Kafamn Ii - Tumblr Posts
ben kafamdakilerle savaşıyordum, herkes temizlik yaptığımı sandı..
ne kadar ağlasam geçer bu duygu?! kendimi ne zaman yeterince iyi ve mutlu hissederim?! galiba artık hiç bir fikrim yok.. artık tekrar iyi hissedemem..
boş versene kızım. ölsen kimse umursamaz ki seni..sen kimsenin önceliği değildin, olamadın. elbet herkesin önceliği olan bir hayatı vardır.. ölsen bile yokluğuna alışmak herkes için kolay olur..
kadınların saçlarında saklıymış anılar.. ve ben bazı anılardan kurtulmak istiyorum..
"Kurtuluş..." dedim. "Ankara'da bir mahalle, fazlası değil."
-Kinyas ve Kayra
500 sayfalık bir roman olsam ilk yüz sayfada bırakırdım okumayı. Bu hayat biraz fazla uzadı.
Hiç geçmez mi gözlerinden bu sonbahar?
"Bi' kedi alırım sen de anneni çağır."
Benim aldığım kedi de öldü, sen ise şimdi o kızlasın.
"Tanrı bize hayatını kabul ediyor musun, diye sormaz. Seçim şansı yoktur. Kaderin zaten yazılmıştır. Sadece nasıl yaşayacağını seçebilirsin. Veya yaşamayacağını... O da bir seçenek. Ahlak veya alçaklık diye bir şey yok. Hayatın sonlanana dek... Sona dek yalnızca sen ve senin kuralların var. Bir zamanlar olduğumuzu sandığımız kişilerin hayatleri olduğumuz zamana dek..."
Amk hayatı bit artık
Pov: Sana dokunmamış adamların aslında iyi olanlar olduğunu anladığın yaştasın...
Arzulanacak kadar güzel, içten duygularla sevilmeyecek kadar değersiz hisseden kızların şarkısı:
Bahsettiğim sex değil
O da içinde ama tek değil
Türkçe yazılmış bir şiiri sana çevirircesinden...
Bana, beni kaybettiğinizde dönmeyin bayım rica ederim. Beni hayal kırıklığına uğrattıktan sonra değerimi anlamış olmanız benim için bir anlam ifade etmiyor.
Herkesi gezip denedikten sonra değil, beni bulduğun anda anlaman lazımdı kıymetimi.
7 Ekim 2024
1.42
Dün gece Eren geldi. Vodka getirmiş. Sevdiğimi bildiğinden olduğunu sanmıyorum. Tesadüftü muhtemelen. Garip... Birkaç ay önce ilk öpücüğümü verdiğim çocuk yanımdaydı ancak hiç dokunmak gelmiyordu içimden.
O geldiğinde zaten kafam epey güzeldi. Vodka için ısrar etti. İki kadeh vodkadan sonra başım çok hızlı dönmeye başladı. Ameliyattan önce kusmazdım hiç. Ameliyattan beri alıştığım şekilde sakince kusmaya gittim.
Mide bulantım geçmediğinden biraz uyumak istedim. Eren beni kaldırmaya çalıştı. Kahve yapmaya gitti. Döndüğünde uyanıktım. Ayak seslerini duydum ancak sesimi çıkarmadan gitmesini bekledim. Gerçekten başım çok dönüyordu.
Sabah altıya yakın uyandım. Kendimi Eren'e karşı suçlu hissettiğimden onu kontrol etmeye gittim. Başının altına yastık bile koymadan koltukta uyuyakalmıştı. Ev buz gibiydi ve üstünde örtü yoktu. Uyandırıp yanımda uyumasını söyledim.
Yanıma geldiğinde sadece arkamı dönüp tekrar uyumaya çalıştım. Arkamdan sarıldı. Görünürde o da uyumaya çalışıyordu ancak nefes alış verişi aksini söylüyordu.
"Uyuduğundan emin misin sen? Çok hızlı nefes alıyorsun."
"Bilmiyorum." dedi. Bir süre sonra beni hafifçe çekip üstüme yöneldi. Dudaklarını dudaklarıma bastırdı.
Başta karşılık vermeye çalıştım. Ancak tanıdık bir his değildi. Bir şekilde bedenim kendini geri çekmeye çalışıyor gibi hissettim.
Tilki geldi aklıma. Onun dudakları... Yüzüne bulaşan kırmızı rujum...
Durduk. Uyumak istediğimi söyledim. Eren bir iki kez daha öpmek istedi beni. "Artık tepki bile vermiyorsun." dedi.
"Çünkü istemiyorum."
"Zaten başından beri istemiyor gibiydin. Kafan başka yerdeydi. Doğru muyum?"
Sustum. Doğruydu.
"Bir şey soracağım ama dürüst ol."
"Sor."
"Hâlâ bakire misin?"
"Hayır."
"Yanlış anlama seni yargılamıyorum ama nasıl karar verdin buna? Sen farklı şeyler düşünüyordun bu konuda."
"Düşünmedim. Yaptım sadece. Normalde yaşadığım ufacık ten temasında bile suçlu hissederdim hep. O gün mutluydum. Suçlu hissetmedim. Mutlu olduğum hiçbir şey yanlış gelmez bana. Yine normal öpüşmeyle başladı sonra ben de istedim."
"İstedin?" diyerek şaşırdı Eren.
"Evet istedim."
Birbirimize sırtımızı dönüp uyuduk. Saat on gibi tekrar uyandığımızda Eren aynı soruları sordu inanamıyormuş gibi. Haklıydı tepkisi. Haziran başında eli erkek eline değmemiş hâlde bulduğu kızdan dinliyordu bu hikâyeleri.
"Çaycumalı vardı bir tane?" diye sordu.
"O çok önemli değildi. Ama Tilki farklıydı. O adam gerçekten tam benlikti." dedim. Ardından her zaman tekrar ettiğim şeyleri söyledim:
"Yapacak bir şey yok. Uzağız zaten."
Eren gittikten sonra yine evi temizlemeye koyuldum. Keyfim yerindeydi ama garip bir şekilde evim ne kadar temizlesem de temizlenmiyor gibi hissediyorum bugünlerde. Yalnızlığın sessizliğinde biraz daha düşündüm.
"Hep çalışkan adamlara hayran kalıyorsun. İncelikli, hedefleri olan, hayatını kendine adamış... Sen boş insanları sevmiyorsun. Boş kaldığında kendini bile sevmiyorsun. İki insan kendi hayatlarında birer birey hâline gelmeden birbirlerinin hayatına dâhil olmayı başaramazlar. O hâlde bir başkasının hayatına dâhil olmaya çalışmadan önce bir birey olmalısın."
Evi güzelce temizledim, ailemle görüştüm, geri dönüp tavuk pilavımı yaptım. Çello çalıştım. Dizi izledim. Sabah erken kalkmaya yemin vererek uyumaya geçtim.
Uyku tutmadı bir türlü. İçimde ukte kalan bir şeyler rahatsız etti yine. Bir sigara yakmaya kalktım. Sigara iki oldu, üç oldu...
"Artık uyu." Dedim kendi kendime.
"Yarın bugünden daha verimli olacak. Büyük adam olacağım ben. Hemde kadın başıma! Abimden de büyük! Hayran olduğum herkesten büyük olacağım."
Söz verdim kendime. Bu sene kafamdaki tilkilerin hiçbirinin kuyrukları birbirine dolanıp zihnimi bulandıramayacak.