Sefkattuyu - Gece Kuşu

-
o--h reblogged this · 5 months ago
-
o--h liked this · 5 months ago
-
kozmosdayildiztozu liked this · 5 months ago
-
babbyvampiree liked this · 6 months ago
-
kimseolmakistemiyorum liked this · 6 months ago
-
baname liked this · 6 months ago
-
tllall liked this · 6 months ago
-
inexplicablynotional liked this · 6 months ago
-
luciferpagan reblogged this · 6 months ago
-
luciferpagan liked this · 6 months ago
-
birkalbimvar reblogged this · 6 months ago
-
birkalbimvar liked this · 6 months ago
-
viralpin liked this · 6 months ago
-
kurtarici0 liked this · 6 months ago
-
nothingbutrain liked this · 6 months ago
-
dieguinilogaritmo-blog liked this · 6 months ago
-
starry--soul reblogged this · 6 months ago
-
sdaw9 liked this · 6 months ago
-
okkkkkkkkkkkkkkkay liked this · 6 months ago
-
mesha887 reblogged this · 6 months ago
-
verdi-gris reblogged this · 6 months ago
-
romantic-andall reblogged this · 6 months ago
-
siktirdioksit liked this · 6 months ago
-
sweet-illusory reblogged this · 6 months ago
-
sweet-illusory liked this · 6 months ago
-
karamellisurup reblogged this · 6 months ago
-
susieexo liked this · 6 months ago
-
aitullaci liked this · 6 months ago
-
sefkattuyu reblogged this · 6 months ago
-
sefkattuyu liked this · 6 months ago
-
swaddle reblogged this · 6 months ago
-
swaddle liked this · 6 months ago
-
merrvv liked this · 6 months ago
-
deriiintheworld reblogged this · 6 months ago
-
prica-koja-kraja-nema reblogged this · 6 months ago
-
seele-zerbrochen reblogged this · 6 months ago
-
my-love-my-soul liked this · 6 months ago
-
6879pp reblogged this · 6 months ago
-
cherryblossomfai liked this · 6 months ago
-
ejderhakiz liked this · 6 months ago
-
leons-puppygirl reblogged this · 6 months ago
-
leons-puppygirl liked this · 6 months ago
-
vamitana liked this · 6 months ago
-
leftbehind-222 reblogged this · 6 months ago
More Posts from Sefkattuyu
24 Ağustos 2024
Hâlâ canım acıyor.
Dün uzun bir mesaj yazdım. Küçücük ve masumca... Bu en sevdiğim kısmıydı. Tilki beni sevmemiş olabilirdi ancak bana yeniden bir kalbim olduğunu hatırlatmıştı. Yalnızca bu bile onu tanıdığıma minnettar olmam için yeterli bir sebepti.
O gecenin sabahında yüzümdeki gülüşün silinmemiş olmasının muhtemel sebebi buydu. Hem benim içimde uzun zaman sonra uçuşan kelebekler hem de onun bana dokunurkenki nezaketiydi. Kibarca başlayıp tutkuya dönüşen öpüşleri, sakin ve huzur verici sesi, canımı yakmayışı... Sandığımdan daha düşünceliymiş meğer. Canım yandığı ilk anda anladım. Hiç öpülmeyince anladım.
Onun hakkında düşündüğüm tek bir kötü şey yoktu aslında. Yalnızca bana söyleyeceği birkaç güzel cümleyi duyabilmek için onu zorlamayı seviyordum.
Yaptığı uzun açıklamaları seviyorum.
Annem, "Belki bir gün yollarınız kesişir bir daha." dedi. Bu cümle yıllardır anneme anlattığım hiçbir erkek için söylemediği bir cümleydi. "Belki..." dedim ve içimden ekledim: "Umarım anneciğim."

31 Mayıs 2024
11.04
Çok tatlı kuşlar ötüyor. Yoldan geçen arabaları ve suyun sesini duyuyorum.
Ağzımda yoğun bir kahve tadı var.
Çam ve sabah kokuyor.
Mavi görüyorum. Gökyüzü masmavi.
