Tilki - Tumblr Posts

8 months ago

24 Ağustos 2024

Hâlâ canım acıyor.

Dün uzun bir mesaj yazdım. Küçücük ve masumca... Bu en sevdiğim kısmıydı. Tilki beni sevmemiş olabilirdi ancak bana yeniden bir kalbim olduğunu hatırlatmıştı. Yalnızca bu bile onu tanıdığıma minnettar olmam için yeterli bir sebepti.

O gecenin sabahında yüzümdeki gülüşün silinmemiş olmasının muhtemel sebebi buydu. Hem benim içimde uzun zaman sonra uçuşan kelebekler hem de onun bana dokunurkenki nezaketiydi. Kibarca başlayıp tutkuya dönüşen öpüşleri, sakin ve huzur verici sesi, canımı yakmayışı... Sandığımdan daha düşünceliymiş meğer. Canım yandığı ilk anda anladım. Hiç öpülmeyince anladım.

Onun hakkında düşündüğüm tek bir kötü şey yoktu aslında. Yalnızca bana söyleyeceği birkaç güzel cümleyi duyabilmek için onu zorlamayı seviyordum.

Yaptığı uzun açıklamaları seviyorum.

Annem, "Belki bir gün yollarınız kesişir bir daha." dedi. Bu cümle yıllardır anneme anlattığım hiçbir erkek için söylemediği bir cümleydi. "Belki..." dedim ve içimden ekledim: "Umarım anneciğim."


Tags :
8 months ago

"Artık benim de kafamda bir tane tilki var!"


Tags :
8 months ago

24 Ağustos 2024

21.17

"Ve sen gerçekten iyi bir insansın."

Tilki'den aldığım son mesaj bu olmuştu. Gelip gidip yeni bir şey yazıp yazmadığına bakıyordum. Günün sonunda koşarak ona günümü anlatmayı ve onun gününü dinlemeyi istiyordum.

Sanırım bu yalnızca aşık olduğunuzda yapabileceğiniz bir şey. Ancak gözden kaçırmamalı: Aşk iki kişiliktir.

24 Ağustos 2024

Hâlâ canım acıyor.

Dün uzun bir mesaj yazdım. Küçücük ve masumca... Bu en sevdiğim kısmıydı. Tilki beni sevmemiş olabilirdi ancak bana yeniden bir kalbim olduğunu hatırlatmıştı. Yalnızca bu bile onu tanıdığıma minnettar olmam için yeterli bir sebepti.

O gecenin sabahında yüzümdeki gülüşün silinmemiş olmasının muhtemel sebebi buydu. Hem benim içimde uzun zaman sonra uçuşan kelebekler hem de onun bana dokunurkenki nezaketiydi. Kibarca başlayıp tutkuya dönüşen öpüşleri, sakin ve huzur verici sesi, canımı yakmayışı... Sandığımdan daha düşünceliymiş meğer. Canım yandığı ilk anda anladım. Hiç öpülmeyince anladım.

Onun hakkında düşündüğüm tek bir kötü şey yoktu aslında. Yalnızca bana söyleyeceği birkaç güzel cümleyi duyabilmek için onu zorlamayı seviyordum.

Yaptığı uzun açıklamaları seviyorum.

Annem, "Belki bir gün yollarınız kesişir bir daha." dedi. Bu cümle yıllardır anneme anlattığım hiçbir erkek için söylemediği bir cümleydi. "Belki..." dedim ve içimden ekledim: "Umarım anneciğim."


Tags :
8 months ago

7 Ağustos 2024

26 Temmuz'da bir ileti geliyor Tumblr'dan:

"Bloğun hoşmuş."

O gün yazan diğer on beş erkekten hiçbir farklı düşüncesi yok. Karşısında cinsel bir obje görüyor sadece. Canım sıkılıyor. Konuşuyorum. Sıkılmadığım bir anda yazmış olsa anında engelleyeceğim bir adamla sohbet ediyorum. Kendi kendime konuşur gibi, kendi sevdiğim şeyler hakkında muhabbet açıyorum.

Bir süre sonra o da katılıyor. Beynindeki bütün fonksiyonları kapatıp yalnızca belinin altıyla düşünen erkeklerden biri olduğunu sanarken şaşırtıcı bir zeka seziyorum cümlelerinde. Bir süre sonra fotoğraflarımızı atıyoruz birbirimize. Yüzünü görüyorum ilk defa.

