Cemal Sreya - Tumblr Posts
Aklıma kadeh tutuşların geliyor Çiçek Pasajında akşamüstleri, Asıl yoksulluk ondan sonra başlıyor Bütün kara parçalarında...♠️♠️
1929 buhranı bile geç gelmemiş miydi,
Eksikliğe mi alışmışız, mutsuzluğa mı yoksa...♠️♠️♠️
"Nasıl bir his biliyor musun? Oda geniş ama sığamıyorsun, bak kapı orada ama çıkamıyorsun, pencere açık ama nefes alamıyorsun."
Cemal Süreyya
Hangi şarkıyı duysam bizim için söylenmiş sanki...
Cemal Süreyya
Kaç gece unutulmaya çalışıldın, kaç sabah tekrar hatırlandın haberin yok...
Dökmeye niyetim yok içimi, zor sığdırdım zaten.
Yarın bizi beraber görenler
Kimdi o yanındaki diye sorarlarsa
Beni detaylı anlatma.
Kısaca; ömrümün geri kalanı dersin.
Konuşmuyor, anlatmıyor diye hissetmiyor sanmayın.
Kimisi içine atar çığlıklarını.
Sana yolculuk yapmak istiyorum.
Kes yüreğine bir bilet; ''can'' kenarı olsun.
Sabahlarımızı renklere boyayacak; insanlara ihtiyaç var şu dünyada...
-Cemal Süreya
BİLİYORUM SANA GİDEN YOLLAR KAPALI
Biliyorum sana giden yollar kapalı
Üstelik sen de hiç bir zaman sevmedin beni
Ne kadar yakından ve arada uçurum;
İnsanlar, evler, aramızda duvarlar gibi
Uyandım uyandım, hep seni düşündüm
Yalnız seni, yalnız senin gözlerini
Sen Bayan Nihayet, sen ölümüm kalımım
Ben artık adam olmam bu derde düşeli
Şimdilerde bir köpek gibi koşuyorum oradan oraya
Yoksa gururlu bir kişiyim aslında, inan ki
Anımsamıyorum yarı dolu bir bardaktan su içtiğimi
Ve içim götürmez kenarından kesilmiş ekmeği
Kaç kez sana uzaktan baktım 5.45 vapurunda;
Hangi şarkıyı duysam, bizim için söylenmiş sanki
Tek yanlı aşk kişiyi nasıl aptallaştırıyor
Nasıl unutmuşum senin bir başkasını sevdiğini
Çocukça ve seni üzen girişimlerim oldu;
Bağışla bir daha tekrarlanmaz hiçbiri
Rastlaşmamak için elimden geleni yaparım
Bu böyle pek de kolay değil gerçi…
Alışırım seni yalnız düşlerde okşamaya;
Bunun verdiği mutluluk da az değil ki
Çıkar giderim bu kentten daha olmazsa,
Sensizliğin bir adı olur, bir anlamı olur belki
İnan belli etmem, seni hiç rahatsız etmem,
Son isteğimi de söyleyebilirim şimdi:
Bir gece yarısı yazıyorum bu mektubu
Yalvarırım onu okuma çarşamba günleri.
Gel be gel işte
Küfrüm tövbeme karışsın
Aklım fikrime
Öyle bir gel ki bana
Nefes nefese..
-Cemal Süreya
Bir gün gelir;
Bir el dokunur yorgun kalbine..
Ve dünyanın en güzel türküsü olur,
Takılır yüreğinin tellerine..
Bak! Papatya mevsimi geldi. Mevsimlerden papatyayı severim. Sonra seni. Sonra yine seni ve hep seni...
2. Sayfa: Beklenmedik Bir Mesaj
Eriklerle başlayan o ilk sohbetin ardından, günler geçti. Aramızda bir sessizlik oluşmuştu, sanki birbirimizi unutmuş gibiydik. Birkaç gün boyunca Instagram’da bir mesaj daha gelmedi. Ben de mesaj atmadım. Zihnimin bir köşesinde bu sohbetin, belki de sadece basit bir karşılaşma olarak kalacağını düşünmeye başlamıştım. Hayat yine kendi rutinine dönmüştü, eriklerin kısa sürede kaybolduğu gibi.