14.34
Provamız başlamak üzere. Bu sabah aklımdan geçen bazı şeyleri sıralamak istiyorum:
Her şey başlamadan önce ben rengarenk bir kızdım ve insanları bana çeken yönlerimden biri buydu.
Bileğimdeki dövmede yazdığı gibi, yaşamanın neşesi benim.
Işık bendim. Ben ay değilim. Kimsenin ışığını yansıtmıyorum. Güneşin ta kendisi benim. Alev alev parlayan benim.
Kendi hayatımı benden başka hiçkimse güzelleştiremez sadece var olarak ya da yok olarak.
Hayat ben nasıl olduğuna karar verirsem öyledir.
Gözlerime boncuklar taktım yine. En renkli kıyafetlerimi giyinip en renkli ojelerimi sürdüm. Hastanedeki sarı ojelerim geldi ardından aklıma. Sarı o zamanlar ölümü değil ayçiçeklerini anlatırdı bana.
Defalarca tekrarladım aynı cümleyi zihnimde:
"Işık, benim."
30 Ocak 2024
Soyunma odasında Nagiş'le otururken telefon çaldı.
"Çıktım ben."
"Tamam ben de çıkıyorum o zaman."
Danışma masasında Mete Bey duruyordu.
"Ali geldi!" dedi beni görünce heyecanla.
"Biliyorum." dedim.
"Haberleştiniz yani?" diye sordu Mete Bey.
"Evet evet." Dedim. Gülümsedik.
Bütün dünya biliyordu ona ne kadar aşık olduğumu.
Kafeye girdiğimde barın önünde içecek alıyordu. Işıl ışıldı her zamanki gibi sevdiğim adam. Kocaman gülümsedim. Selamlaştık. Sarıldım tek kolumla. Uzun zaman sonra kokusu doldu içime.
"Sen bir şey içiyor musun?" diye sordu.
"Yok, teşekkür ederim." dedim.
Bunu söyledikten sonra aklıma ilk defa birlikte sigara almaya gittiğimiz gün geldi.
"Sen de alacak mısın?" demişti. Teşekkür etmiştim yine. Sonra utanmıştım. Adam ısmarlayayım mı diye sormamıştı. Sormuştu sadece.
Bu defa utanmadım. Alıştık birbirimize.
Oturduk sonra. Siyah cap'ini takmış.
Bir şeyler öğretti bana her zamanki gibi. Arada biraz dalga geçtim onunla. Bolca güldük. Hayatımı sordu, arkadaşlarımı sordu. "Kimse kalmadı." dedim. Neler olduğunu anlattım. Recep'in bana "egoist" dediğini anlattığımda "Sana?" diye şaşırdı Ali. Yine de konuyu sadece benden dinlediğini söyleyerek objektif olmaya çalıştı.
"Annemsin şu an. O da asla beni haklı bulmaz. Anne! Anne!" dedim gülerek. O da güldü. "Annen haklıymış o zaman." dedi.
"Evet, her zaman öyledir."
"Her zaman olamaz da..."
Gülümsüyorduk hâlâ.
"Eğer çevrende hiçkimse kalmadıysa o zaman kendini sorgulaman gerekir. Öz eleştiri, önemlidir. Yapılması gerekir. Ama eğer gerçek dostların duruyorsa çevren bir azalmaya gitmişse o zaman bir yükseliş dönemindesin demektir. Geliştiğin anlamına gelir. Çevrende tabii ki azalma yaşanır çünkü artık o insanlarla aynı vizyonu paylaşmıyorsundur. Bu yaşanır. Sen yükseldikçe çevren azalır."
Bu sözleri duymak geçirdiğim koca bir dönem boyunca anlamlandıramadığım her şeyin kafamda oturmasını sağlamıştı.
Biraz daha konuştuk. İngilizceden, hayallerden, hedeflerimizden...
"Spora yoğunluktan mı gelemiyorsun?" diye sordum fırsatını bulduğum bir ara.
"Evet ya..." dedi yüzünde gözleri parıl parıl hüzünlü bir gülümsemeyle.
O an anladım Ali'nin geldiği gün neden spor hakkında konuşmaya katlanamadığını. Üzgündü. Ama o normal insanlar gibi üzgün görünemez. Gergin olur, sinirli görünür, ters konuşur. Tıpkı ben gibi...
