Gelecee Not - Tumblr Posts

11 months ago

Sevgili Ekim, kafana göre takıl hiçbir beklentim yok.


Tags :
1 year ago

Hayattaki küçük tatlı mutlulukları yaşayamıyorum ne zamandır. İçimdeki hissiyat, hep markette anneyi kaybeden çocuk gibi. Öylesine yarıda bırakılmış. Şöyle bir mucize olsa ya da mucizeleri yaratacak gücümüz, sanki her şey bir anda düzelecek gibi. Bir kaçımızın, ben dahil olmak üzere, içinden "olmayacak öyle bir şey, hem olsa bile zaten bizim için olmaz" dediğini duyar gibiyim. Ne güzel hissettik ve ne güzel yok oldu her şey. Aslında "an" içinde yaşamıştık bunu hepimiz. Bittiği için yeniden inanmak istememiştik. İşin kötüsü, pek çoğumuz haklıydık sanki.

Peki marketteki çocuğa geri dönsek, ne yaptı o çocuk? Korkmadan devam edebilseydi, muhtemelen bir daha anneye hiç ihtiyacı olmayacaktı. Onun yerine anne diye ağladık, bırakılma duygusunu inkar ederek. Bir o tarafa, bir diğer tarafa hep koşturduk. Aradık, aradık, aradık... Bilinmezlikten işte o kadar çok korktuk. Neyseki annemiz bizi buldu da bir şekilde, tüm o düşünceler, çığlıklar bitti gitti. Hiç gelmeseydi, hayat böyle mi devam edecekti? Hikayedeki sorun hangi karakterdi? Anne elinde olmadan kaybetmiş olabilirdi. Ki yaşadıklarımızın çoğu da öyleydi. Siz orada ağlarken uzaktan sizi izleyip, keyif alması vahşi bir senaryo olurdu. İlk seçeneğe baktığımızda annenin elinden gelen bir şey yoktu, o da korkmuştu. İkinci seçenekte ise, bir noktadan sonra aramayı bırakacağınızdan şüpheniz olmasın. Siz de bilemezdiniz. Sadece raftaki renkli bir çikolata bir anlık dikkatinizi dağıtmıştı. Belki hiç istemeyedebilirdiniz. Belki de dikkati dağılan karakter anneydi.

Sonsuz seçenekler ve ihtimaller arasından bir tanesi gerçekleşti. Peki sonra? Sonrasında, tamamen suçlu mu hissettiniz? Anne gelip, çocuğa sen böyle bir çocuk olduğun için hep böyle kaybolacaksın, hepsi senin yüzünden demiş olabilir. Çocuğun hayatının bitişine hep birlikte şahit olmuş olabiliriz. Çocukta anneye ne kadar sorumsuzsun demiş olabilir ve belkide anne bir daha çocukla dışarı çıkmak istemeyecektir. En sevimlisi ise, sadece sarılıp belki ağlayarak korkularını zehir gibi akıtmaları ve kavuşmanın rahatlığına kollarını bırakmaları olurdu.

Bir gün kelimeleriniz çok silik olsa bile, anlamlar yükleyen insanlar olacaktır. Doğru okuyucuyu bulmak, bazen ömrünü feda etmeyi gerektirir. Bu yüzdendir ki nice yazarlarımızın kelimeler yalnızca öldükten sonra duyulmuştur.

Dip Not: Farketmişsinizdir ama ben yine de söyleyeyim, hikayenin anne ya da çocukla bir ilgisi yoktur. Yalnızca duygulara odaklanın.


Tags :