Hikaye - Tumblr Posts

2 years ago

Kopya çektik aşkı başkasından, Ayrılık ölünce güzel, aşk Kasım'da. Hiç bilinmeyen bir ömrün bilindik hikayesi, Yaşayacak bir günümüz kalmaz yürek taşlaşınca...♠️♠️♠️

Kopya Ektik Ak Bakasndan,Ayrlk Lnce Gzel, Ak Kasm'da.Hi Bilinmeyen Bir Mrn Bilindik Hikayesi,Yaayacak

Tags :
5 months ago

17. BÖLÜM

KARANLIK GÜÇLER

Merlin, kapıdan içeri girdiğinde, kulübenin içindeki sıcaklık ve huzur hemen hissediliyordu. Şöminenin yanındaki tekli koltuğa oturdu ve derin bir nefes aldı. T, Merlin’in yüzündeki yorgunluk ve bilgelik izlerini fark etti. Merlin, gözlerini şöminenin alevlerine dikerek konuşmaya başladı.

“S ve sen bu adadan gittiğinizde, adanın hayat enerjisi sönmüştü,” dedi Merlin, sesi hüzünlü ve derindi. “Sizler adanın kalbiydiniz. Siz gittikten sonra, ada halkı umudunu kaybetti ve karanlık günler başladı.”

Merlin, bir an duraksadı ve ardından devam etti. “Gölgelere saklanmamın sebebi, düşmanların beni bulup adanın son umudunu da yok etmelerinden korkmamdı. Geçen gece o ışık tekrar yandı. Geri döndüğünüzü anladım ve gölgelerin içinden çıktığımda S’yi esir aldıklarını gördüm. Onu kurtarmak için çabaladım ama artık çok yaşlandım, eskisi kadar güçlü değilim.”

Merlin, gözlerini T’ye çevirdi ve derin bir iç çekti. “Yıllar boyunca gölgelerde saklanarak, düşmanların planlarını bozmak ve halkı korumak için çalıştım. Ama artık gücüm tükeniyor. S’yi kurtarmak için senin yardımına ihtiyacım var. Senin cesaretin ve benim bilgeliğimle, birlikte bu karanlığı aydınlatabiliriz.”

T, Merlin’in sözlerinden derin bir etkiyle, “Merlin, seninle birlikte bu görevi üstleneceğim. S’yi kurtaracağız ve adayı eski parlak günlerine geri döndüreceğiz,” dedi.

Merlin, başını sallayarak, “Evet, T. Birlikte başaracağız,” dedi ve planlarını detaylandırmaya başladılar.

Merlin, Ehriman şehrinin sadece fiziksel engellerle değil, aynı zamanda karanlık büyüler ve yaratıklarla da korunduğunu açıkladı. “Ehriman, karanlık güçlerle dolu bir yer. Düşmanlar, büyülerle korunan geçitler ve yaratıklarla dolu zindanlar inşa ettiler. Bu yaratıklar, sadece karanlık büyülerle kontrol edilebilir ve çok tehlikelidir.”

Merlin, T’ye bazı büyülü eşyalar verdi. “Bu eşyalar, karanlık güçlere karşı korunmanı sağlayacak. Ayrıca, adanın eski haritalarını ve gizli geçitlerini de biliyorum. Bu bilgi, Ehriman’a gizlice girmemize yardımcı olacak.”

T, Merlin’in verdiği eşyaları dikkatle inceledi ve başını sallayarak, “Bu eşyalar ve bilgilerle, S’yi kurtarabiliriz. Ama dikkatli olmalıyız. Karanlık güçler, her an bizi bekliyor olabilir.”

Merlin, T’ye güvenle baktı. “Birlikte başaracağız, T. Karanlık güçlere karşı savaşacağız ve S’yi kurtaracağız.”

Merlin, T’ye derin bir sevgiyle baktı ve yumuşak bir sesle, “En büyük sihir, ikinizin sevgisi,” dedi. “Bu sevgi, karanlık güçlere karşı en güçlü silahımız olacak.”

Merlin, ardından derin bir nefes aldı ve şifreli bir şiir okumaya başladı:

Sevgiyle dolu kalpler, karanlığı aydınlatır,

Bir fedakarlık, ışığı sonsuza taşır.

Bir can, diğerini kurtarmak için feda edilir,

Sevgi, en büyük sihirdir, her şeyi yenebilir.

T, Merlin’in okuduğu şiiri dikkatle dinledi ve anlamını çözmeye çalıştı. Merlin, T’nin yüzündeki endişeyi fark ederek, “Bu şiir, sevginin gücünü ve fedakarlığın önemini anlatıyor. S’yi kurtarmak için büyük bir fedakarlık gerekebilir. Ama unutma, sevgi her zaman en güçlü sihirdir,” dedi.

T, Merlin’in sözlerinden derin bir etkiyle, “Anladım, Merlin. Sevgiyle ve cesaretle bu görevi üstleneceğim.

