Zaman - Tumblr Posts

2 years ago
Aclar Hep Ayn ...

Acılar hep aynı ...♠️♠️♠️


Tags :
2 years ago
Beklemeyi Bilenlerin Ad

Beklemeyi bilenlerin adı

Duraklara verilsin...♠️♠️♠️


Tags :
2 years ago
Kalbindeki Herkesi Ldrr Zaman,

Kalbindeki herkesi öldürür zaman,

Hayat sana gülmüyorsa...♠️♠️♠️


Tags :
2 years ago
Acmaszca Geip Giden Zamandan Geriye Kalan Sadece Yalnzlklarmzdi...

Acımasızca geçip giden zamandan geriye kalan sadece yalnızlıklarımızdi...♠️♠️♠️


Tags :
2 years ago
Yedi Tepe Stnde Zaman Bir Gergef Iler!Yedi Renk, Yedi Sesten Saysz BelirilerEyp Ksz, Kadky Ssl, Moda

Yedi tepe üstünde zaman bir gergef işler! Yedi renk, yedi sesten sayısız belirişler… Eyüp öksüz, Kadıköy süslü, Moda kurumlu, Adada rüzgar, uçan eteklerden sorumlu...♠️♠️♠️


Tags :
2 years ago
Sen Gelince Bahar Geldi,Elbet Dzeliriz Sen Nce Zaman Ver Bi,Kendi Bama Dmanm Ben, Bu Byk Harbi,ikayeti

Sen gelince bahar geldi, Elbet düzeliriz sen önce zaman ver bi, Kendi başıma düşmanım ben, bu büyük harbi, Şikayetçi olmadığım o kahpe zaman verdi..♠️♠️♠️


Tags :
2 years ago
Zaman, Nnden Hi Olmadk Bir Zamanda Geebilir,Gz Ukurlarmn Buulu Camlarndan Ieri Gir,Kendi Scakln Getir

Zaman, önünden hiç olmadık bir zamanda geçebilir, Göz çukurlarımın buğulu camlarından içeri gir, Kendi sıcaklığını getir bırak şu masaya git, Gözlerim 20 seni daha zorlanmadan içebilir...♠️♠️♠️


Tags :
2 years ago

Ve artık mutlu ol sen tüm dertleri araladım, Ayrıca bi müjdem var baş harfini karaladım, İstediğin gibi her şey, sadece bi şey kaldı, Ölmedim, Fakat, bir ömrü yarıladım...♠️♠️♠️

Ve Artk Mutlu Ol Sen Tm Dertleri Araladm, Ayrca Bi Mjdem Var Ba Harfini Karaladm, Stediin Gibi Her Ey,

Tags :
2 years ago

Ezanlar, gökleri saracak, Hesap yap, çarşıya uyacak, Kes at lan, yeri dolmuyor gidenin, Yasaklar, bizi sisteme sokacak...♠️♠️♠️

Ezanlar, Gkleri Saracak,Hesap Yap, Arya Uyacak,Kes At Lan, Yeri Dolmuyor Gidenin,Yasaklar, Bizi Sisteme

Tags :
2 years ago

Yaşamadıkça seni, yazamıyor şu elim, Yazamadıkça elim, yaşayamıyor seni, Mesele bizle alakalı, ben ve sen değil, Sayıyorum ölüme doğru senden geri...♠️♠️♠️

Yaamadka Seni, Yazamyor U Elim,Yazamadka Elim, Yaayamyor Seni,Mesele Bizle Alakal, Ben Ve Sen Deil,Sayyorum

Tags :
2 years ago

O yolun sonundayım, tüm öfkemi ben biledim, Kaç yıldır araftayım ben, birisi “dert” mi dedi? Acım çok önce dindi, acın dirildi demin, Gülüşlerine bakıyorum, asıl gözlerin nemli senin...♠️♠️♠️

O Yolun Sonundaym, Tm Fkemi Ben Biledim, Ka Yldr Araftaym Ben, Birisi Dert Mi Dedi? Acm Ok Nce Dindi,

Tags :
5 months ago
Yedi Tepe Stnde Zaman Bir Gergef Iler!Yedi Renk, Yedi Sesten Saysz BelirilerEyp Ksz, Kadky Ssl, Moda

Yedi tepe üstünde zaman bir gergef işler! Yedi renk, yedi sesten sayısız belirişler… Eyüp öksüz, Kadıköy süslü, Moda kurumlu, Adada rüzgar, uçan eteklerden sorumlu...♠️♠️♠️


