this · 10 months ago
-
penaber liked this · 10 months ago
-
emaadsidiki liked this · 10 months ago
-
yasemen-nn liked this · 10 months ago
-
musiiiii liked this · 10 months ago
-
yakamozevreniii liked this · 10 months ago
-
kardelenimbenn liked this · 10 months ago
-
hermes-0 liked this · 10 months ago
-
hicokunmayacakolankitap liked this · 10 months ago
-
gozlerindekiay3 liked this · 10 months ago
More Posts from Hermes-0
7. BÖLÜM
GÜNEŞ YENİDEN DOĞUYOR
Sabah olduğunda, güneşin ilk ışıkları odaya doldu. T, gözlerini açtığında S’nin gülümseyen yüzüyle karşılaştı. “Günaydın,” dedi S, yumuşak bir sesle. T, gülümseyerek karşılık verdi. “Günaydın, aşkım.” İkisinin üzerinde de tatlı bir yorgunluk vardı Yatakta biraz daha vakit geçirdiler, birbirlerine sarılarak yeni bir güne başlamanın mutluluğunu hissettiler. T, S’nin saçlarını nazikçe okşarken, “Bu sabah her şey çok güzel,” dedi. S, “Evet, seninle her sabah güzel,” diye yanıtladı. Birden akıllarına dün gece okumayı bıraktıkları gizemli günlük geldi. T, “Günlüğü okumaya devam edelim mi?” diye sordu. S, heyecanla başını salladı. “Evet, belki de bu sabah sırrı çözebiliriz.”Günlüğü eline alan T, kaldıkları yerden okumaya başladı. Günlükte, eski bir kulübede yaşayan bir çiftin hikayesi anlatılıyordu. Ancak, çiftin isimleri T ve S’nin isimleriyle aynıydı. Bu durum, ikisini de daha da şaşırttı.“Bu çift biz miyiz?” diye sordu S, şaşkınlıkla. “Ama bu nasıl mümkün olabilir?”T, günlüğün sayfalarını hızla çevirdi. Her sayfada, çiftin yaşadığı anılar ve maceralar anlatılıyordu. Ancak, bazı sayfalarda yazılar silinmiş ve okunamaz hale gelmişti. Bu durum, günlüğün sırrını çözmeyi daha da zorlaştırıyordu.“Bu günlüğü çözmemiz gerekiyor,” dedi T, kararlılıkla. “Belki de bu fotoğrafların ve günlüğün sırrını çözerek, geçmişimizle ilgili önemli bir gerçeği öğrenebiliriz.”S, T’ye bakarak gülümsedi. “Evet, birlikte bu sırrı çözeceğiz,” dedi. Günlüğü okumaya devam eden S, “Geçmiş, şimdi ve gelecek arasında sıkışıp kalmış bir ruhun sancıları” yazısını gördü. Bu cümle, S’nin iç dünyasında derin bir yankı uyandırdı. Tam o anda, S derin bir nefes aldı ve T’ye döndü. “Bu günlükte yazılanlar, sanki benim iç dünyamı anlatıyor,” dedi. “Geçmişin yükü ve geleceğin korkuları arasında sıkışıp kalmış gibiyim. Varoluş ve yok oluş arasında bir yerdeyim.”
T, S’nin elini tuttu ve gözlerinin içine baktı. “Ben de aynı şeyleri hissediyorum,” dedi. “Geçmişteki hatalarım ve gelecekteki belirsizlikler beni de sıkıştırıyor. Ama belki de bu günlük, bize bir şeyler anlatmaya çalışıyor. Belki de önemli olan, şu anı nasıl yaşadığımız.”
S, T’nin sözleriyle biraz rahatladı. “Evet, belki de haklısın,” dedi. “Geçmişin gölgeleri ve geleceğin belirsizlikleri arasında kaybolmak yerine, şu anın değerini anlamalıyız.” T, S’nin elini daha sıkı tutarak, “Birlikte bu anı yaşayalım,” dedi. “Geçmişin yükünü ve geleceğin korkularını bir kenara bırakalım.”
O an, ikisi de varoluşsal sancılarının aslında insan olmanın bir parçası olduğunu fark ettiler. Geçmişin gölgeleri ve geleceğin belirsizlikleri arasında, şu anın değerini anlamaya başladılar. Günlük, onların hayatlarına yeni bir perspektif kazandırmıştı. T ve S, birbirlerine sarılarak, bu anın huzurunu ve anlamını derinlemesine hissettiler.