17. BLM

Tags :
2 years ago

RASTLANTI

𝚄𝚣𝚞𝚗 𝚣𝚊𝚖𝚊𝚗 𝚘𝚕𝚖𝚞𝚜̧𝚝𝚞 𝙾'𝚗𝚞 𝚐𝚘̈𝚛𝚖𝚎𝚢𝚎𝚕𝚒. 𝙾̈𝚣𝚕𝚎𝚖𝚒𝚗𝚍𝚎𝚗 𝚞𝚢𝚞𝚢𝚊𝚖𝚊𝚍ı𝚐̆ı𝚖 𝚐𝚎𝚌𝚎𝚕𝚎𝚛, 𝚑𝚊𝚝𝚝𝚊 𝚋𝚎𝚕𝚔𝚒 𝚜ı𝚛𝚏 𝚛𝚞̈𝚢𝚊𝚖𝚍𝚊 𝚐𝚘̈𝚛𝚞̈𝚛𝚞̈𝚖 𝚍𝚒𝚢𝚎 𝚢𝚊𝚝ı𝚙 𝚔𝚎𝚗𝚍𝚒𝚖𝚒 𝚣𝚘𝚛𝚕𝚊𝚍ı𝚐̆ı𝚖 𝚐𝚎𝚌𝚎𝚕𝚎𝚛𝚒𝚖 𝚟𝚊𝚛. 𝙱𝚊𝚜̧𝚕𝚊𝚛𝚍𝚊 𝚔ı𝚜𝚖𝚎𝚗 𝚋𝚊𝚜̧𝚊𝚛ı𝚕ı 𝚘𝚕𝚜𝚊𝚖 𝚍𝚊 𝚣𝚊𝚖𝚊𝚗 𝚐𝚎𝚌̧𝚝𝚒𝚔𝚌̧𝚎 𝚑𝚊𝚝ı𝚛𝚊𝚕𝚊𝚛, 𝚢𝚞̈𝚣𝚕𝚎𝚛 𝚟𝚎 𝚎𝚗 𝚜𝚘𝚗 𝚜𝚎𝚜𝚕𝚎𝚛 𝚜𝚒𝚕𝚒𝚗𝚖𝚎𝚢𝚎 𝚋𝚊𝚜̧𝚕𝚊𝚍ı 𝚣𝚒𝚑𝚗𝚒𝚖𝚍𝚎. 𝙶𝚎𝚛𝚒𝚢𝚎 𝚔𝚊𝚕𝚊𝚗 𝚘𝚗𝚌𝚊 𝚢𝚊𝚜̧𝚊𝚗𝚖ı𝚜̧𝚕ı𝚔𝚝𝚊𝚗 𝚜𝚘𝚗𝚛𝚊 𝚑𝚊𝚝ı𝚛𝚕𝚊𝚍ı𝚐̆ı𝚗 𝚝𝚎𝚔 𝚜̧𝚎𝚢 𝚌̧𝚎𝚔𝚝𝚒𝚐̆𝚒𝚗 𝚊𝚌ı𝚍ı𝚛. 𝙾 𝚊𝚌ı𝚗ı𝚗 𝚝𝚊𝚛𝚒𝚏𝚒 𝚢𝚘𝚔𝚝𝚞𝚛, 𝚋𝚒𝚕𝚎𝚗 𝚋𝚒𝚕𝚒𝚛. 𝙱𝚒𝚛 𝚢𝚞̈𝚔 𝚐𝚒𝚋𝚒 𝚝𝚊𝚜̧ı𝚛𝚜ı𝚗 𝚒𝚌̧𝚒𝚗𝚍𝚎. 𝙽𝚎 𝚣𝚊𝚖𝚊𝚗 𝚋𝚒𝚛 𝚜̧𝚎𝚢𝚕𝚎𝚛 𝚢𝚘𝚕𝚞𝚗𝚍𝚊 𝚐𝚒𝚝𝚜𝚎 𝚗𝚎 𝚣𝚊𝚖𝚊𝚗 𝚋𝚒𝚛𝚊𝚣 𝚖𝚞𝚝𝚕𝚞 𝚘𝚕𝚜𝚊𝚗 𝚌̧ı𝚔ı𝚙 𝚐𝚎𝚕𝚒𝚟𝚎𝚛𝚒𝚛 𝚒𝚌̧𝚒𝚗𝚍𝚎𝚗, 𝚢𝚞̈𝚣𝚞̈𝚗𝚞̈ 𝚍𝚊𝚑𝚒 𝚑𝚊𝚝ı𝚛𝚕𝚊𝚢𝚊𝚖𝚊𝚍ı𝚐̆ı𝚗 𝚘 𝚝𝚊𝚗ı𝚍ı𝚔 𝚝𝚊𝚛𝚒𝚏𝚜𝚒𝚣 𝚊𝚌ı. 𝚉𝚊𝚖𝚊𝚗𝚕𝚊 𝚑𝚒𝚌̧𝚋𝚒𝚛 𝚜̧𝚎𝚢 𝚐𝚎𝚌̧𝚖𝚎𝚣,𝚜𝚊𝚍𝚎𝚌𝚎 𝚊𝚕ı𝚜̧ı𝚛ı𝚣 𝚋𝚞 𝚍𝚞𝚛𝚞𝚖𝚊. 𝚂𝚘𝚗𝚛𝚊𝚜ı𝚗𝚍𝚊 𝚞𝚣𝚞𝚗 𝚢ı𝚕𝚕𝚊𝚛 𝚋𝚒𝚕𝚎 𝚐𝚎𝚌̧𝚜𝚎, 𝚌̧𝚘𝚔 𝚖𝚞𝚝𝚕𝚞 𝚋𝚒𝚛 𝚒𝚗𝚜𝚊𝚗 𝚍𝚊 𝚘𝚕𝚜𝚊𝚗ı𝚣, 𝚑𝚊𝚝𝚝𝚊 𝚜̧𝚊𝚗𝚜𝚕ı𝚢𝚜𝚊𝚗ı𝚣 𝚌̧𝚘𝚔 𝚊𝚜̧ı𝚔 𝚘𝚕𝚞𝚙 𝚌̧𝚘𝚔 𝚜𝚎𝚟𝚜𝚎𝚗𝚒𝚣 𝚋𝚒𝚕𝚎 𝚘 𝚊𝚌ı, 𝚒𝚌̧𝚒𝚗𝚒𝚣𝚍𝚎 𝚔𝚘𝚛𝚔𝚞𝚢𝚊 𝚍𝚘̈𝚗𝚞̈𝚜̧𝚞̈𝚙 𝚊𝚌𝚊𝚋𝚊 𝚝𝚎𝚔𝚛𝚊𝚛 𝚢𝚊𝚜̧𝚊𝚛 𝚖ı𝚢ı𝚖 𝚘 𝚊𝚌ı𝚕𝚊𝚛ı 𝚍𝚒𝚢𝚎 𝚒𝚌̧𝚝𝚎𝚗 𝚒𝚌̧𝚎 𝚔𝚘𝚛𝚔𝚊𝚗 𝚋𝚒𝚛 𝚒𝚗𝚜𝚊𝚗𝚊 𝚍𝚘̈𝚗𝚞̈𝚜̧𝚝𝚞̈𝚛𝚞̈𝚛 𝚜𝚒𝚣𝚒. 𝚃𝚞̈𝚖 𝚋𝚞𝚗𝚕𝚊𝚛ı𝚗 𝚞̈𝚜𝚝𝚎𝚜𝚒𝚗𝚍𝚎𝚗 𝚐𝚎𝚕𝚎𝚌𝚎𝚔 𝚝𝚞̈𝚖 𝚋𝚞 𝚔𝚘𝚛𝚔𝚞𝚕𝚊𝚛ı 𝚣𝚊𝚖𝚊𝚗 𝚒𝚌̧𝚒𝚗𝚍𝚎 𝚢𝚎𝚗𝚎𝚌𝚎𝚔 𝚝𝚎𝚔 𝚋𝚒𝚛 𝚜̧𝚎𝚢 𝚟𝚊𝚛 𝚘 𝚍𝚊 𝚜𝚎𝚟𝚒𝚕𝚖𝚎𝚔, 𝚐𝚞̈𝚣𝚎𝚕 𝚜𝚎𝚟𝚒𝚕𝚖𝚎𝚔. 