Ay Benim Gece Senin - Tumblr Posts
“Senin gönlün daima meshur ve musahhardır, mazursun.
Sen gamın ne olduğunu hiç bilmedin, mazursun.
Ben sensiz bin gece kan yuttum, sen bir gece sensiz kalmadın, mazursun.”
The eyes Chico! They never lie...
Sonbaharda eski çarşı sokaklarında el ele yürüyelim mi seninle?
Ben yine uzun uzun konuşurum, sen gülümse ve dinle.

Her şeye isyan ettiğimiz gece Uyandırdı beni kabus görünce Sesi titrek yüzünde yastık izi Korkma dedim Tanrı çoktan unuttu bizi... Ve kötülerimizi...
Oh ay benim gece senin, Oh bakar bakar gülümserim... Ooh olmuyorsa olmasın Bu dünya aklındakine uymadı uymasın. Uymasın...


Onu bir görseniz sanırsınız o bir deniz yanılırsınız, o benim güneş sistemim'







“Benimle kal, benimle kal. Her şey yoluna girecek. Bu bir son değil.”
Bazı kadınlar sol göğüsünün altında mayın taşır beyler. Oraya ilk ayak basan adam, ayağını çekip gitmeye kalkışırsa eğer; mayın patlar, kadın dağılır, adam ölür, kadının sol göğüsünde. Sonra bir daha kim gelip giderse gitsin sol göğüsün altındaki kente, asla aynı etki yaşanmaz. Bir mayın bir defa patlar beyler, bir kadın, gerçekten, bir defa sever. "Bir şiir bir kez yazılır. Bir kitap bir kez okunur." gibi çürütülebilir bir tez değildir bu. Bir insan bir kez ölür, türündendir. Hatta düpedüz eşdeğerdir ikisi. Ve sevgilim, sana gelince: Bir gün uğrarsan sol göğüsümün altındaki kente, hüzünlü bir sesle: "Buralar eskiden hep benimdi" diyeceksin kendine."✨
-Anneleri hep kadınlardan seçiyorlar, ne ilginç. Size annemi hiç anlatmadım mesela. Pek konuşmazdı ama saçları ıhlamur kokardı. Pek kitap okumazdı ama harika çamaşır asardı. Annem gidince kalbime iyi bakamadım, erken kurudu Albayım. Kalbimde bir sızı, bilincimde bir çatlak, zihnimde bir uyuşma. Aşık olduğum ilk kadın coğrafya öğretmenim. Karadeniz’de dağlar denize paralel uzanıyor ama biz onunla yan yana uzanamıyoruz. Televizyon hâlâ tek kanal. Varşova Paktı, Soğuk Savaş, nükleer tehditler… İnsanlar ölüyor, ben büyüyorum. Büyüdükçe kafam da büyüyor. Ellerim büyüyor, büyüdükçe hayallerim küçülüyor. Görüyorum, İnsanlık kan kaybediyor. Ben insanlığa kan vermek istiyorum, kan gruplarımız uyumsuz çıkıyor. Yıkılıyorum. Her şey siliniyor, her şey. Tam bitti diyorum, ufuktan Ayşegül doğuyor. Ayşegül, dünyanın en güzel şiiri. Saçları, burnu, gözleri, hepsi tam kafiye. Of, keşke az sonra ölmeyecek olsaydım ya. Yalan yok, içten içe hayatım boyunca ben hep ölmeyi istedim. Bazen durur, düşünür, yaşıyor olmanın ne kadar saçma olduğunu fark ederdim. Size olmuyor mu ya? Yaşamak ağır gelmiyor mu? Hayat böyle sırtınıza bir kambur gibi binmiyor mu? Bana oluyor. Düşün ki 6 milyar insan var dünyada. Peki bana ne gerek var? Gerek yok. Bana gerek yok. Tamam o zaman, tamam. Bırakın beni öleyim. Nasıl olsa unutuluruz be. Ne mühendisler, ne doktorlar unutulmuş. Bir Ayşegül üzülür, bir de Sinan. Ama o da ertesi gün unutur. Çocuk ne de olsa. Ayşegül ağlar. Çok ağlar, sonra daha çok ağlar. Ama sonra unutur. Hepimiz unutulmak için yaratılmadık mı? Siz, siz yine de beni hemen unutmayın be. Arada bir resmime falan bakın. Söylediğim havalı sözleri bir kenara not edin. Ben unutulacak adam mıyım be!
Hiç bir şarkının veremeyeceği his nedir?
Canım kızım, içinde senden bihaber büyüyen o derin kabusun adı "sevilmemek" olmasın diye, bütün yeryüzünün sevgisiyle seveceğim seni.
Sen bana aldırma gülüm, benden adam olmaz.
''Sen karmaşalarını çözmeye çalışırken elinden tutup seni bekleyen, sana yanında olduğunu ve inandığını, sessizce hissettiren biri senin evindir.''