Günlükte yazanlar, onların iç dünyalarını yansıtan bir ayna gibiydi. Her bir cümle, onların duygusal yolculuklarını ve içsel çatışmalarını anlatıyordu. T, “Bu günlük, bizim için bir rehber olabilir,” dedi. “Geçmişin hatalarından ders alarak ve geleceğin belirsizliklerine rağmen, şu anı en iyi şekilde yaşayabiliriz.”
S, T’nin sözlerine katılarak, “Evet, bu günlük bize bir şeyler öğretmeye çalışıyor,” dedi. “Belki de önemli olan, geçmişin ve geleceğin ötesinde, şu anın değerini anlamak.” T, S’ye bakarak, “Birlikte bu yolculuğu sürdüreceğiz,” dedi. “Ne olursa olsun, birbirimize destek olacağız.”
O an, ikisi de varoluşsal sancılarının aslında birer fırsat olduğunu fark ettiler. Geçmişin gölgeleri ve geleceğin belirsizlikleri arasında, şu anın değerini anlamaya başladılar. Günlük, onların hayatlarına yeni bir perspektif kazandırmıştı. T ve S, birbirlerine sarılarak, bu anın huzurunu ve anlamını derinlemesine hissettiler.
2. BÖLÜM
İÇSEL ÇATIŞMA VE DEĞERLER
T,S’yi günaha davet ettiğinde, S bu daveti kabul etti. Bu karar, S’nin kendi değerleri ve hedefleriyle ilgili derin bir içsel çatışma yaşamasına neden oldu. S, bu süreçte kendi ahlaki ve etik değerlerini sorgulamaya başladı. Bu içsel çatışma, S’nin kendini daha iyi tanımasına ve hayatında neyin gerçekten önemli olduğunu anlamasına yardımcı oldu.
S, bu deneyimle birlikte, kendi sınırlarını ve zayıflıklarını keşfetti. Bu keşif, S’nin kişisel gelişimine katkıda bulundu ve onu daha güçlü bir birey haline getirdi. S, bu süreçte, hatalarından ders almayı ve bu hataları tekrarlamamak için gerekli önlemleri almayı öğrendi.
Sonuç olarak, T’nin daveti, S için zorlayıcı bir deneyim olsa da, bu deneyim S’nin kendini daha iyi tanımasına ve hayatında neyin gerçekten önemli olduğunu anlamasına yardımcı oldu. S, bu süreçte, kendi değerlerine ve hedeflerine daha sıkı sarılmayı öğrendi ve bu deneyim, onun kişisel gelişimine katkıda bulundu.
4.BÖLÜM
GÜNEŞ DOĞARKEN
Sabah güneşinin ilk ışıkları, S’nin gözlerini açtığında T’nin göğsünde huzurla dinleniyordu. Hafif bir esinti, denizin tuzlu kokusunu burnuna getirirken, martıların cıvıltıları ve dalgaların sahile vuruşu adeta bir senfoni oluşturuyordu. Issız bir adadaydılar, sadece ikisi ve doğanın büyüleyici güzellikleri. Bu an, S için bir rüya gibiydi; T’nin yanında, bu huzurlu ortamda, tüm dünyadan uzak.
S, gözlerini açtığında etrafındaki güzellikleri fark etmeye başladı. İlk başta, nerede olduğunu anlamaya çalıştı. Gözlerini kısarak güneşin doğuşunu izledi, denizin maviliğine daldı. T’nin sıcaklığı ve kalp atışları, ona güven veriyordu. Ancak, bir süre sonra, etraflarındaki güzelliklerin farkına varmakla birlikte, bir şeylerin farklı olduğunu hissetti.
T de aynı anda uyanmıştı. Gözlerini açar açmaz, S’nin şaşkın bakışlarıyla karşılaştı. İkisi de bir an duraksadı, birbirlerinin gözlerinde aynı şaşkınlığı gördüler. Etraflarındaki doğanın büyüleyici güzellikleri, onları adeta büyülemişti. Ancak, bu büyüleyici manzara içinde, çıplak olduklarını fark ettiklerinde, şaşkınlıkları daha da arttı.