𝙲̧𝚞̈𝚗𝚔𝚞̈ 𝚜𝚎𝚟𝚐𝚒 𝚑𝚎𝚛 𝚒𝚗𝚜𝚊𝚗ı 𝚑𝚎𝚛 𝚌𝚊𝚗𝚕ı𝚢ı 𝚒𝚢𝚒𝚕𝚎𝚜̧𝚝𝚒𝚛𝚒𝚛. 𝙳𝚒𝚕𝚎𝚛𝚒𝚖 𝚘 𝚜𝚎𝚟𝚐𝚒𝚢𝚒 𝚎𝚗 𝚔ı𝚜𝚊 𝚣𝚊𝚖𝚊𝚗 𝚒𝚌̧𝚒𝚗𝚍𝚎 𝚋𝚞𝚕𝚞𝚛𝚜𝚞𝚗𝚞𝚣. 𝙱𝚎𝚗 𝚒𝚜𝚎 𝚑𝚊𝚕𝚊 𝚋𝚞𝚕𝚊𝚖𝚊𝚍ı𝚖 𝚋𝚎𝚕𝚔𝚒 𝚍𝚎 𝚋𝚞𝚕𝚍𝚞𝚖 𝚢𝚊𝚜̧𝚊𝚖𝚊𝚢𝚊 𝚌𝚎𝚜𝚊𝚛𝚎𝚝 𝚎𝚍𝚎𝚖𝚎𝚍𝚒𝚖, 𝚋𝚒𝚕𝚎𝚖𝚒𝚢𝚘𝚛𝚞𝚖. 𝙱𝚒𝚕𝚍𝚒𝚐̆𝚒𝚖 𝚝𝚎𝚔 𝚋𝚒𝚛 𝚜̧𝚎𝚢 𝚟𝚊𝚛 𝚎𝚗𝚔𝚊𝚣𝚊 𝚍𝚘̈𝚗𝚖𝚞̈𝚜̧ 𝚋𝚎𝚗𝚕𝚒𝚐̆𝚒𝚖𝚒 𝚝𝚎𝚔 𝚋𝚊𝚜̧ı𝚖𝚊 𝚊𝚢𝚊𝚐̆𝚊 𝚔𝚊𝚕𝚍ı𝚛𝚖𝚊𝚔 𝚣𝚘𝚛𝚞𝚗𝚍𝚊 𝚔𝚊𝚕ı𝚜̧ı𝚖. 𝙶𝚞̈𝚗𝚕𝚎𝚛𝚒𝚖 𝚋𝚘̈𝚢𝚕𝚎 𝚐𝚎𝚌̧𝚎𝚛𝚔𝚎𝚗 𝚑𝚒𝚌̧ 𝚑𝚎𝚜𝚊𝚙𝚝𝚊 𝚙𝚕𝚊𝚗𝚍𝚊 𝚢𝚘𝚔𝚔𝚎𝚗 𝚋𝚒𝚛 𝚊𝚗𝚍𝚊 𝚔𝚊𝚛𝚜̧ı𝚖𝚊 𝚌̧ı𝚔𝚖ı𝚜̧𝚝ı. 𝚃𝚊𝚖 𝚍𝚊 𝚑𝚎𝚛 𝚜̧𝚎𝚢𝚒 𝚢𝚘𝚕𝚞𝚗𝚊 𝚍𝚞̈𝚣𝚎𝚗𝚎 𝚔𝚘𝚢𝚖𝚊𝚢𝚊 𝚋𝚊𝚜̧𝚕𝚊𝚖ı𝚜̧𝚝ı𝚖. 𝙾, 𝚣𝚊𝚖𝚊𝚗 𝚒𝚌̧𝚒𝚗𝚍𝚎 𝚑𝚊𝚏ı𝚣𝚊𝚖𝚍𝚊𝚗 𝚜𝚒𝚕𝚒𝚗𝚎𝚗 𝚋𝚞𝚕𝚊𝚗ı𝚔𝚕𝚊𝚜̧𝚖ı𝚜̧ 𝚜𝚒𝚕𝚞̈𝚎𝚝 𝚔𝚊𝚛𝚜̧ı𝚖𝚍𝚊𝚗 𝚋𝚊𝚗𝚊 𝚍𝚘𝚐̆𝚛𝚞 𝚢𝚞̈𝚛𝚞̈𝚢𝚘𝚛𝚍𝚞. 𝚂𝚊𝚗𝚔𝚒 𝚘𝚗𝚌𝚊 𝚣𝚊𝚖𝚊𝚗 𝚊𝚛𝚊𝚢𝚊 𝚐𝚒𝚛𝚖𝚎𝚖𝚒𝚜̧ 𝚝𝚞̈𝚖 𝚋𝚞 𝚢𝚊𝚜̧𝚊𝚗𝚊𝚗𝚕𝚊𝚛 𝚢𝚊𝚜̧𝚊𝚗𝚖𝚊𝚖ı𝚜̧ 𝚐𝚒𝚋𝚒. 𝙸̇𝚕𝚔 𝚣𝚊𝚖𝚊𝚗𝚕𝚊𝚛𝚍𝚊𝚔𝚒 𝚐𝚒𝚋𝚒 𝚋𝚎𝚗𝚒 𝚐𝚘̈𝚛𝚍𝚞̈𝚐̆𝚞̈𝚗𝚍𝚎 𝚢𝚞̈𝚣𝚞̈𝚗𝚍𝚎 𝚘𝚕𝚞𝚜̧𝚊𝚗 𝚑𝚊𝚏𝚒𝚏 𝚖𝚊𝚑𝚌𝚞𝚙 𝚊𝚖𝚊 𝚋𝚎𝚗𝚒 𝚐𝚘̈𝚛𝚍𝚞̈𝚐̆𝚞̈𝚗𝚎 𝚜𝚎𝚟𝚒𝚗𝚎𝚗 𝚐𝚞̈𝚕𝚞̈𝚜̧𝚞̈ 𝚢𝚞̈𝚣𝚞̈𝚗𝚎 𝚢𝚎𝚛𝚕𝚎𝚜̧𝚝𝚒𝚛𝚖𝚒𝚜̧ 𝚋𝚊𝚗𝚊 𝚍𝚘𝚐̆𝚛𝚞 𝚢𝚞̈𝚛𝚞̈𝚖𝚎𝚢𝚎 𝚍𝚎𝚟𝚊𝚖 𝚎𝚍𝚒𝚢𝚘𝚛𝚍𝚞. 𝙺𝚊𝚕𝚙 𝚊𝚝ı𝚜̧𝚕𝚊𝚛ı𝚖 𝚋𝚒𝚛 𝚊𝚗𝚍𝚊 𝚔𝚞𝚕𝚊𝚔𝚕𝚊𝚛ı𝚖ı𝚗 𝚒𝚌̧𝚒𝚗𝚍𝚎 𝚊𝚝𝚖𝚊𝚢𝚊 𝚋𝚊𝚜̧𝚕𝚊𝚖ı𝚜̧𝚝ı. 𝚈𝚊𝚗ı𝚖𝚊 𝚐𝚎𝚕𝚍𝚒 𝚋𝚞̈𝚝𝚞̈𝚗 𝚋𝚞̈𝚢𝚞̈𝚜𝚞̈ 𝚒𝚕𝚎 " 𝚜𝚎𝚕𝚊𝚖, 𝚗𝚊𝚜ı𝚕𝚜ı𝚗? " 𝚍𝚎𝚍𝚒. 𝙱𝚎𝚗𝚒𝚖 𝚒𝚌̧𝚒𝚗 𝚝𝚞̈𝚖 𝚣𝚊𝚖𝚊𝚗 𝚝𝚞̈𝚖 𝚍𝚞̈𝚗𝚢𝚊 𝚜𝚊𝚗𝚔𝚒 𝚘 𝚊𝚗 𝚍𝚞𝚛𝚍𝚞. 