Ak Acdr - Tumblr Posts
![](https://64.media.tumblr.com/04c33ed1ab361d65726d3eb3f26fbf3e/6e8bb4490691ce04-22/s500x750/6aea7139884ea6aa00b86e0b9a7de79bc7a07c56.jpg)
𝙲̧𝙸𝙽𝙰𝚁 𝙰𝙶̆𝙰𝙲𝙸
𝙲̧𝚘𝚔 𝚣𝚘𝚛 𝚌̧𝚘𝚔, 𝚒𝚗𝚜𝚊𝚗𝚕ı𝚐̆ı𝚗 𝚎𝚟𝚟𝚎𝚕𝚒𝚗𝚍𝚎𝚗 𝚋𝚞𝚐𝚞̈𝚗𝚎 𝚎𝚗 𝚋𝚞̈𝚢𝚞̈𝚔 𝚑𝚊𝚜𝚝𝚊𝚕ı𝚐̆ı 𝚑𝚊𝚝ı𝚛𝚕𝚊𝚖𝚊𝚔.𝙽𝚎 𝚔𝚊𝚍𝚊𝚛 𝚍𝚊 𝚣𝚘𝚛 𝚜𝚎𝚟𝚍𝚊 𝚍𝚒𝚢𝚎 𝚐𝚘̈𝚗𝚕𝚞̈𝚗𝚍𝚎 𝚝𝚊𝚜̧ı𝚍ı𝚐̆ı𝚗ı,𝚞𝚗𝚞𝚝𝚖𝚊𝚗 𝚐𝚎𝚛𝚎𝚔𝚎𝚗 𝚋𝚒𝚛 𝚢𝚞̈𝚔 𝚘𝚕𝚊𝚛𝚊𝚔 𝚊𝚔𝚕ı𝚗𝚍𝚊 𝚝𝚊𝚜̧ı𝚖𝚊𝚔. 𝙱𝚞𝚐𝚞̈𝚗𝚕𝚎𝚛𝚍𝚎 𝚊𝚍𝚎𝚝𝚊 𝚔𝚎𝚗𝚍𝚒𝚖𝚒 𝚋𝚒𝚕𝚎 𝚝𝚊𝚜̧ı𝚖𝚊𝚔𝚝𝚊 𝚣𝚘𝚛𝚕𝚊𝚗ı𝚢𝚘𝚛𝚞𝚖, 𝚑𝚎𝚛𝚔𝚎𝚜𝚎 𝚑𝚎𝚛𝚜̧𝚎𝚢𝚎 𝚔𝚊𝚛𝚜̧ı 𝚐𝚞̈𝚌̧𝚕𝚞̈ 𝚐𝚘̈𝚛𝚞̈𝚗𝚖𝚎𝚢𝚎 𝚌̧𝚊𝚕ı𝚜̧ı𝚙 𝚒𝚌̧𝚝𝚎𝚗 𝚒𝚌̧𝚎 𝚌̧𝚞̈𝚛𝚞̈𝚢𝚎𝚗 𝚋𝚒𝚛 𝚌̧ı𝚗𝚊𝚛 𝚊𝚐̆𝚊𝚌ı 𝚐𝚒𝚋𝚒𝚢𝚒𝚖.𝙶𝚘̈𝚕𝚐𝚎𝚖𝚍𝚎 𝚜𝚘𝚕𝚞𝚔𝚕𝚊𝚗ı𝚙 𝚍𝚒𝚗𝚕𝚎𝚗𝚎𝚗 𝚑𝚎𝚛𝚔𝚎𝚜𝚒𝚗 𝚒𝚕𝚔 𝚟𝚊𝚣𝚐𝚎𝚌̧𝚒𝚙 𝚊𝚛𝚍ı𝚗ı 𝚍𝚘̈𝚗𝚞̈𝚙 𝚞𝚗𝚞𝚝𝚝𝚞𝚐̆𝚞 𝚑𝚎𝚙 𝚋𝚎𝚗 𝚘𝚕𝚞𝚢𝚘𝚛𝚞𝚖. 