Garip bir hisle doluyor o an içim. "Bu adamda bir şey var." diyorum. Ruhum ona çabucak aşina olsa da asla görmeyeceğini düşünüyorum.

Ertesi sabah kahve içerken yine hoşlanmayacağım bir şey söylüyor. Sinirlenip engelliyorum onu. Üzülüyorum da bir yandan. Aslında nasıl biri olduğunu merak etmiştim.

Merak, her şeyin başlangıcı olan duygu...

Aradan günler geçiyor. Birkaç defa aklıma düşüyor. Yüzünü hatırlıyorum tüm ayrıntısıyla.

Tam yedi ağustosta bir ileti geliyor:

"Bloğun hoşmuş."

Profil fotoğrafı aynı, ismi farklıydı. Heyecanlanıyorum.

"Unutup bi' daha mı yazdın Eskişehirli?"

Konuşuyoruz bir süre. Kızıyorum ona.

"Pislik yapmasaydın konuşuyorduk ne güzel! Boşu boşuna engel yedin."

Eskişehir'i çok merak ettiğimi söylüyorum bir ara.

"Gelin getireyim seni..."

Gülüyorum. Kitaplardan konu açılıyor sonra:

"Ne okuyorsun bu aralar?"

"Bu ara öylesine bir şeyler okuyorum ama en son Kinyas ve Kayra'yı okuyordum."

"Hakan Günday'ındı değil mi?"

Şaşırtıyor beni. Gerçekten biliyor olabileceğine inanmıyorum. İnternetten bakıp beni etkilemek için yazdığını düşünüyorum.

"Kızgınım o adama. Şahsiyet'in ikinci sezonunu beğenmedim." diyor.

Şahsiyet'in senaristinin Hakan Günday olduğunu bilmediğimden emin olmak için Google'a yazıyorum. Bana yalan söylediyse inanıp aptal konumuna düşmek istemiyorum.

Gerçekten Şahsiyet'i Hakan Günday'ın yazdığını görüyorum. Sanırım biraz etkilendim. Benim bilmediğim bir şeyi biliyor.

Biraz daha konuşuyoruz.

"Kendini geliştirmen hoşuma gitti. Güçlü kadın severim." diyor. Yine şaşırıyorum çünkü gözlemlediğim çoğu erkek kolay hükmedebileceği kadınları tercih ediyor.

Konuşmanın sonunda uyuyacağımı söylüyorum.

"Madem hoşuna gittim yaz bunları bir kenara lazım olur.

Kural 1: Ben = Uyumak"

"Aklıma yazıyorum seni." diyor.

"Kural 1: Sen = Göğsümde uyumak"


Tags :
8 months ago

8 Ağustos 2024

Öğlene doğru uyanıp hemen telefonumu elime alıyorum. İlk yazdığı gecenin sabahında günaydın mesajı vardı. Yine atmış olacağını düşünüyorum.

Beklediğim mesajı göremeyince biraz hayal kırıklığına uğruyorum. Yazıp yazmamakta kararsız kalıyorum bir süre.

"Unutulmuşum."

Bir iki saat sonra cevap geliyor.

"Günaydın güzelim."

Yeni uyandığını söylüyor. Geç uyuduğunu bildiğimden inanıyorum.

Zaten neye inanmak istiyorsam hemen inanırım ben.

O günden sonra her sabah "Günaydın güzelim." mesajı geliyor. Alışmaya başlıyorum.


Tags :
7 months ago

7 Ekim 2024

1.42

Dün gece Eren geldi. Vodka getirmiş. Sevdiğimi bildiğinden olduğunu sanmıyorum. Tesadüftü muhtemelen. Garip... Birkaç ay önce ilk öpücüğümü verdiğim çocuk yanımdaydı ancak hiç dokunmak gelmiyordu içimden.

O geldiğinde zaten kafam epey güzeldi. Vodka için ısrar etti. İki kadeh vodkadan sonra başım çok hızlı dönmeye başladı. Ameliyattan önce kusmazdım hiç. Ameliyattan beri alıştığım şekilde sakince kusmaya gittim.