𝙽𝚎 𝚍𝚒𝚢𝚎𝚌𝚎𝚐̆𝚒𝚖𝚒 𝚗𝚎 𝚜𝚘̈𝚢𝚕𝚎𝚢𝚎𝚌𝚎𝚐̆𝚒𝚖𝚒 𝚋𝚒𝚕𝚎𝚖𝚎𝚍𝚒𝚖. 𝙾𝚢𝚜𝚊 𝚗𝚎 𝚔𝚊𝚍𝚊𝚛 𝚌̧𝚘𝚔 𝚔𝚘𝚗𝚞𝚜̧𝚝𝚞𝚖 𝙾'𝚗𝚞𝚗 𝚢𝚘𝚔𝚕𝚞𝚐̆𝚞𝚢𝚕𝚊, 𝚗𝚎 𝚔𝚊𝚟𝚐𝚊𝚕𝚊𝚛 𝚎𝚝𝚝𝚒𝚖, 𝚗𝚎 𝚜𝚒𝚝𝚎𝚖𝚕𝚎𝚛 𝚎𝚝𝚝𝚒𝚖, 𝚜̧𝚒𝚖𝚍𝚒 𝚝𝚎𝚔 𝚋𝚒𝚛 𝚔𝚎𝚕𝚒𝚖𝚎 𝚍𝚘̈𝚔𝚞̈𝚕𝚖𝚎𝚍𝚒 𝚍𝚒𝚕𝚒𝚖𝚍𝚎𝚗. 𝙾𝚗𝚌𝚊 𝚣𝚊𝚖𝚊𝚗 𝚜𝚘𝚗𝚛𝚊 𝙾'𝚗𝚞 𝚔𝚊𝚛𝚜̧ı𝚖𝚍𝚊 𝚐𝚘̈𝚛𝚖𝚎𝚔 𝚝𝚞̈𝚖 𝚋𝚎𝚗𝚕𝚒𝚐̆𝚒𝚖𝚒 𝚊𝚕𝚝 𝚞̈𝚜𝚝 𝚎𝚝𝚖𝚒𝚜̧𝚝𝚒. 𝙷𝚊𝚗𝚒 𝚋𝚒𝚛 𝚛𝚞̈𝚢𝚊 𝚐𝚘̈𝚛𝚞̈𝚛𝚜𝚞̈𝚗𝚞̈𝚣,𝚘 𝚊𝚗 𝚒𝚌̧𝚒𝚗 𝚌̧𝚘𝚔 𝚐𝚞̈𝚣𝚎𝚕𝚍𝚒𝚛 𝚌̧𝚘𝚔 𝚖𝚞𝚝𝚕𝚞𝚜𝚞𝚗𝚞𝚣𝚍𝚞𝚛 𝚟𝚎 𝚘 𝚛𝚞̈𝚢𝚊𝚗ı𝚗 𝚎𝚗 𝚐𝚞̈𝚣𝚎𝚕 𝚢𝚎𝚛𝚒𝚗𝚍𝚎 𝚞𝚢𝚊𝚗𝚖ı𝚜̧𝚜ı𝚗ı𝚣𝚍ı𝚛. 𝙾 𝚊𝚗ı𝚗 𝚝𝚊𝚝𝚕ı 𝚋𝚞𝚛𝚞𝚔𝚕𝚞𝚐̆𝚞 𝚒𝚕𝚎 𝚑𝚎𝚖𝚎𝚗 𝚝𝚎𝚔𝚛𝚊𝚛 𝚢𝚊𝚝𝚊𝚛 𝚋𝚎𝚕𝚔𝚒 𝚍𝚎𝚟𝚊𝚖ı𝚗ı 𝚐𝚘̈𝚛𝚞̈𝚛𝚞̈𝚖 𝚍𝚒𝚢𝚎 𝚞𝚢𝚞𝚛𝚜𝚞𝚗𝚞𝚣 𝚢𝚊 𝚒𝚜̧𝚝𝚎 𝚘 𝚛𝚞̈𝚢𝚊𝚗ı𝚗 𝚍𝚎𝚟𝚊𝚖ı𝚗ı 𝚐𝚘̈𝚛𝚖𝚞̈𝚜̧ 𝚐𝚒𝚋𝚒𝚢𝚒𝚖. 𝚃𝚊𝚛𝚒𝚏𝚒 𝚣𝚘𝚛 𝚋𝚒𝚛 𝚊𝚗 𝚑𝚎𝚖 𝚔𝚎𝚍𝚎𝚛 𝚑𝚎𝚖 𝚖𝚞𝚝𝚕𝚞𝚕𝚞𝚐̆𝚞 𝚊𝚢𝚗ı 𝚊𝚗𝚍𝚊 𝚑𝚒𝚜𝚜𝚎𝚝𝚖𝚎𝚔. 𝙰𝚢𝚊𝚔𝚞̈𝚜𝚝𝚞̈ 𝚋𝚒𝚛𝚊𝚣 𝚕𝚊𝚏𝚕𝚊𝚍ı𝚔 𝚗𝚎𝚕𝚎𝚛 𝚢𝚊𝚙𝚝ı𝚐̆ı𝚗𝚍𝚊𝚗 𝚗𝚎𝚕𝚎𝚛𝚕𝚎 𝚞𝚐̆𝚛𝚊𝚜̧𝚝ı𝚐̆ı𝚗𝚍𝚊𝚗. 𝙴𝚟𝚕𝚎𝚗𝚖𝚒𝚜̧ 𝚋𝚒𝚛 𝚍𝚎 𝚍𝚞̈𝚗𝚢𝚊𝚕𝚊𝚛 𝚐𝚞̈𝚣𝚎𝚕𝚒 𝚋𝚒𝚛 𝚔ı𝚣ı 𝚘𝚕𝚖𝚞𝚜̧. 𝚉𝚊𝚝𝚎𝚗 𝚑𝚎𝚙 𝚔ı𝚣 𝚌̧𝚘𝚌𝚞𝚐̆𝚞 𝚘𝚕𝚜𝚞𝚗 𝚒𝚜𝚝𝚎𝚛𝚍𝚒 𝚎𝚛𝚔𝚎𝚔𝚕𝚎𝚛 𝚢𝚊𝚛𝚊𝚖𝚊𝚣 𝚘𝚕𝚞𝚛 𝚋𝚊𝚜̧ 𝚎𝚍𝚎𝚖𝚎𝚖 𝚍𝚎𝚛𝚍𝚒, 𝚒𝚜𝚝𝚎𝚍𝚒𝚐̆𝚒 𝚍𝚎 𝚘𝚕𝚖𝚞𝚜̧. 𝙷𝚊𝚢𝚊𝚝 𝚒𝚜̧𝚝𝚎 𝚣𝚊𝚖𝚊𝚗 𝚑𝚎𝚛𝚔𝚎𝚜𝚎 𝚊𝚢𝚗ı 𝚍𝚊𝚟𝚛𝚊𝚗𝚖ı𝚢𝚘𝚛. 𝙱𝚊𝚛ı𝚜̧ 𝙼𝚊𝚗𝚌̧𝚘'𝚗𝚞𝚗 𝚍𝚊 𝚜̧𝚊𝚛𝚔ı𝚍𝚊 𝚜𝚘̈𝚢𝚕𝚎𝚍𝚒𝚐̆𝚒 𝚐𝚒𝚋𝚒 "𝚢ı𝚕𝚕𝚊𝚛 𝚒𝚔𝚒𝚖𝚒𝚣𝚍𝚎𝚗 𝚍𝚎 𝚌̧𝚘𝚔 𝚜̧𝚎𝚢𝚕𝚎𝚛 𝚐𝚘̈𝚝𝚞̈𝚛𝚖𝚞̈𝚜̧, 𝚜𝚎𝚗 𝚢𝚎𝚗𝚒 𝚋𝚒𝚛 𝚢𝚞𝚟𝚊 𝚔𝚞𝚛𝚊𝚛𝚔𝚎𝚗 𝚋𝚎𝚗𝚒 𝚙𝚊𝚛𝚊𝚖𝚙𝚊𝚛𝚌̧𝚊 𝚋𝚘̈𝚕𝚖𝚞̈𝚜̧."

