Lm - Tumblr Posts - Page 3
"Dünyada sevilmiş ve seven nafile bekler;
Bilmez ki giden sevgililer dönmeyecekler..."


hayatındaki en büyük çaresizliğin nedir diye sorsalar;
"anne, ne zaman öleceğim?!" diye sormam
"lütfen beni öldür ve beni kurtar anne, artık bu seslere dayanamıyorum." diye yalvarmam
bazı insanlara bazı şeyler söylemez, anlatmaz; içinizi bile dökmezsiniz.. bazı insanlardan bazı gerçekler saklanılır.. bazı insanlar bazı şeyleri belki de asla bilmemelidir..
kalbindeki acıyı kime nasıl anlatasın ki?!
bazı şeyleri kalbine bile zor sığdırırsın ya hani, boş ver, dökme içini kimseye.. dinleyecek kimsen de yoktur zaten..
sebepsiz acılar, sebepsiz ağrılar, sebepsiz vücut morlukları, sebepsiz duygular, kontrolsüz öfke, kontrolsüz yaşam, hayat ve duygular.. kaç kişiydim ben?! artık çözemiyorum. belki de ben değilimdir hiç biri. ya da ben asla var olmadım belki de.. ama bu sebepsiz amaçsız mücadelenin sonunda kaybettimm.. Savaştım...Bitti.. Ve kaybettim yaşamımı.. Ve kaybettim savaşı...
ve artık daha kötü olmam umrumda bile değil. bundan kötüsü yok, olamaz..
boş versene kızım. ölsen kimse umursamaz ki seni..sen kimsenin önceliği değildin, olamadın. elbet herkesin önceliği olan bir hayatı vardır.. ölsen bile yokluğuna alışmak herkes için kolay olur..
Ve yorgunluktan çatallaşmış sesine birkaç kelime sıraladı; Lütfen kal...
Belliydi, bitikti.
Gereksiz insanlara fazla zaman harcamış, yorgunluktan ve düşünmekten kendini öldüren birine dönüşmüştü...



Zamanların en iyisiydi, zamanların en kötüsüydü. Hem akıl çağıydı, hem aptallık. Hem inanç devriydi, hem de kuşku. Aydınlık mevsimiydi, karanlık mevsimiydi. Hem umut baharı, hem de umutsuzluk kışıydı. Hem her şeyimiz vardı, hem de hiçbir şeyimiz yoktu. Hepimiz ya cennete gidecektik ya da tam öteki yana...
-Kısacası ölümün yakınındaydık.
Kendini öldürdüğün gün:
Evcil hayvanın nereye gittiğine anlam veremeyecek, annen çocuğunu bir daha göremeyecek, arkadaşlarının bazıları kendini suçlayacak, o çok sevdiğin şarkıyı bir daha dinleyemeyeceksin, bir daha hiçbir kediyi ya da köpeği sevemeyeceksin...
Bölüm 16
Suda Can Çekişen Balık
"Birileri öldü, toprağın altına gömdüler. Ben doğdum, toprağın üstüne gömüldüm."
"Kırık bir kızı aşık etmek zor değildir. Ben saçları beline gelen, kırık bir kızdım."
Bir gün aniden ölüm gelince sayıyorsunuz bu dünyada bırakamayacaklarınızı
Yaşarken gözünün yaşına bakmadıklarınızı sayıyorsunuz
Arkanıza bile bakmadan ayrıldıklarınızı
Hayır, siz onlardan ayrılmamanın peşinde değilsiniz
Siz yakanızı ölümden kurtarmanın peşindesiniz
Hala birilerinin onuru ayaklarınızın altındayken ağzınızdan çıkanların ne anlamı var.
Duy istedim, bil istedim, tek yapamazdım.
Beni benimle bırakma. Yalnız başıma ben ölürüm, yapamam.
Ne kadar da yalandı sonuncusu
Gerçeklikten uzak
Ölüyorum bu kez
Kendi karanlığımın içinde ölüyorum
Bitmek bilmez üzüntü ve kırgınlıklarımın içinde
Ve bu kez dönüşüm olmayacakmış gibi hissediyorum
Asla kalkamayacakmışım gibi geliyor
Kızgınım belki de, her şeye
Hatta ara sıra duygularımın sel gibi yanaklarımdan süzülüşüne bile
Sen Bay Sonbahar gözlü, sen benim hem yaşama sebebim hem de ölüm meleğimsin...
Bu son bağırışımdı, son çığlığım
Sonra öldüm, bir daha dirilmemek üzere
Kalbimde bir acıyla bıraktım bu dünyayı, ruhumdaki büyük kırıklar...
Ne çok acıtıyordu bir bilsen, her an ölümü düşlemek, hayattayken yaşayamamak.
Bıraktım bu dünyayı, aklım arkada kalmadı bile
Semaya yükselirken bu kadar acıya neden olan günahımı düşündüm, bu kadar yaşamamın sebebini...



“Benimle kal, benimle kal. Her şey yoluna girecek. Bu bir son değil.”