𝙾𝚢𝚜𝚊 𝚔𝚘̈𝚔 𝚜𝚊𝚕ı𝚙 𝚝𝚘𝚙𝚛𝚊𝚐̆𝚊 𝚋𝚒𝚛𝚋𝚒𝚛𝚒𝚖𝚒𝚣𝚎 𝚔𝚊𝚛ı𝚜̧𝚖𝚊𝚖ı𝚣 𝚐𝚎𝚛𝚎𝚔𝚒𝚛𝚔𝚎𝚗 𝚑𝚎𝚛 𝚐𝚒𝚍𝚎𝚗𝚒𝚗 𝚊𝚛𝚍ı𝚗𝚍𝚊𝚗 𝚢𝚊𝚙𝚛𝚊𝚔𝚕𝚊𝚛ı𝚖ı 𝚝𝚎𝚔 𝚋𝚊𝚜̧ı𝚖𝚊 𝚍𝚘̈𝚔𝚖𝚎𝚔 𝚋𝚊𝚗𝚊 𝚔𝚊𝚕𝚍ı.𝙺𝚘𝚌𝚊𝚖𝚊𝚗 𝚋𝚒𝚛 𝚘𝚛𝚖𝚊𝚗 𝚘𝚕𝚖𝚊 𝚑𝚊𝚢𝚊𝚕𝚒 𝚟𝚊𝚛𝚔𝚎𝚗 𝚒𝚌̧𝚒𝚖𝚍𝚎,𝚊𝚛𝚍ı𝚗ı 𝚍𝚘̈𝚗𝚞̈𝚙 𝚐𝚒𝚍𝚎𝚛𝚔𝚎𝚗 𝚜𝚎𝚗 𝚌̧𝚊𝚛𝚎𝚜𝚒𝚣𝚌𝚎 𝚘𝚕𝚍𝚞𝚐̆𝚞𝚖 𝚢𝚎𝚛𝚍𝚎 𝚔𝚊𝚕ı𝚙 𝚋𝚒𝚛 𝚋𝚊𝚜̧ı𝚖𝚊 𝚔𝚘̈𝚔 𝚜𝚊𝚕𝚍ı𝚖.𝚂̧𝚒𝚖𝚍𝚒𝚕𝚎𝚛𝚍𝚎 𝚒𝚜𝚎 𝚒𝚌̧𝚒 𝚔𝚞𝚛𝚞𝚖𝚞𝚜̧ 𝚎𝚗 𝚞𝚏𝚊𝚔 𝚛𝚞̈𝚣𝚐𝚊𝚛𝚍𝚊 𝚌̧𝚊𝚝ı𝚛𝚍𝚊𝚢𝚊𝚗 𝚑𝚊𝚕𝚊 𝚢ı𝚔ı𝚕𝚖𝚊𝚢𝚊 𝚋𝚒𝚛 𝚢𝚎𝚛 𝚋𝚞𝚕𝚊𝚖𝚊𝚍ı𝚐̆ı𝚗𝚍𝚊𝚗 𝚖𝚎𝚌𝚋𝚞𝚛𝚒𝚢𝚎𝚝𝚝𝚎𝚗 𝚊𝚢𝚊𝚔𝚝𝚊 𝚍𝚞𝚛𝚊𝚗 𝚋𝚒𝚛 𝚌̧ı𝚗𝚊𝚛 𝚊𝚐̆𝚊𝚌ı 𝚐𝚒𝚋𝚒𝚢𝚒𝚖.
- 𝙷𝚎𝚛𝚔𝚎𝚜𝚎 𝚘𝚔𝚜𝚒𝚓𝚎𝚗 𝚞̈𝚛𝚎𝚝𝚒𝚙 𝚗𝚎𝚏𝚎𝚜 𝚘𝚕𝚞𝚙 𝚢𝚎𝚝𝚒𝚗𝚖𝚎𝚢𝚎 𝚌̧𝚊𝚕ı𝚜̧ı𝚛𝚔𝚎𝚗 𝚔𝚎𝚗𝚍𝚒𝚖𝚒 𝚞𝚗𝚞𝚝𝚖𝚞𝚜̧𝚞𝚖.
Okan Cem GÖK/HAZİRAN
Çay mı içiyoruz dert mi belli değil,bilirsin bir çayı bir de seni koyu sevdim sonuç ikinizinde fazlası bünyeye zarar...
Ahh be İsmail abi,biz insanlara bu hayata bir günde küsmedik..