Tags :
3 years ago

gün olur kendime zaman ayırırım. evet, zaman. durulanmış, kimin ve kimselerin duruladığı ve yer yer örselediği o an. o kadar keyif ki bir süre sonra keyifsizliğe dönüştürdüğüm ses, duraksamalar, sağa sola uyuksamalar ve konsantrasyon. yer yer zihnimin derinlerinden gelen bu solgun anımsayış, bir süre sonra beni karanlık zindanların içine çeker durur. şimdi ne yapacağım? ne zaman biter bu bilinmezlik? tufandan kurtulan nuh’un sabrı ne zaman bendimden geçer ve üzerime yapışan bu duraksama beni ne zaman terk eder diye sora sora bitap düşmüşken ben biliyorum ki talip ve tarihin tekerrüriyeti raks edecek damarlarımda. biliyorum ki düzen, beni bir kara delik gibi içine çekip hapsedecek damarlarına. biliyorum ki yıllardır haykırdıklarımı yutkunacağım kısılan seslerimi unutup. biliyorum fark edecekler sessizliğin içindeki çırpınışımı ve biliyorum ölümcül olanın bilinmezliğin değil bilmenin olduğunu.

buyrun bir parça zaman. başka bir arzunuz ?


Tags :
1 year ago

KUZGUN

Yem olmamak için azgın fırtınaya, sığınmıştım bir ardıcın kovuğuna;

Sabırsızlıkla beklerken sabahı, ilişti gözlerime sıcak bir odanın aydınlığı.

Gözlerimi diktim camlara, baktım içeride genç bir adam tek başına oturmakta;

Ölümün gölgesi düşmüş gözlerine, başı önde derin derin düşünmekte

Kendi çilem yetmezmiş gibi bana, uçtum yüzü kederle güzelleşen bu adama

Mezer taşını andıran bir koltukta oturan o yıkılmış adama.

Kasvetli bir gece yarısı, düşünürken zayıf, tasalı

Yabansı, tuhaf sesi üzerine eski, unutulmuş bilgilerin,

Uykunun eşiğinde düşerken başım öne, aniden bir tıkırtı geldi içeriye

Sanki biri usulca vurdu, vurdu kapısına odamın

"Bir ziyaretçi olmalı," diye mırıldandım, "bir ziyaretçi çalıyor kapısını odamın yalnızca bu, başka bir şey değil."

Korkunca kanatlarımın sesinden, ürküttüm onu istemeden,

Başladı kendi kendine konuşmaya, belki de ihtiyacı vardı bir arkadaşa

Nasıl bir acıydı onu böyle içine döndüren, gözleri açıkken kabuslar gördüren,

Keşke konuşacak kadar gelişmiş olsaydı dilim, bu düşküne hemen yardım ederdim

O ise unuttu bile beni, unuttu odasının önündeki gölgemi.

Anlamsızca mırıldanıyor dudakları, yitik bir bakışı gizliyor gözkapakları.

Ah, çok iyi anımsıyorun, solgun bir aralıktı

Ölen her kor bırakıyordu hayaletini döşemeye ayrı ayrı

Nasıl diledim nasıl, bir sabah olsa; -ödünç almak için aradım kitaplarımda

Acının ara verdiği anı boşuna -yitirdiğim Lenore'un verdiği acı-

O eşsiz, ay yüzlü masum kız, meleklerce konmuştu Lenore adı,

Sonsuzluğa karışan o yitik adı

Fısıldayınca böyle sevgilisinin adını, yaşayacak sanıyor yeniden o tutkulu anları

Buruk bir sanrı salınıyor tüllerle, salınıyor tüllere bürünmüş bir genç kız görünümünde

Salınıyor ışığın aydınlatmaya yetmediği bu alacakaranlık adamın yüreğinde,

Bitmek tükenmek bilmeyen o uğursuz kış gecesinde,

Titrek bacaklarının üzerinde doğrularak, dinlemeye çalışıyor o tuhaf hayali

En renkli düşlerin bile özlemini dindiremeyeceği o narin hayali

İpeksi mor perdelerin üzgün, kararsız sesi

Ürküttü beni, o güne kadar hissetmediğim bir dehşetti kaplayan içimi

Hızla çarparken yüreğim, sürekli yineledim

"Bir ziyaretçi," dedim, "içeri girmeyi diliyor kapısında odamın

Geç kalmış bir ziyaretçi, girmeyi diliyor kapısında odamın

Hepsi bu, başka bir şey değil"

Dikkatsiz bir kıpırdanış, fark ettirdi beni, fark ettirdi kara

gölgemi.

Yine de anlamış değil, benim yalnızca bir kuş olduğumu;

Ona yardım etmek için güvenli yuvamı bırakıp penceresine konduğumu.

O kendi cinnetini büyüterek içinde, savuruyor belleğini karanlık rüzgarların önüne;

Gizli bir zevk de alıyor bundan, damarlarında dolaşan o katıksız acıdan.

İşitiyorum korkusunu duvarların ardından, görüyorum sararmış yüzünü pencerenin kenarından.