S, hafifçe gülümseyerek T’ye baktı. T de aynı şekilde karşılık verdi. Bu durum, aralarındaki bağı daha da derinleştirdi. Göz göze geldiler ve gülümseyerek birbirlerine sarıldılar. Bu anın tadını çıkarmak için başka hiçbir şeye ihtiyaçları yoktu. Doğanın kucağında, birbirlerine sarılmış halde, tüm dünyadan uzak, sadece ikisi ve bu büyüleyici an vardı.
S,T’nin elini tuttu ve hafifçe sıktı. “Bu bir rüya mı?” diye sordu, sesi yumuşak ve merak doluydu. S, derin bir nefes aldı ve başını sallayarak, “Bilmiyorum, ama eğer rüyaysa, uyanmak istemiyorum,” dedi. Bu sözler, ikisinin de yüzünde bir gülümseme oluşturdu.
Etraflarındaki doğanın güzellikleri, onları büyülemişti. Palmiye ağaçlarının yaprakları, hafif esintiyle dans ediyordu. Denizin maviliği, ufukta gökyüzüyle birleşiyordu. Bu anın gerçek olup olmadığını sorgulamak, onların bu büyüleyici anın tadını çıkarmalarına engel olamıyordu.
Sevdiğin dokunduğu her yara iyileşir,
Ölümlerden dönersin, yeniden dirilirsin.
Kalbinin derinliklerinde bir umut yeşerir,
Sevgiyle dolup taşar, yeniden nefes alırsın.
Gözlerinde bir ışık, karanlığı deler,
Ellerinle dokunduğunda, acılar diner.
Her bir öpücüğünde, hayat yeniden başlar,
Sevdiğinle birlikte, tüm yaralar kapanır.
16. BÖLÜM
EHRİMAN ŞEHRİ
Kral Valerius, T’yi yanına çağırdı ve ciddi bir ifadeyle konuşmaya başladı. “T, Ehriman şehri hakkında bilmen gereken çok şey var. Bu şehir, karanlık ve kasvetli bir yer. Yüksek duvarlarla çevrili ve her köşesinde devriye gezen askerler var. Şehrin girişinde, büyük ve ağır demir kapılar bulunuyor. Bu kapılar, sadece düşman komutanının izniyle açılır ve kapanır.”
Valerius, haritayı masanın üzerine serdi ve devam etti. “Şehrin etrafındaki surlar, düşmanların savunma hattını oluşturur. Bu surların üzerinde devasa mancınıklar ve okçular yer alır. Şehrin merkezinde, düşman komutanının karargahı bulunur. Bu yapı, diğer binalardan daha büyük ve daha ihtişamlıdır, ancak aynı zamanda ürkütücü bir görünüme sahiptir.”
Kral, T’nin gözlerinin içine bakarak, “Ehriman’a girmek neredeyse imkansız,” dedi. “Dar ve dolambaçlı sokaklar, her köşede gözetleme kuleleri ve sürekli devriye gezen askerler var. Şehirdeki yaşam, disiplin ve katı kurallarla yönetilir. Halk, sürekli bir korku ve baskı altında yaşar.”
Valerius, derin bir nefes aldı ve ekledi, “Ancak, bu karanlık atmosferin altında, bazı direniş grupları da gizlice faaliyet gösterir ve özgürlük için mücadele eder. Bu gruplarla iletişime geçmek, belki de tek şansımız olabilir. Ama unutma, bu çok tehlikeli bir görev. Her adımını dikkatle atmalısın.”
T, Kral Valerius’un söylediklerini dikkatle dinledi ve başını sallayarak, “Anladım, Majesteleri. S’yi kurtarmak için her şeyi yapacağım,” dedi.
T, kraliyet sarayından çıkarak adanın diğer ucunda kendi inşa ettiği kulübeye gitti. Burada bir süre yalnız kalarak S’yi kurtarmak için bir plan yapmaya çalışıyordu. Tam bu sırada kapı çaldı. “Kim gelmiş olabilir ki?” diye tereddütle kapıyı açtı. Karşısında, adanın uzun zaman önce öldüğünü zannettiği eski büyücüsü Merlin duruyordu.
Merlin, bilge ve güçlü bir büyücüydü. Doğaüstü yetenekleri ve derin bilgisiyle tanınırdı. T, şaşkınlıkla, “Merlin! Sen… sen yaşıyor musun?” diye sordu.
Merlin, gülümseyerek, “Evet, T. Uzun zamandır gölgelerde saklanıyordum. Ama şimdi, S’yi kurtarmak için geri döndüm. Sana yardım edeceğim,” dedi.
