Kendi Kalemimden - Tumblr Posts
Nasılım biliyormusun böyle çok konuşmak istiyorum ama tek kelime edemiyorum.ağlamak istiyorum ama ağlayamiyorum işte böyle bir durumdayım
You know how I am? I want to talk so much but I can't say a word. I want to cry but I can't cry. This is the situation I'm in...
Günün sonunda insan ilk kendi kibrine yenilir.
Unutma! Yalnızlık bir ceza değil bir ödüldür gelişmek isteyen insana.
İlk defa gece denize girdim. Yıldızları izledim denizin dalgalarına uzanıp. Hiç bilmediğim bir şehri tek başıma gezdim. Yeni insanlarla tanıştım. İlk defa öpüştüm, ilk defa seviştim.
Ölmekten vazgeçtikten sonra yaşamadığım her şeyi yaşamaya karar verdim. Hayatı kovalamıyorum artık. Geç kalmıyorum hayata. Yavaşça yaşıyorum. Yarın ölüm beni bekliyormuş gibi değil.
Yerdeki kan izleri duruyor gözlerimin önünde. Gülümsüyorum artık. Geçti, diyorum. Yaşamanın neşesi benim.
Kendi kendimin ışığı benim, diyorum.
Bileğindeki izlere bak! Hayattasın.
Sen iyi hayatta kaldın güzel kızım.
Annem dünyanın sevgi uğruna döndüğünü söylerdi. Tanrının bizi, onu ve birbirimizi sevelim diye yarattığını...
O hâlde dünyanın durmuş olması gerekmez mi anneciğim?
Yoksa bir yerlerde birileri hâlâ birbirlerini seviyorlar mı?
7 Ekim 2024
1.42
Dün gece Eren geldi. Vodka getirmiş. Sevdiğimi bildiğinden olduğunu sanmıyorum. Tesadüftü muhtemelen. Garip... Birkaç ay önce ilk öpücüğümü verdiğim çocuk yanımdaydı ancak hiç dokunmak gelmiyordu içimden.
O geldiğinde zaten kafam epey güzeldi. Vodka için ısrar etti. İki kadeh vodkadan sonra başım çok hızlı dönmeye başladı. Ameliyattan önce kusmazdım hiç. Ameliyattan beri alıştığım şekilde sakince kusmaya gittim.
Mide bulantım geçmediğinden biraz uyumak istedim. Eren beni kaldırmaya çalıştı. Kahve yapmaya gitti. Döndüğünde uyanıktım. Ayak seslerini duydum ancak sesimi çıkarmadan gitmesini bekledim. Gerçekten başım çok dönüyordu.
Sabah altıya yakın uyandım. Kendimi Eren'e karşı suçlu hissettiğimden onu kontrol etmeye gittim. Başının altına yastık bile koymadan koltukta uyuyakalmıştı. Ev buz gibiydi ve üstünde örtü yoktu. Uyandırıp yanımda uyumasını söyledim.
Yanıma geldiğinde sadece arkamı dönüp tekrar uyumaya çalıştım. Arkamdan sarıldı. Görünürde o da uyumaya çalışıyordu ancak nefes alış verişi aksini söylüyordu.
"Uyuduğundan emin misin sen? Çok hızlı nefes alıyorsun."
"Bilmiyorum." dedi. Bir süre sonra beni hafifçe çekip üstüme yöneldi. Dudaklarını dudaklarıma bastırdı.
Başta karşılık vermeye çalıştım. Ancak tanıdık bir his değildi. Bir şekilde bedenim kendini geri çekmeye çalışıyor gibi hissettim.
Tilki geldi aklıma. Onun dudakları... Yüzüne bulaşan kırmızı rujum...
Durduk. Uyumak istediğimi söyledim. Eren bir iki kez daha öpmek istedi beni. "Artık tepki bile vermiyorsun." dedi.
"Çünkü istemiyorum."
"Zaten başından beri istemiyor gibiydin. Kafan başka yerdeydi. Doğru muyum?"
Sustum. Doğruydu.
"Bir şey soracağım ama dürüst ol."
"Sor."
"Hâlâ bakire misin?"
"Hayır."
"Yanlış anlama seni yargılamıyorum ama nasıl karar verdin buna? Sen farklı şeyler düşünüyordun bu konuda."