-𝚂ı𝚛𝚊𝚍𝚊𝚔𝚒 𝚜̧𝚊𝚛𝚔ı, 𝚝ı𝚙𝚔ı 𝚜𝚊𝚗𝚊 𝚋𝚎𝚗𝚣𝚎𝚢𝚎𝚗 𝚐𝚞̈𝚣𝚎𝚕 𝚔ı𝚣ı𝚗𝚊 𝚐𝚎𝚕𝚜𝚒𝚗.

Okan Cem GÖK/HAZİRAN


Tags :
7 months ago

A-Bacchus - Keşke Bilmeseydim (Bu şarkı ile tüketiniz.)*

Bilal öldü ben hiç ağlamadım. Bilal öldü ben çok ağladım.

Uzun süren bu suskunluğumu bu gece ne yazık ki tam da burada bozmak istiyorum… Yine sıcak bir yaz sabahıydı. Ortak ve yakın bir arkadaşımızın kız kardeşinin düğününde buluştuk. Herkes filinta gibiydi. Keyifler gıcırdı. İçkiler içildi bol bol eğlenildi, danslar edildi, halaylar çekildi. Her şey olması gerektiği gibiydi ve o davette 50'li yaşlarının ortalarında bir abimiz, alkol sofrasında bir cümle kurdu: "Her sabah bir yakın arkadaşımın ölüm haberini alıyorum ve hayatımın geri kalanını böyle yaşıyorum." diye. Kitabın ortasından girmiş bir pasaj gibi değil mi? Aynı benim şu anda kitabın ortasından hikayeye başlamam gibi. Ama merak etmeyin. Hikaye bir anda sona kavuşacak. Çünkü Bilal artık yok. Belki de hiç olmadı…

Gecesinde de bol bol eğlendiğimiz bir günün sonunda herkes bir yana bayılmış bir biçimde sabahı ettik ve sabahında güzel bir kahvaltının sonunda eğlence devam etti. Biz erkekler olarak bir hamam organizasyonu düzenledik yorgunluğumuzu atmak ve rahatlamak için. Toplaşıp gittik. Orada da herkesin keyfi yerindeydi. Ayrıca dünün yorgunluğunu hamam tam anlamıyla almıştı diyebilirim. Bilal'le yaptığımız son organizasyon. Cenazesini ve defnettikten sonra tüm yakın arkadaşlarıyla buluşup şarap içmemizi, onunla geçirdiğimiz güzel anıları birbirimize anlatışımızı saymazsak…

Bu müthiş 2 günde çekildiğimiz fotoğrafları birbirimize atmak için bir whatsapp grubu kurmuştuk. O grup hala var ve çıkamıyorum. Nedenini bilmiyorum.