![Sonra Bir Sigara Yakyorsun,etraf Seyrediyorsun, Bakyorsun Her Ey Yerli Yerinde.Sen Sadece Kendini Ziyan](https://64.media.tumblr.com/26e3b6f4157780996c6a311fd43d8b38/89306bf82cbe0f5c-7a/s500x750/20bee4249adc5ebd0da8083f3d0b175d19dc7aa2.jpg)
![Sonra Bir Sigara Yakyorsun,etraf Seyrediyorsun, Bakyorsun Her Ey Yerli Yerinde.Sen Sadece Kendini Ziyan](https://64.media.tumblr.com/4b5af7c701575544b23d9d2282cbd593/89306bf82cbe0f5c-45/s250x400/f270c8aaad383446e9ebc02a75a6f58e1ba56f39.jpg)
Sonra bir sigara yakıyorsun,etrafı seyrediyorsun, bakıyorsun her şey yerli yerinde.Sen sadece kendini ziyan etmişsin.
"Üç katlı bir pansiyonun çatısını kendim için kiraladım. İşe gidip gelmeye başladım. Daha birkaç hafta geçmişken bir adam gördüm orada. Her hafta çarşamba günü, akşam saat sekize doğru pansiyonun önüne gelirdi. Yaklaşık iki saat kadar bekler, sonra da hiçbir şey yapmadan kaybolurdu gözden. İlk başta bu durum pek gözüme çarpmasa da bir süre sonra adamın hırsız ya da dolandırıcı olabileceğinden şüphelendim. İki saat boyunca orada dikiliyordu ama ne biriyle buluşuyor ne de herhangi bir şey yapıyordu. Bu yüzden aklıma gelen ilk fikir adamın bir yerleri, birilerini gözetlediğiydi. Hoş, iyi giyimli bir adam olduğu için bu durum da kendi içinde çelişiyordu fakat altında bir şey arıyordu insan işte. Sonra bir gün dayanamayıp pansiyonun sahibi olan kadına adamda bir tuhaflık olduğunu, her hafta çarşamba günü aynı saatte buraya gelip saatlerce beklediğini söyledim. O zaman öğrendim işin aslını. Adam zamanında birini çok sevmiş, aşkı da karşılıksız değilmiş üstelik. Gel gör ki ailelerinin arasındaki düşmanlık ikisinin kavuşması için büyük bir engelmiş. Bir süre sonra bu duruma dayanamayıp kaçmak, bütün engellerden kurtulmak istemişler. O zaman kaldığım çatı katı, onların saklanmak için seçtikleri ilk durak olmuş meğer. İkisinin de köklü ailelerin çocukları olduğunu söylemişti kadın. Sanıyorum ki bu sebepten yakalanmaları da uzun sürmemiş, pansiyona gelmelerinin üzerinden henüz iki gün geçmişken kızın babası gelip bulmuş onları. Aralarında ne geçti, kızı götürmek için nasıl bir şey sundu ona, hiç bilmiyorum. Ama kız gitmeden önce çocuğa bir şekilde her şeyi çözüp çarşamba günü geri döneceğini ve saat sekizde onu bu pansiyonda bekleyeceğini söylemiş. Hikayenin devamını tahmin etmek zor değil, sanırım. Kızın dediği gibi olmamış çünkü.
Gelmemiş, çözememiş hiçbir şeyi.
Biri sana çarşamba günü saat sekizde bir yerde olmanı söyleseydi eğer, oraya sadece bir kez giderdin değil mi L? Yani haftalar ve hatta yıllarca, onun gelmediği her günü yok sayarak oraya gitmez ve belki bu kez gelir diye düşünmezdin?
Olayın ne zaman yaşandığını bilmiyorum fakat sadece benim pansiyonda yaşadığım süre bile bir yıldan fazlaydı. Daha da tuhafını söyleyeyim sana. Oradan ayrıldıktan iki yıl sonra geri borçlarımı ödemeye döndüm ve tesadüfen bir çarşamba günüydü, o adam da bıraktığım yerdeydi...
Aşk bir delilik hali olmalı.
Bir süre sonra sizden olmayacağını kabullenip normaline dönmek zorundasın ama aklın ve mantığınla kavradığın gerçeği her defasında kalbinle yok sayıyorsun. Biliyorsun ama bildiğin şey seni durdurmuyor. Çaban da, umudun da bitmiyor. Bir insanın ya da bir hissin seni böylesine bütünüyle kendine bağlayabiliyor olması bana hayal edebileceğimin çok ötesinde geliyor. Kavrayamıyorum bile. Belki de hepinizin ihtiyacı olan şey o histir. Çünkü kendini bile düşünmediğin bir düzlemde aşk, seni onu düşünmek zorunda bırakacak. Bunu illa ki bir insana indirgemeye gerek yok, bir şeye aşık olmak da insanı aynı deliliğe sürükleyebilir. Tek yapmamız gereken onu bulmak ve ona tutunmak."