Ruhuma güç geldi aniden, artık ikircime düşmeden

"Bayım," dedim, "ya da bayan, diliyorum sizden affımı

Ancak şudur olan, uyukluyordum, çalındı kapım,

Çalındı belli belirsiz, kapımı tıkırdatan sizdiniz;

Öyle ki emin olamadım duyduğuma bir tıkırtı" - İşte açtım ardına dek kapımı;

- Yalnızca karanlık, başka bir şey değil

Yanlış yerde arıyor beni, bir insan sanıyor bu solgun sisler içinde bekleyeni.

Çok genç sayılmasa da tanıyamamış daha insanoğlunu;

Umut diye onlara sesleniyor hala, hiç anlayamamış yaşamı bu zavallı budala.

Kahrediyorum dilsizliğime, seslenmek isterdim bu talihsiz şaire;

Boşuna dikme gözlerini gecenin sisine, o genç kızın hayalini artık bekleme,

O çoktan karıştı toprağın tenine, çoktan alıştı sessizliğin sesine.

Karanlığın derinliklerini gözledim, uzun süre orada korkuyla merakla bekledim

Şüpheyle düşledim hiçbir ölümlünün düşünmeye cesaret edemeyeceği düşler;

Ama sürekliydi sessizlik ve hiçbir yanıt vermedi

Söylenen tek sözcük, fısıldanan bu addı, "Lenore?"

Fısıldadım, yankı bana fısıldadı yeniden, "Lenore!"

Yalnızca bu, başka bir şey değil.

Odama döndüğümde, bütün ruhum yanıyordu bedenimde.

Yeniden duydum daha güçlü bir tıkırtı,

"Eminim," dedim, "eminim, bu bir şey penceremin kafesindeki;

Bakmalı ne ise oradaki, çözmeli bu sırrı;

Yalnızca rüzgar, başka bir şey değil!

Kepengi açınca, gördüm kanat çırpan telaşla,

Geçmişin kutsal günlerinden gelen heybetli bir kuzgun,

Aldırmadan hiç bana, durup dinlemeden bir dakika,

Bir lord ya da lady edasıyla, tündei odamın kapısına,

Tünedi Pallas büstüne, duran kapımın hemen üstünde;

Tünedi ve oturdu, hepsi bu.

Bu abanoz siyahı kuş takındığı sert, kara ifadeyle,

Döndürdü karamsarlığımı bir gülümsemeye.

Dedim: "Kesinlikle korkak değilsin, kırık olmasına rağmen sorgucun,

Gecenin kıyısından gelen, ölüye benzeyen antik kuzgun,

Söyle nedir gecenin ölüler kıyısındaki adın!"

Dedi: "Hiçbir zaman!"

Şaşırdım bu tuhaf kuşun konuşmasına, böyle açıkça,

Çok kısa ve ilgisiz olmasına rağmen yanıtı;

Katılmadan edemeyiz bu fikre kutsanmamıştır hiç kimse oda kapısının üstünde bir kuş görmekle;

Kuş ya da canavar tüneyen kapısının üstündeki büste,

anılan "Hiçbir zaman" gibi bir isimle.

Ama kuzgun tek başına oturarak sakin büstün üzerine;

Yalnızca bir sözcük söyledi, o sözcük taşıyordu sanki ruhundan;

Ne tek bir tüyünü kıpırdattı, ne de başka bir şey çıktı ağzından.

Ta ki ben zoraki mırıldanana kadar, "Daha önce diğer arkadaşları uçup gitti;

Yarın o da terk edecek beni, tıpkı uçup giden umutlarım gibi,

Ama kuş dedi: "Hiçbir zaman!"

Ürktüm sessizliği bozan bu yerinde yanıttan,

"Kuşkusuz," dedim, "bildiği bu birkaç sözcüğü,

Öğrenmiş, insafsız belaların kovaldığı mutsuz bir sahipten;

Şarkıları tek nakarat oluncaya kadar kovalanan o mutsuz kişiden.

Öğrenmiş, umudun ağıdı olan şu kederli nakaratı:

"Hiç-hiçbir zaman!"

Ama kuzgun hala döndürüyordu hayalimi gülümsemeye;

Oturdum kuşun, büstün, kapının önündeki koltuğun üstüne;

Gömüldükçe kadife yastığın içine, gömüldüm hayalden hayale,

Düşündüm geçmişten gelen bu uğursuz kuşu;

Geçmişten gelen bu zalim, tuhaf, korkunç, sıkıcı, uğursuz kuşu.

O tekrarladı ilençli sesiyle, "Hiçbir zaman!"

Oturup, tahmine koyuldum tek hece söylemeden kuşa,

Ateşli gözleri kalbimi dağlayan kuşa;

Tahminimi sürdürdüm yaslayarak başımı;

Lambadan süzülen ışığın aydınlattığı yastığın kadife kumaşına,

Lambanın aydınlattığı menekşe moru kadife şekilleniyordu ışıkla;

O hiç yaslanamayacak, ah! Hiçbir zaman, bir daha!