Herifin instagramı hala duruyor. Bazen durup dururken oradan yazabilme ihtimali beni değişik hissettiriyor. Nedenini bilmiyorum.

Bilal iyi adamdı. Dünyaya erken göç eden iyi adamlardan. Görüntü yönetmeniydi. İyi bir fotoğrafçıydı. Siyah-beyaz fotoğraflara sevdiği kadınlardan daha çok inanan bi adamdı. Bir dizi projesinde birlikte çalışma fırsatımız oldu ve 1 seneye yakın da ev arkadaşlığımız. Aynı sofraya oturduğum, yılbaşında bayılana kadar içip aynı koltukta sızdığım, "Abi şöyle bi film var birlikte izlememiz lazım, fikirlerin benim için çok önemli" diyen bi adam. Birlikte saatlerce online oyunlar oynadığım bi adam. Sadece birlikte eğlendiğimiz replikleri birbirimize art arda yapsak dahi sıkılmadan aynı samimiyette ve coşkuyla gülebildiğim adam. Bilal iyi adamdı. Mücadelesi kalmadı. Ben pek iyi bi adam sayılmam. Mücadelem devam ediyor.

Hamam sonrası, benim gece çalışmam gerektiğinden düğün ekibinden erken ayrılmak zorunda kaldım. İşler birikmişti ve yetiştirmem gerektiğinden, yanlarından erken ayrılmak zorunda kaldım. Bir daha onu göremeyeceğimi ve aramızdan zamansız ayrılacağını bilseydim ne yapar ne eder 3 gün uyumadan çalışırım yine de kalırdım diyorum şimdi kendi kendime. Belki son sigaramızı ve biramızı içer, birlikte son müziğimizi dinler, son filmimizi izler, kadınlardan konuşurduk.. Dahasında fotoğraflar, fotoğrafçılar, yönetmenler hakkında uzun uzadıya tartışırdık. Sonra ne mi oldu? Sonra ben eve geldim. O akşam bizimkiler benim işimden dolayı buruk da olsa son kez Bilal'le vakit geçirme fırsatı buldular. Benim Bilal'i gördüğüm son akşam oydu.

Aradan 1 hafta geçti. O gün öğlene doğru yattığımdan geç uyanmıştım fakat başımda inanılmaz bir ağrı ve içimde inanılmaz bir huzursuzlukla ve huysuzlukla uyandım. Kalktım ve "Artık bir şeyler hazırlamalıydım kendime yemek için." dedim söylenerek. Zaten yeni uyandığımda huysuz olurum. 2-3 sigara içmeden bir şey yemem içmem ama bu sefer durum farklı gibiydi. Çok aldırmadım. Televizyondan bir şeyler açtım yemek yerken izleyeyim dedim. Yemekten önce de bir tane ağrı kesici attım iyi gelir belki diye. Fayda etmedi. İlk lokmamı ağzıma atmamla içeride odamda duran telefonumun çalması bir oldu. Lokmamı çiğnerken bir yandan salondaki üçlü koltuktan doğruldum ve içeriye odama gittim telefonu elime aldığımda Tolunay arıyordu. Yakın arkadaşım. Zamanında Bilal'le beni tanıştıran adam. "Efendim" dedim "Ne arıyon lan beni bu saatte?" hafif şakacı hafif dalga geçer bir üslupla. "Abi 4 kere aradım neden açmadın" dedi. Muhtemelen mutfakta yemek yaparken aramıştı. Der demez sesindeki telaşı kalbimi gıcıkladı. "Noldu oğlum? Bişi mi oldu dedim."

Ağlamaklı sesiyle:

"ABİ BİLAL İNTİHAR ETMİŞ" dedi.

O an çiğnediğim lokmayı yutkunamadım. Sadece "Ney?!" dediğimi hatırlıyorum yüksek bir sesle. Bir yandan onu dinlerken bir 20-30 saniye durumu idrak etmeye çalışırken; "Nasıl olur amına koyayım" "Ciddi misin ?" "Nasıl olmuş?" "Neredesin şu anda?" sorularım da üst üste geldi. Hemen geliyorum dedim ve telefonu kapattım. Masadaki dolu bardakta olan içeceğimden bir yudum alıp yutkunamadığım son lokmayı da onun yardımıyla yuttuktan sonra ekipmanlarımı giyip yola çıktım. Tolunay'la aramda bir 30 km'lik mesafe vardı. Düşünmemem lazımdı. Düşünmeden Tolunay'a ulaşmam. Sonrasında bakarız diyordum. Kazasız belasız. Müzik dedim. Müzik açayım. Kaskımın interkom'undan rast gele bir şarkı açıp, motorumu çalıştırıp gazlamaya başladım ve hiç bir şey söylemeden. ne çaldığını bilmeden. yola ve müziğe odaklı bir şekilde Tolunay'ın semtine vardım. Nasıl gittiğim konusunda şu an dahi hiç bir bilgim yok. Vardım ve aradım. Caddede Postane'nin karşısında beni bekle dedi. Bilal'in abisinin yanındayım. Cenaze evinde. Beni oraya bırakacaklar. Tamam dedim. Motoru park edip beklemeye başladım. O an. İşte o an müzik sesi kesilmişti. Rüzgar sesi. Motor sesi. Tüm sesler. Artık kafamın içindeki sesle baş başa kalmıştım. Kaçtığım ve ertelediğim. Kapalı bir dükkanın önünde, sadece sokak lambalarının aydınlattığı ve insanların birer birer seyrekleştiği bu matem saatlerinde; tam olarak ne ile baş başa kaldığımı o an yavaş yavaş idrak etmeye başladım. Sonra Tolunay geldi. Sarıldık. Ağladı. Güçlü kalmaya çalıştım. Başaramadım. O ağlayınca ben de kendimi tutamadım. Ağladım. Ağladım. Ama kendimi bırakmadan. Gözyaşlarım birer birer içime aktı. Çaktırmadım. Birinin güçlü kalması lazımdı çünkü. Çünkü Tolunay'ın 2. yakın arkadaş kaybıydı. İlk yakın arkadaşını motosiklet kazasında henüz 20'lerin başındayken kaybetmişti. Biraz da sağ salim beni buraya getiren şey buydu. Tolunay. Açık bir yer aradık. Alkol ayarladık. Tolunaylara geçtik…