Mide bulantım geçmediğinden biraz uyumak istedim. Eren beni kaldırmaya çalıştı. Kahve yapmaya gitti. Döndüğünde uyanıktım. Ayak seslerini duydum ancak sesimi çıkarmadan gitmesini bekledim. Gerçekten başım çok dönüyordu.

Sabah altıya yakın uyandım. Kendimi Eren'e karşı suçlu hissettiğimden onu kontrol etmeye gittim. Başının altına yastık bile koymadan koltukta uyuyakalmıştı. Ev buz gibiydi ve üstünde örtü yoktu. Uyandırıp yanımda uyumasını söyledim.

Yanıma geldiğinde sadece arkamı dönüp tekrar uyumaya çalıştım. Arkamdan sarıldı. Görünürde o da uyumaya çalışıyordu ancak nefes alış verişi aksini söylüyordu.

"Uyuduğundan emin misin sen? Çok hızlı nefes alıyorsun."

"Bilmiyorum." dedi. Bir süre sonra beni hafifçe çekip üstüme yöneldi. Dudaklarını dudaklarıma bastırdı.

Başta karşılık vermeye çalıştım. Ancak tanıdık bir his değildi. Bir şekilde bedenim kendini geri çekmeye çalışıyor gibi hissettim.

Tilki geldi aklıma. Onun dudakları... Yüzüne bulaşan kırmızı rujum...

Durduk. Uyumak istediğimi söyledim. Eren bir iki kez daha öpmek istedi beni. "Artık tepki bile vermiyorsun." dedi.

"Çünkü istemiyorum."

"Zaten başından beri istemiyor gibiydin. Kafan başka yerdeydi. Doğru muyum?"

Sustum. Doğruydu.

"Bir şey soracağım ama dürüst ol."

"Sor."

"Hâlâ bakire misin?"

"Hayır."

"Yanlış anlama seni yargılamıyorum ama nasıl karar verdin buna? Sen farklı şeyler düşünüyordun bu konuda."

"Düşünmedim. Yaptım sadece. Normalde yaşadığım ufacık ten temasında bile suçlu hissederdim hep. O gün mutluydum. Suçlu hissetmedim. Mutlu olduğum hiçbir şey yanlış gelmez bana. Yine normal öpüşmeyle başladı sonra ben de istedim."

"İstedin?" diyerek şaşırdı Eren.

"Evet istedim."

Birbirimize sırtımızı dönüp uyuduk. Saat on gibi tekrar uyandığımızda Eren aynı soruları sordu inanamıyormuş gibi. Haklıydı tepkisi. Haziran başında eli erkek eline değmemiş hâlde bulduğu kızdan dinliyordu bu hikâyeleri.

"Çaycumalı vardı bir tane?" diye sordu.

"O çok önemli değildi. Ama Tilki farklıydı. O adam gerçekten tam benlikti." dedim. Ardından her zaman tekrar ettiğim şeyleri söyledim:

"Yapacak bir şey yok. Uzağız zaten."

Eren gittikten sonra yine evi temizlemeye koyuldum. Keyfim yerindeydi ama garip bir şekilde evim ne kadar temizlesem de temizlenmiyor gibi hissediyorum bugünlerde. Yalnızlığın sessizliğinde biraz daha düşündüm.

"Hep çalışkan adamlara hayran kalıyorsun. İncelikli, hedefleri olan, hayatını kendine adamış... Sen boş insanları sevmiyorsun. Boş kaldığında kendini bile sevmiyorsun. İki insan kendi hayatlarında birer birey hâline gelmeden birbirlerinin hayatına dâhil olmayı başaramazlar. O hâlde bir başkasının hayatına dâhil olmaya çalışmadan önce bir birey olmalısın."

Evi güzelce temizledim, ailemle görüştüm, geri dönüp tavuk pilavımı yaptım. Çello çalıştım. Dizi izledim. Sabah erken kalkmaya yemin vererek uyumaya geçtim.

Uyku tutmadı bir türlü. İçimde ukte kalan bir şeyler rahatsız etti yine. Bir sigara yakmaya kalktım. Sigara iki oldu, üç oldu...

"Artık uyu." Dedim kendi kendime.