Sanki hava ağırlaştı gizli bir buhurun kokusuyla; sallandı yer,

Ayaksız meleklerin adımlarıyla, ayak sesleri dönüştü tüy kaplı zeminde çıngırak seslerine.

"Zavallı," diye bağırdım kendime, "Tanrın gönderdi bu iksiri sana melekleriyle,

Unutasın diye bir an Lenore'un anılarını.

İç, kana kana iç bu ilacı, unut artık şu yitik Lenore'un aşkını!"

Kuzgun dedi: "Hiçbir zaman!"

"Peygamber!" dedim, "ilençli varlık! -kuş ya da şeytan, yine peygamber!-

Bir kışkırtıcı mıydı seni gönderen, ya da fırtına mı bu kıyıya getiren,

Yine de çok cesursun bu ıssız, büyülenmiş yerde-

Korkunun terk etmediği bu evde -yalvarırım bana doğruyu söyle-

Var mı? Var mı umar Tur-i Sina'da? -söyle- yalvarırım söyle!"

Kuzgun dedi: "Hiçbir zaman!"

"Peygamber!" dedim, "ilençli varlık! -kuş ya da şeytan, yine peygamber!-

Üzerimizde uzanan cennet adına, ikimizin inandığı tanrı adına;

Söyle bu hüzün yüklü ruha, o uzak cennette,

Sarılabilecek miyim, meleklerin Lenore diye adlandırdığı o kutsal kıza?

Sarılabilecek miyim meleklerin Lenore diye andığı o eşsiz, ay yüzlü kıza?

Kuzgun dedi: "Hiç - hiçbir zaman!"

"Bu sözcük ayrılığımıza işaret olsun kuş ya da iblis!" diye bağırdım.

"Geri dön fırtınana, dön gecenin ölüler kıyısındaki diyarına!

Tek bir kara tüyünü bile bırakma, işareti olarak ruhunun söylediği o yalanın!

Yalnızlığımı bozma! Kapımın üstündeki büstü terk et!

Gaganı çıkar yüreğimden, bedenini kapıdan al git!"

Kuzgun dedi: "Hiçbir zaman!"

Kuzgun bir an olsun ayrılmadı, oturdukça oturdu,

Oturdukça oturdu oda kapımın hemen üstündeki Pallas büstünde;

Benziyordu gözleri hayal kuran bir şeytanın görüntüsüne,

Vuruyordu kara gölgesini yere lambadan yansıyan ışık;

Kapalı kaldu ruhum bu kara gölgenin içinde,

Kurtulamayacak - Hiçbir zaman!


Tags :
Zamanlarn En Iyisiydi, Zamanlarn En Ktsyd. Hem Akl Ayd, Hem Aptallk. Hem Inan Devriydi, Hem De Kuku.
Zamanlarn En Iyisiydi, Zamanlarn En Ktsyd. Hem Akl Ayd, Hem Aptallk. Hem Inan Devriydi, Hem De Kuku.
Zamanlarn En Iyisiydi, Zamanlarn En Ktsyd. Hem Akl Ayd, Hem Aptallk. Hem Inan Devriydi, Hem De Kuku.

Zamanların en iyisiydi, zamanların en kötüsüydü. Hem akıl çağıydı, hem aptallık. Hem inanç devriydi, hem de kuşku. Aydınlık mevsimiydi, karanlık mevsimiydi. Hem umut baharı, hem de umutsuzluk kışıydı. Hem her şeyimiz vardı, hem de hiçbir şeyimiz yoktu. Hepimiz ya cennete gidecektik ya da tam öteki yana...

-Kısacası ölümün yakınındaydık.


Tags :
Belki De Iki Farkl Zaman Dilimidir Ihtiyacmz. Ki Farkl Boyuttaki Iki Farkl An. Lki Baka Bir Evrendeki

Belki de iki farklı zaman dilimidir ihtiyacımız. İki farklı boyuttaki iki farklı an. İlki başka bir evrendeki en yıkılmış halimizin olduğu zaman, ikinci yine başka bir evrendeki en mutlu olduğumuz an.

İlki bir şeyleri geç olmadan unutmayı öğrenmemiz için,

İkinci hala mutlu olabileceğimizi bilmemiz için...

-🖤


Tags :

Bu sabah dinlediğim bir şarkı sanki günlerce çalıyormuş da ben zaman algımı yitirecek kadar derin düşüncelere dalmışım gibi hissettirdi. Öbür yandan düşüncelerim hafiflemedi de, şarkı biterken bana "Gitmesine izin verebilirsin" diyordu...


Tags :