Tam 1 ay sonra Bilal'in ölümünün yıl dönümü. Ve ben buradan sonrasına şu an için devam edemiyorum. 1 ay sonrasına kadar yine ara ara yazmaya çalışıp, hikayenin devamını bitirmeye çalışacağım. Umarım başarırım ve tam ölüm yıldönümünde bu hikaye de böylelikle bir şekilde hem ölümsüz olmuş olur hem de canım kardeşimin anısı internetin karanlık boşluğunda oradan oraya savrulur. Çünkü onun isteği de hikayesine yakışan da bu olurdu.

Rest in Peace B. B.


Tags :
6 months ago

Deirdre of Sorrows (Acıların Deirdresi)

En eski Kelt trajedilerinden biridir. Kraliyet şairinin kral adına bir müzik festivali düzenlendiği gece, şairin karısı dünyaya bir kız çocuğu getirir: Deirdre.

Kızı gören Kelt rahibi, bebeğin büyüyünce dünyanın en güzel kızı olacağını ve onun uğruna savaşlar çıkıp kan döküleceğini rivayet eder. Bunu duyan savaşçılar bebeğin öldürülmesini isterler ancak kral bu düşünceye karşı çıkar. Deirdre'nin yalnız büyümesini ve ileride kendi karısı olmasını emreder.

Bunun üzerine uzak bir diyarda, hemşiresi ve öğretmeni ile büyür Deirdre.

Bir gece rüyasında kuzgun saçlı, kan kadar kırmızı dudaklara sahip bir savaşçı görür ve ona aşık olur.

Sonrasında böyle bir savaşçının gerçekten var olduğunu ve isminin Naoise olduğunu öğretmeninden öğrenen Deirdre, Naoise ile karşılaşır ve kendisini kaçırmasını ister. Deirdre'ye ilk görüşte aşık olan Naoise bu kaçışın sonlarını getireceğini bildiğinden başta reddeder. Kardeşleri Allen ve Arden de bu duruma itiraz ederler ancak Naoise Deirdre'yi bırakamaz ve kardeşlerini de alarak İskoçya'ya kaçarlar hep birlikte.

Bunu öğrenen kral, savaşçılarını onları bulması için görevlendirir. Deirdre ile ve Naoise'i bulan savaşçılar, Naoise'in kardeşlerini ikna ederek, krallığa dönerlerse bağışlanacaklarına inandırırlar. Bu vaade güvenerek hepsi İrlanda'ya geri döner ancak kral sözünü tutmaz. Ülke topraklarına adım attıkları an, Deirdre'nin gözü önünde önce Allen ve Arden'i ardından Naoise'i öldürür.

Kederine daha fazla katlanamayan Deirdre kralın eline geçmeden kaçar ve kendini öldürür. Ölümleri sonrası Deirdre ile Naoise yan yana gömülürler. Her ikisinin de mezarları başında birer ağaç yeşerir. Zamanla bu ağaçların dalları birbirine karışır. Bu, ölümün bile onların sonsuz aşkına son veremediğini gösterir.


Tags :
5 months ago

17 Ağustos 2024

14.09

Birkaç saat önce attığım mesaja tilkiden hâlâ cevap gelmemişti. İçlerinde birkaçı normal olan sonsuz "acaba" vardı aklımda. En başta da "Acaba bir daha konuşmamaya mı karar verdi?" geliyordu.

Böylece geçip gidiyor acabalar. Keyfim yerinde uyanıyorum. Çok gülüyorum bugün. Üstelik dün ilaçlarımı almayı unuttum. Ona rağmen darmadağınık değilim. Bir merak duygusu hissediyorum sadece. Neler olacağına dair bir merak... Eve dönüyorum bu gece. O şehirde beni nelerin ve kimlerin beklediğine dair bir merak...

Parmakuçlarım yine soyulmaya başlıyor. Bir anlık bir boşlukta dün aldığım el kremi geliyor aklıma. Ardından poşetimi onda unuttuğumu hatırlıyorum. Çok garip bir kızım. Pek çok konuda zeki olabiliyorum ancak çoğu zaman da Allah'a emanet yaşıyormuşum gibi hissediyorum. Tesadüfen hayatta kalıyormuşum gibi...


Tags :
5 months ago

Ameliyattan çıkalı iki gün kadar olmuştu. Kız kardeşim diğer hastaların odalarını ziyaret ettiğimizde gördüğü çiçeklere bakıp somurtarak sordu:"Abla senin niye hiç çiçeğin yok?"

"Bana kimse almamış demek ki ablacığım." dedim gülerek.

Ertesi sabah elinde bir buketle geldi. Çok mutlu görünüyordu. Çiçekleri bana uzattı. Hayatımda aldığım ilk çiçek buketiydi.

"Sen seviyorsun diye ayçiçeği aldık." dedi annem.

Benim için paha biçilemez güzellikte bir şeydi annemin sevdiğim çiçeği bilmesi.

sefkattuyu - Gece Kuşu
sefkattuyu - Gece Kuşu

Tags :

Fazla üzgündü, mutsuzdu, depresifti. Küçük şeylerle mutlu oluyordu, güzel bir müzik dinlemek bile mutlu olması için yeterliydi. Ancak insanlar bunu beceremedi. Ailesi beceremedi, arkadaşları beceremedi, hayatının aşkı sandığı adam bile beceremedi. Basit zevklerden haberleri yoktu, çok sığ düşünürlerdi. Hep "Sorumluluklarını yerine getir ve sade bir şekilde öl." derlerdi, tabi kibarca. Ve küçük kız sonunda hayal ettiklerini tek tek yıkarak büyüdü.