"Yarın bugünden daha verimli olacak. Büyük adam olacağım ben. Hemde kadın başıma! Abimden de büyük! Hayran olduğum herkesten büyük olacağım."

Söz verdim kendime. Bu sene kafamdaki tilkilerin hiçbirinin kuyrukları birbirine dolanıp zihnimi bulandıramayacak.


Tags :
6 months ago

10 Ekim 2024

Nasıl olur? Nasıl başıma gelir yeniden? Bir sebebi olmalı! Bu gerçek olamaz. Psikolojik bir oyun olmalı her şey! Bir yerlerde bir hata yapıyor olmalıyım.

Ali'den sonra her şey çok değişmişti. Birden nefret ettim dünyadan. Sekiz ayın sonunda sessiz sedasız hiçbir açıklama yapmadan hayatımdan çekip gitmesini kaldıramamıştım. Aşıktım ben o adama.

Değiştim sonra. Bileklerimi kesene kadar hissettiğim zayıflığı bir kenara attım. Art arda gelen konserler, ölüm yorgunluğunu üstümden atamadan yaşamak için gösterdiğim çaba, başarı...

"Sikerler..." dedim. "Gez, tozut, eğlen, sarhoş ol... Her şeyi yap."

Herkesle flörtleşmeye başladım birden. Kafa dağıtıyordum. Kendi güzelliğimin ve istesem elde edebileceğim şeylerin farkına varıyordum. Çoğuyla birkaç gün konuşup bırakıyordum.

Farklı şehirler gördüm: İstanbul, Eskişehir, Bursa... Ali'den kaçarken bir başkasına yakalanma ihtimalim olduğunu hiç düşünmedim. Umrumda değildi dünya. Her şey Ali'yi unutmak içindi. Sevmek yoktu. Anlıktı her şey.

Şimdi kafamın içini kemirip duran bu huzursuzluk neden? Alt tarafı bir kere gördüğüm bir adamı özlüyor olamam. Bir yerlerde yanlış yapıyor olmalıyım. Psikoloji bunu bana açıklıyor olmalı.

Kaçamıyorum. Bu yorgun ve hassas ruhum ufacık bir nezaket parçasına tutunuyor her seferinde.

Hâlbuki söylemiştim ona. Uyarmıştım onu. Ben aşık olmak istiyorum demiştim daha ilk günden. O zamanlar muhtemelen ciddiye almamıştır.

Arkadaş kalmaya karar verdiğimizde çizgiyi aşmaya başladığı ilk anda yine uyarmıştım. Yine ciddiye almadı. Devam etti. Ben ise zaten arkadaş kalmak istemeyen taraftım.

Meşguliyet, zihni boş düşüncelerden uzak tutar. Peki bütün bu yoğunlukta bile aklımdan çıkmayan öpüşleri neden?


Tags :
6 months ago

"Bana 'Nasılsın' yerine 'İyi misin' diye sorardı Dide. Ben çok seviyordum öyle sormasını.

Çünkü ben de Ali'ye yapardım aynısını."

Didehan acıyla gülümsedi. Anlamıştı ne demek istediğimi.

Evinden çıktığımızda sokaktaki bisikletli bir çocuğa takılmıştı gözüm.

"N'oldu?" diye sordu.

"Hiç, birine benzettim."

"O resimci lavuğa mı?"

Güldüm. Ona benzetmiştim ama o an Tilki'nin tepkisi, bana Ali'yi hatırlatan çocuktan daha güzeldi.

O zamanlar tam atlatabilmiş değildim. Sevgi diyemediğim bir şeyler kalmıştı içimde.

Şehrin sınırlarından girdiğim ilk anda düğümlenmişti boğazım. Günlerce geçmedi. Göğsüm sıkışıyordu, uyuyamıyordum. Bir gece uzun bir mesaj yazıp gönderdim. Tek istediğim görmesiydi.

Ali mesajı gördü. O da uzun bir cevap yazdı. O, son konuşmamızdı. Boğazımdaki düğüm çözüldü. Bir daha aklıma bile gelmedi.

İyileştikçe Tilki'ye döndü yönüm tekrar. Artık zihnimin bir köşesinde Ali olmadan kendimi verebilirdim birine.

Kendimi vermek istedim ona.


Tags :