"Düşünmedim. Yaptım sadece. Normalde yaşadığım ufacık ten temasında bile suçlu hissederdim hep. O gün mutluydum. Suçlu hissetmedim. Mutlu olduğum hiçbir şey yanlış gelmez bana. Yine normal öpüşmeyle başladı sonra ben de istedim."
"İstedin?" diyerek şaşırdı Eren.
"Evet istedim."
Birbirimize sırtımızı dönüp uyuduk. Saat on gibi tekrar uyandığımızda Eren aynı soruları sordu inanamıyormuş gibi. Haklıydı tepkisi. Haziran başında eli erkek eline değmemiş hâlde bulduğu kızdan dinliyordu bu hikâyeleri.
"Çaycumalı vardı bir tane?" diye sordu.
"O çok önemli değildi. Ama Tilki farklıydı. O adam gerçekten tam benlikti." dedim. Ardından her zaman tekrar ettiğim şeyleri söyledim:
"Yapacak bir şey yok. Uzağız zaten."
Eren gittikten sonra yine evi temizlemeye koyuldum. Keyfim yerindeydi ama garip bir şekilde evim ne kadar temizlesem de temizlenmiyor gibi hissediyorum bugünlerde. Yalnızlığın sessizliğinde biraz daha düşündüm.
"Hep çalışkan adamlara hayran kalıyorsun. İncelikli, hedefleri olan, hayatını kendine adamış... Sen boş insanları sevmiyorsun. Boş kaldığında kendini bile sevmiyorsun. İki insan kendi hayatlarında birer birey hâline gelmeden birbirlerinin hayatına dâhil olmayı başaramazlar. O hâlde bir başkasının hayatına dâhil olmaya çalışmadan önce bir birey olmalısın."
Evi güzelce temizledim, ailemle görüştüm, geri dönüp tavuk pilavımı yaptım. Çello çalıştım. Dizi izledim. Sabah erken kalkmaya yemin vererek uyumaya geçtim.
Uyku tutmadı bir türlü. İçimde ukte kalan bir şeyler rahatsız etti yine. Bir sigara yakmaya kalktım. Sigara iki oldu, üç oldu...
"Artık uyu." Dedim kendi kendime.
"Yarın bugünden daha verimli olacak. Büyük adam olacağım ben. Hemde kadın başıma! Abimden de büyük! Hayran olduğum herkesten büyük olacağım."
Söz verdim kendime. Bu sene kafamdaki tilkilerin hiçbirinin kuyrukları birbirine dolanıp zihnimi bulandıramayacak.
9 Ekim 2024
"Neden bu kadar hırpaladın kendini?"
"Bilmem..." Mutsuzum, acımı unutana kadar çalışmak istedim diyemedim.
Ellerim paramparça. Ayaklarım geri geri giderek yaklaştım odaya. İçeri girerken nefesimi tuttum.
"Neyi dinletiyorsun bugün?" diye sordu.
"Etütümle başlayalım isterseniz."
Birlikte çalmaya başladık. Sesler aynı geliyordu. Sesleri temizlediğim için hafif bir heyecan duydum. Ardından tekrar başladı sürekli durdurmaya. Pek çok şey öğretti. Aynı dizekleri sayısız kez çaldırdı. Zor bir pozisyon deniyorduk. Tekrar tekrar denemekten elime kramp girdi bir süre sonra. Elimi çekip salladım.
"Devam, devam mızmızlanma!" dedi.
"Öğretmenim mızmızlanmıyorum kramp girdi." dedim. Genelde hiçbir sözüne karşılık vermediğimden herhalde, bana acır gibi gülümsedi.
Bu dönem ilk defa keyifli çıktım odasından. Nihayet kötü bir şey söylemeden bitirmişti dersi. Pazartesi eserimi dinleyecekti ki bu konuda çok daha iyiydim. Gülümsedim.
Paramparça olmuş parmaklarıma baktım bahçeye indiğimde. Uçları mosmor olmuş, tellerin izleri çıkmıştı. Henüz tam iyileşmememiş nasır yaraları tekrar morarıp şişmişti.
"Olacak." dedim. "Başaracağım."
kıyafetini, işini, seçimlerini başkalarının beğenisine göre şekillendirmeni anlarım bir yere kadar, ama bari inancınız sizin olsun be geri zekalılar. bir takım görüş-fikir vs. önderleri çıkmasa haberinizin olmayacağı şeylere herkes inanmış diye inanıyorsunuz, kodugumunun şempanzeleri bi de kendiniz baksanıza.