Tags :

Son konuşmamızda anlattığı şeyler hala kulağımda:

"Arkadaşlarıyla buluşan, eğlenen ve saatlerce gezebilen insanlara çok özeniyorum çünkü ben hiç kendi isteğimle arkadaşlarımla buluşamam ve onlara saatlerimi ayıramam" Sade bir şekilde güldü "Yanlış anlamayın arkadaşlarım var ancak pek yakınımda değiller ve ebeveynlerim biraz korumacıdır. Arkadaş edinmemin ve samimiyetin tamamen aptallık olduğunu düşünürler. Bu yüzden insanların yanında ağlayamam bile. Ancak umuyorum ki bir gün özgürleşeceğim ve insanlarla buluşup eğlenebileceğim."

Tebessüm ettim, "Umarım bir gün arkadaşlarınla gezebilecek kadar özgür olursun" dedim.

Bu kadar sıradan bir şeyi hayal etmekle yetindiği için kederlenmiş ve yapabilmesi için Tanrıya dua etmiştim.

Fazla üzgündü, mutsuzdu, depresifti. Küçük şeylerle mutlu oluyordu, güzel bir müzik dinlemek bile mutlu olması için yeterliydi. Ancak insanlar bunu beceremedi. Ailesi beceremedi, arkadaşları beceremedi, hayatının aşkı sandığı adam bile beceremedi. Basit zevklerden haberleri yoktu, çok sığ düşünürlerdi. Hep "Sorumluluklarını yerine getir ve sade bir şekilde öl." derlerdi, tabi kibarca. Ve küçük kız sonunda hayal ettiklerini tek tek yıkarak büyüdü.


Tags :
1 year ago

Ben neye benzerim ve neden sorusunu kendinize sorun lütfen...

O zaman sizi cesaretlendirmek için ilk ben başlayayım

Ben hikayesi bilinince anlam kazanan bir cümleyim. Size söylenen o cümle yalın halde iken pek te bir anlam içermez, sizin için sıradan bir cümle olur. Ama hikayesini öğrenince, hikayeye kattığı anlamı bilince o hikayenin bütünü, temeli ve özeti olurum. Ben küçük prensin kırmızı gülüyüm, ateşe merak duyan dördüncü kelebeğim, kirli dudakların bileği kirletmemesi için takılmış mor kurdalelerim, papatya tacının ev sahipliği yaptığı sarı saçlarım, görmeden aşık olmuş bir opia, sigara paketinin içinde şarkının tamamlanmasını bekleyen papatyalarım. Ben berikayım, 16 yıldır yanlızlık şarkısını söyleyen whele 52'yim ve sayamadığım bir sürü hikayenin bilinmeyen cümlesiyim. Evet bu saydıklarımın hepsiyim, her bir hikayenin özel bir ögesiyim ama yalın halde sadece birer cümleyim.

.

.

.


Tags :
2 years ago

𝗽𝗶𝘀̧𝗺𝗮𝗻𝗹𝛊𝗸𝗹𝗮𝗿 𝗵𝗲𝗽 𝗲𝗻 𝘀𝗼𝗻 𝗴𝗲𝗹𝗶𝗿 ༄❄︎

"Yıldızlara bak, Rin. Mükemmeller, değil mi?"

"Evet, Vita... Çok güzeller."

"Bir gün ben onların yanına gitsem... Beni özler miydin?"

"Özlemek ne demek, Vita? Mahvolurdum... Sen olmasaydın, hayatımın bir özü olmazdı."

Oyunlar oynanmak için yazılırdı. Şarkılar söylenmek için bestelenirdi. Güneş, gece için batardı. Belki yağmur bizler için ağlardı. Her şeyin kuralı vardı. Fakat Vita tüm kuralları bozacaktı. Kaderin şarap bardağından kan kokulu kaderi içmek yerine, kendi kanıyla kendi kaderini yazacaktı.

Ve bundan hiç pişman değildi.


Tags :
8 years ago
Okurken Ocukluuma Gittiim Ender Kitaplardan..krte Kaleme Alnm Bu Kitab Sizlere Tavsiye Ediyorum..elbette

Okurken çocukluğuma gittiğim ender kitaplardan.. kürtçe kaleme alınmış bu kitabı sizlere tavsiye ediyorum..elbette türkçe çevirisi mevcut... Okuyun!


Tags :
2 years ago

Nedendir bilmem. Bir şeyleri çok yoğun hissettikten sonra tüm perdelerimizi kapatıp, hayata ve hatta duygulara bir süreliğine küsüyoruz.

Bu yüzdendir ki, çok güzel sevenler hep yüzeyde kalır.

Bugün yine sabah olacak ve nasıl yürüdüğünü bilmediğin yolun sonunda belirlenen saatte seni alması gerekecek arabayı bekleyeceksin. Yol boyunca okuduğun şeyler, kısa bir süreliğine, seni dünyanın daha güzel bir yer olabileceğine inandıracak. Aslında gerçek kitapseverler kitaplarının altını çizmeyi çok sevmezler, ona zarar verdiklerini düşündükleri için. Halbuki orada yaşanmışlık vardır. Hayata karşı küstüğün ve kendi içinde öldürmek istediğin şeylerin (ki ona sen ne dersen) sessiz bir dışavurumudur. İnandığın şeyleri gördüğünde sende altını çizeceksin. Yalnızca birkaç cümlenin.

Rakamlarla, anlamların her zaman çelişki dolu bir ilişkisi vardır.

Yaşın ilerledikçe altını çizdiğin şeyler bazen azalır. Her zaman değil ama. Çünkü bazen hatırlarsın. Umudu değil. Sen eskiden umuttun zaten, bunu beslemene gerek yoktu ki. Şimdi ise seçenekler ve beraberinde anlamlar çoğaldı. Demek ki bazen yolumuzu şaşırmamız bundanmış.

Bir oyun oynayalım mı?

Sende en son altını çizdiğin şeyi yaz ve bir hikayemiz olsun.

Nedendir Bilmem. Bir Eyleri Ok Youn Hissettikten Sonra Tm Perdelerimizi Kapatp, Hayata Ve Hatta Duygulara

Tags :