"Ama olsun. Bu benim için bir ara. Şu an yapmam gereken şeylere odaklanmalıyım ki ileride istediğim hayatı yaşayabileyim. Sporuma gidebileyim."
Neler yapmak istediğini anlattı bir ara.
"Ne istiyorum biliyor musun?" diye cümleye başladığında kalbimde uçmayı unutmuş bütün kuşlar kanatlandı sanki. Sevdiğim adam vardı karşımda. Araya giren uzun bir ayrılığın sonunda, tanıdığım, özlediğim adamı bulmuştum.
Bana geçmişini, geleceğini, gününü anlatan adam... Arkadaşım olan Ali vardı karşımda.
Annem yine haklıydı. Arkadaş kalmamız gerektiğini söylemişti. Acele etmiştim.
"Aşk, arkadaşlıkla başlar.
Güçlü bir arkadaşlık...
İkinizin de birbirinize karşı tamamen açık olabileceğiniz bir arkadaşlık...
Sonra arkadaşlığı en güzel şeye dönüştüren romantizm gelir."
Az şey gördüğümü söyledi bana Ali. İnsanlarla yaşadığım karmaşanın buradan geldiğini söyledi.
"Bu şehirde görebileceğin insan çeşidi tek tip."
"Sana daha önce söylemiştim. Bildiğim her şeyi on altı yaşımda oturtmuştum diye. Şimdi öyle bir dönemdeyim ki bildiğim her şeyi baştan sorguluyorum. Her şeyi yeniden öğreniyor gibiyim. İkinci ergenliğe falan girmiş olmalıyım." dedim gülerek.
"Zaten ergenliğin çıkışı başka bir şey. Bi tam o ergenlik dönemi var. 16-17 yaşlar. Bir de çıkışı var işte 20-21 yaşları. O dönem daha zor." dedi.
Sonra 22,23 yaşlarından bahsetti. Okul bitince ne yapacağım stresinin iş bulunca geçmediğini, daha da katlandığını söyledi.
"Ben meseleyi para sanıyordum." dedi. "Şu an mesela çok iyi para kazanıyorum. Yani bana yetiyor. Ama daha stresliyim mesela. Çünkü bir iş kurmaya çalışıyoruz. Olacak mı, olmayacak mı, nasıl olacak korkuları... Para değilmiş yani mesele."
"İş büyüdükçe stres artıyor değil mi?" diye sordum.
"Evet." diye onayladı.
Burak'ın çıkmasına yakın mail geldi telefonuna. Tabletini çıkardı çizim düzenlemek için. Ben de günü tadında bırakmak istedim.
"Ben kalkayım yavaştan. Hem senin çizim yapman gerekiyor, Burak da gelecek siz erkek erkeğe oturursunuz."
Ali biraz düşündü.
"Sen bilirsin." dedi.
Tabletini kenara çekti. Beni yolcu etmeye hazırlandı. Ayağa kalktık. Bu defa iki kolumu boynuna dolayıp sırtını sıvazladım.
Tıpkı eskisi gibi...
Çok uzun zaman olmuştu. Özlemişim. İyileşiyormuşuz hissinden fazlasıydı. Daha ne kadar aşık olunabilirdi ki bir adama? Olunurmuş. Üç mevsim geçirdik. Şimdi bahar kapıda.
İkinci defa hayatıma girer mi acaba yeni baharda?
✨Günümüz✨
Onunla geçirdiğim günleri çok az yazdığımı fark ettim zaman geçtikçe. İlaç kullanmaya başladığımda unutma korkusundan sık sık yazmaya başlamıştım. Hafızam her günün sonunda siliniyordu sanki. Ben de unutmak istemediğim bir şey olduğunda yazıyordum mutlaka.
Ama onunla geçirdiğim günler öyle değildi. Benim antidepresanım oydu. Unutmak da mümkün değildi. Yazmadığım günleri bile taptaze hatırlıyorum hâlâ.
Bahar geldiğinde hayatımdan tamamen çıktı. Ben iyileşiyoruz sanarken günün birinde yok oldu. Altı ay geçti. Ben hâlâ neye üzülsem onun gidişine ağlıyorum.