-sana anlattığım hikayeyi hatırlıyor musun? Her çarşamba kendini bir pansiyonun önünde bulan adamı?
+hatırlıyorum.
-ben o adam gibi bir yere çakılıp kalmamak için çok çabaladım L. Ama şimdi seni düşünürken... Ona dönüşmekten korkuyorum.
"Üç katlı bir pansiyonun çatısını kendim için kiraladım. İşe gidip gelmeye başladım. Daha birkaç hafta geçmişken bir adam gördüm orada. Her hafta çarşamba günü, akşam saat sekize doğru pansiyonun önüne gelirdi. Yaklaşık iki saat kadar bekler, sonra da hiçbir şey yapmadan kaybolurdu gözden. İlk başta bu durum pek gözüme çarpmasa da bir süre sonra adamın hırsız ya da dolandırıcı olabileceğinden şüphelendim. İki saat boyunca orada dikiliyordu ama ne biriyle buluşuyor ne de herhangi bir şey yapıyordu. Bu yüzden aklıma gelen ilk fikir adamın bir yerleri, birilerini gözetlediğiydi. Hoş, iyi giyimli bir adam olduğu için bu durum da kendi içinde çelişiyordu fakat altında bir şey arıyordu insan işte. Sonra bir gün dayanamayıp pansiyonun sahibi olan kadına adamda bir tuhaflık olduğunu, her hafta çarşamba günü aynı saatte buraya gelip saatlerce beklediğini söyledim. O zaman öğrendim işin aslını. Adam zamanında birini çok sevmiş, aşkı da karşılıksız değilmiş üstelik. Gel gör ki ailelerinin arasındaki düşmanlık ikisinin kavuşması için büyük bir engelmiş. Bir süre sonra bu duruma dayanamayıp kaçmak, bütün engellerden kurtulmak istemişler. O zaman kaldığım çatı katı, onların saklanmak için seçtikleri ilk durak olmuş meğer. İkisinin de köklü ailelerin çocukları olduğunu söylemişti kadın. Sanıyorum ki bu sebepten yakalanmaları da uzun sürmemiş, pansiyona gelmelerinin üzerinden henüz iki gün geçmişken kızın babası gelip bulmuş onları. Aralarında ne geçti, kızı götürmek için nasıl bir şey sundu ona, hiç bilmiyorum. Ama kız gitmeden önce çocuğa bir şekilde her şeyi çözüp çarşamba günü geri döneceğini ve saat sekizde onu bu pansiyonda bekleyeceğini söylemiş. Hikayenin devamını tahmin etmek zor değil, sanırım. Kızın dediği gibi olmamış çünkü.
Gelmemiş, çözememiş hiçbir şeyi.
Biri sana çarşamba günü saat sekizde bir yerde olmanı söyleseydi eğer, oraya sadece bir kez giderdin değil mi L? Yani haftalar ve hatta yıllarca, onun gelmediği her günü yok sayarak oraya gitmez ve belki bu kez gelir diye düşünmezdin?
Olayın ne zaman yaşandığını bilmiyorum fakat sadece benim pansiyonda yaşadığım süre bile bir yıldan fazlaydı. Daha da tuhafını söyleyeyim sana. Oradan ayrıldıktan iki yıl sonra geri borçlarımı ödemeye döndüm ve tesadüfen bir çarşamba günüydü, o adam da bıraktığım yerdeydi...
Aşk bir delilik hali olmalı.
Bir süre sonra sizden olmayacağını kabullenip normaline dönmek zorundasın ama aklın ve mantığınla kavradığın gerçeği her defasında kalbinle yok sayıyorsun. Biliyorsun ama bildiğin şey seni durdurmuyor. Çaban da, umudun da bitmiyor. Bir insanın ya da bir hissin seni böylesine bütünüyle kendine bağlayabiliyor olması bana hayal edebileceğimin çok ötesinde geliyor. Kavrayamıyorum bile. Belki de hepinizin ihtiyacı olan şey o histir. Çünkü kendini bile düşünmediğin bir düzlemde aşk, seni onu düşünmek zorunda bırakacak. Bunu illa ki bir insana indirgemeye gerek yok, bir şeye aşık olmak da insanı aynı deliliğe sürükleyebilir. Tek yapmamız gereken onu bulmak ve ona tutunmak."