Sonra, beklemediğim bir anda telefonum titredi. Bir bildirim düştü: Instagram'da bir mesaj.
Açtım. O, yeniden yazmıştı. “Kimsin sen?” diye sormuştu. Bu mesaj beni hem şaşırttı hem de meraklandırdı. Sanki tanıdığı biriyle konuşuyormuş gibi bir tavrı vardı. Merakını gidermek istercesine birkaç mesaj daha yolladı. Eski sevgilisi olduğumu sanıyordu. Belki de bu yüzden tekrar bana yazmıştı, bir yanılsama içindeydi.
Ama ben değildim o kişi. Derin bir nefes alıp ona cevap yazdım. “Eski sevgilin değilim,” dedim. “İsmimi , X şehirde yaşıyorum.” Bir süre sessizlik oldu. Mesajımı okudu, ama bu sefer sohbete devam etmedi. “Tamam,” diye yazdı sadece, kısa ve net. Sohbet, sessizce son buldu.
Bir yanım merak ediyordu. Acaba bu kadar kısa süren bir tanışıklık burada mı son bulacaktı? Yoksa bir gün yeniden yazar mıydı? Ama o gün için konuşmamızın sonuna gelmiştik.
3. Sayfa: Yanılsama
Onunla o ikinci konuşmamızdan sonra, aramızdaki sessizlik yeniden başladı. Ama bu defa, bir yanım daha dikkatliydi. Artık Instagram’da paylaştığı hikayelere daha fazla dikkat eder olmuştum. Bir hafta geçmişti, zaman akıp gidiyordu. O sırada bir hikayesini gördüm, yine ilgimi çekmişti. Hikayesinde çekilmiş bir selfie vardı, gözleri derin ve anlamlı bakıyordu.
Kendimi tutamadım. Parmaklarım yine hızlıca klavyeye dokundu. Bu kez daha kişisel bir şey yazdım: “Gözlerin gerçekten çok güzel.”
Mesajı gönderdikten sonra bir an duraksadım. Acaba ne düşünecekti? Birkaç dakika sonra yanıt geldi: “Teşekkür ederim.” Cevap basit ama içten görünüyordu. İçimdeki merak ise büyüyordu. Bu kez bir adım daha ileri gittim. “Başka biri de sana gözlerinin güzel olduğunu söyledi mi?” diye sordum.
Bir süre cevap gelmedi. Beklediğimden daha uzun sürdü. Sonra ekranda beliren o tek kelimeyle karşılaştım: “Evet.” Belki de sıradan bir cevaptı, ama beni daha fazla düşünmeye sevk etti. O sırada sayfasında gezinirken, gözüm bir fotoğrafa takıldı. Yanında bir erkek ve yanında bir çocuk. Birden içimde bir yanılgı oluştu; sanki o fotoğraf bir ipucuydu. Onun evli olduğunu ve bir çocuğu olduğunu düşündüm.
Düşünceler kafamda hızla dönmeye başladı. Hemen mesaj yazdım: “Kusura bakma, evli olduğunu bilmiyordum. Özür dilerim.” Kalbim biraz sıkışmıştı. Yanıt gecikmedi. “Sorun değil,” diye cevap verdi, sanki bu mesele üzerinde fazla durmak istemiyormuş gibi.
Ve böylece üçüncü konuşmamız da sessiz bir şekilde sona erdi.
4. Sayfa: Gerçeğin Sevinci
Üçüncü konuşmamızdan sonra kafamda birçok soru işareti kalmıştı. O adamın kocası olduğuna o kadar emindim ki içimde büyük bir hüzünle yaşamaya başlamıştım. Zihnim sürekli bu düşünceyle meşguldü; belki de her şey başladığı gibi sessizce sona erecekti. Ama hayat bazen bize hiç beklemediğimiz sürprizler sunar.
Bir hafta sonra, yeniden Instagram’da bir hikaye gördüm. Yine o adamla birlikte çekilmiş bir fotoğraf. Bu kez dikkatimi bir şey daha çekti: "Kardeşim" etiketiyle paylaşmıştı. Bir an duraksadım, kafamda her şey yerine oturmaya başladı. O adam kocası değil, kardeşiymiş! İçimde bir ferahlık hissettim, rahatlamıştım. Fotoğraftaki çocuğun da yeğeni olduğunu ögrendim.
Hemen mesaj yazdım. Bu kez endişeli değil, mutluydum. “O kişi senin kocan değilmiş, kardeşinmiş. Bunu neden söylemedin?” dedim. Gülerek cevap verdi, sanki eğlenircesine: “Sen bana o kişinin kocan olup olmadığını sormadın ki!”
Bir an durdum, gerçekten de sormamıştım. Yüzümde bir gülümseme belirdi ve hak verdim. “Evet, doğru,” dedim. Ama içimdeki sevinci kelimelere dökmek mümkün değildi. O an içimdeki her hücre sanki yeniden canlanmıştı. Kalbim daha hızlı atıyordu, mutluluktan kendimi hafiflemiş hissediyordum.
5.Sayfa:Engeller Kalkıyor
Dilara'nın evli olmadığını öğrenmem, içimde tarif edilemez bir mutluluk yaratmıştı. O gün adeta yeniden doğmuş gibi hissettim. Artık önümde hiçbir engel yoktu; zihnimde yıllarca kalabilecek bir rahatlama, bir umut vardı. Artık onunla iletişime geçme vaktinin geldiğini biliyordum. Onunla konuşma cesaretini toplamıştım ve bu, beni heyecanlandırıyordu.
Her gün Instagram'da paylaştığı fotoğraflarına bakıyordum. Fotoğraflarını incelerken, ona olan ilgim her geçen gün artıyordu. Özellikle bir fotoğrafı vardı ki, bende derin bir iz bıraktı: COVID döneminde çekilmiş bir maskeli fotoğraf. O maskenin ardında sadece gözleri görünüyordu. Ama ne gözlerdi! O gözlerin derinliği, ifadesi, güzelliği... Sanki her bir bakışı kalbime işlenmişti. Maskenin ardında gizlenmiş güzellikler, gözlerinin ihtişamıyla açığa çıkıyordu. Belki de o gözlere daha önce hiç kimse bu kadar dikkatle bakmamıştı, ama benim için o fotoğrafın yeri ayrıldı.
Zaman geçtikçe onunla ufak ufak iletişim kurmaya başladım. Başlarda sadece küçük mesajlar, kısa konuşmalar oldu. Ama bu bile benim için büyük bir anlam taşıyordu. Dilara bana her gün dört defa cevap veriyordu; sabah 10:45’te, öğle 13:30’da, akşam 21:00’de ve bir de gece 03:50’de. Gecenin 03:50’si ise beni düşündürmeye başlamıştı. Neden böyle garip bir saatte bana cevap veriyordu? Bu saatte ne yapıyordu? Onun hayatında başka biri var mıydı? Yoksa uykusuz gecelerinde benimle mi meşgul oluyordu?
Bu düşünceler kafamda dolaşırken, onunla her konuşmamızda bu saati sorgulamak istiyordum. Ama bunu açıkça soramam; çünkü daha ilişkimizi o seviyeye getirememiştik. Bir yandan da, bu saatlerde başkasının varlığını düşündükçe içimde tuhaf bir kıskançlık büyüyordu. O gece 03:50 cevabının ardında kim vardı? Belki de bir başkası da benim gibi ona hayranlık duyuyordu. Bu bilinmezlik, içimde bir sızı bırakıyordu ama sabırlı olmalıydım. Daha fazla konuşmalıyız ki, belki de bu sorularımın cevabını bulabilirdim.
Her geçen gün, onu biraz daha tanımak, ona biraz daha yaklaşmak istiyordum. Ama henüz yollarımız tam anlamıyla kesişmemişti. Şimdilik sadece beklemem gerekiyordu; belki de o, bu saatin nedenini bir gün bana kendisi açıklayacaktı.
Dökmeye niyetim yok içimi, zor sığdırdım zaten..